10. Ceza Dairesi 2013/9330 E. , 2014/482 K.
"İçtihat Metni"Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında ..... Sulh Ceza Mahkemesi"nce 22.02.2013 tarihinde 2012/798 esas ve 2013/115 karar sayı ile verilen mahkûmiyet hükmünün kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 28.06.2013 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece sanığın TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası gereğince 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine hükmolunmuştur.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;
«Dosya kapsamına göre,
1- 19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun"un 7. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesi değiştirilmiş ve bu madde uyarınca, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı yapılacak yargılama sonucunda mahkemelere iki seçenek sunulmuş olup, anılan maddenin 2. fıkrası gereğince hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği, aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilmesi gerekeceği, diğer bir durumda ise, mahkemece 6. fıkra uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabileceği ve bu durumda hükmolunan cezanın infazının erteleneceği, 7. fıkra gereğince kişinin mahkûm olduğu cezanın, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde infaz edilmiş sayılacağı, aksi takdirde derhal infaz edilmesi gerekeceği cihetle, uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri yerine hapis cezasına hükmedilmesinde,
2- Bir tür özel erteleme hükmü niteliği taşıyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinin 2. fıkrası yerine, aynı kanunun genel ertelemeye ilişkin 51. maddesinin uygulanmasında
İsabet görülmemiştir.» denilerek, belirtilen hükmün bozulması istenmiştir.
A) Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 191. maddesi uyarınca doğrudan cezaya hükmedilerek, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamasının kanuna aykırı olduğuna ilişkin kanun yararına bozma isteğinin incelenmesi:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 21.05.2013 tarih ve 2013/280-250 sayılı, aynı tarih 2012/1536 esas, 2013/251 karar sayılı ve 01.10.2013 tarih ve 2013/444-402 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun"la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği öngörülmüştür.
5560 sayılı Kanun"la değişik TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrasındaki ""karar verebilir"" ve 6. fıkrasının 1. cümlesindeki ""tâbi tutulabilir"" ibareleri dikkate alındığında, sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verme, zorunlu olmaktan çıkarılarak hakimin takdirine bırakılmıştır.
Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanması gerekmektedir.
Mahkemece belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken gerekçe gösterilmiş ise gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece seçeneklerden biri tercih edilirken hiç gerekçe gösterilmemiş ise bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir.
Somut olayda; Mahkemece uyuşturucu madde kullandığı kabul edilen sanık hakkında, TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca doğrudan hapis cezasına hükmolunduğu, bu seçenek uygulanırken “sanık hakkında daha önce uyuşturucu kullanmaktan dolayı tedavi ve denetmli serbestlik tedbiri verilmesine rağmen uyuşturucu kullanmaya devam ettiği anlaşıldığından” biçiminde gerekçe gösterildiği anlaşılmış olup, kanun yararına bozma isteği üzerine bu gerekçenin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından; yerinde görülmeyen (1) numaralı kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE,
B) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesinde cezanın infazının tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması koşuluna bağlanarak özel bir düzenleme öngörüldüğünden, sanığın cezasının TCK"nın 51. maddesi uyarınca ertelenemeyeceğine ilişkin kanun yararına bozma isteğinin incelenmesi:
Mahkemece sanık hakkında TCK"nın 191. maddesinde belirtilen seçeneklerden doğrudan hapis cezası seçeneğinin uygulanması, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmemesi karşısında, hapis cezasının TCK"nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, (2) numaralı kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE,
Dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.