Davacı, prim ödeme geün sayısının nazara alınarak emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava nitelikçe, davacının 20.04.1982-31.12.1983 tarihleri arasında dava tarihinde yürürlükte olan 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 16.02.2006 tarihli aylık tahsis talebine göre yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacıya 01.03.2007 tarihinden itibaren Kurum tarafından yaşlılık aylığı bağlanması nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmuş ise de , bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür. Davacının şahsi sicil dosyasının incelenmesinden, 13.02.1984 tarihinde kuruma verilen giriş bildirgesine istinaden, 20.04.1982 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, 31.12.1984 tarihinden itibaren prim ödemeleri bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının 01.01.1979-31.12.1980 ve 1.01.1984 ve devamı şeklinde vergi kaydı ile03.09.1984 tarihinden devam eden Marangozlar Odası kaydı bulunmaktadır. Bu durumda, davacının uyuşmazlık konusu 20.04.1982-31.12.1983 tarihleri arasında 2654 sayılı Yasa ile aranan vergi kaydının bulunmadığı açıktır. Ancak mahkemece, davacının uyuşmazlık konusu döneme ilişkin prim borçlarını ödeyip ödemediği, ödemiş ise, hangi tarihte ödediği hususları araştırılmamıştır. Nitekim, davacı uyuşmazlık konusu dönemin primlerini ödediğini iddia etmiş, dosya içerisindeki prim ekstrelerinde de, davacının 31.12.1982 ve17.09.1985 tarihlerinde 20.04.1982 tarihinden itibaren ödemesi gereken toplam prim miktarına ilişkin toplu ödeme yaptığı görülmektedir.
Davalı Kurum’un geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmesi ve uzun süre bu primleri kullanması ve daha sonra davacının sigortalılığını iptal etmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacaktır. Sosyal güvenlik kurumlarının anayasal görevlerini yerine getirirken, sigortalılara karşı olabildiğince yasal haklarını hatırlatması ve bu durumlarını izlemesi zorunlu görev olarak ortaya çıkar. Bağ-Kur’un bu anayasal sosyal güvenlik ödevinin gereği olarak, sigortalısını uyarmaması sonucu, primleri tahsil edilen sürelerin 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.10.1997 gün ve E: 1997/10-578, K: 1997/758; 24.09.2003 gün ve 2003/10-489, 2003/490 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Yapılacak iş, davacı tarafından ödenen primlerin uyuşmazlık konusu 20.04.1982-31.12.1983 dönemi de kapsayıp kapsamadığının kurumdan sorularak, gerektiğinde, aktüerya uzmanı bilirkişiden bu hususta rapor alınarak sonucuna göre değerlendirme yapılmak, daha açık bir anlatımla, eğer davalı kurum geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmiş ve uzun süre bu primleri kullanmış ise, daha sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından, davacının primleri tahsil edilen toplam süresine göre 16.02.2006 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanamadığını tesbit etmek hak kazandığının tesbiti halinde ise 16.02.2006 günlü talebine göre takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile davalı Kurumca davacıya 16.02.2006 talep tarihinden sonra 01.03.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı ve davacının 16.02.2006-01.03.2007 tarihleri arasındaki döneme ilişkin yaşlılık aylığı talebinin davalı Kurumca yerine getirilmemesi sebebiyle konusunun bulunduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.10.2008 gününde oy birliği ile karar verildi.