19. Hukuk Dairesi 2019/331 E. , 2020/1336 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülmekte olan alacak davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından verilen davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına ilişkin hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... gelmiş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında 15.08.2011 tarihli açık satış noktası sözleşmesi bulunduğunu, davalının sözleşmeye aykırı olarak iş yerini açmadığı/kapatarak işletmediğinin tespit edildiğini, sözleşmenin 11. maddesi uyarınca, davacı şirket tarafından davalının iş yerinin işletilmesine katkıda bulunmak üzere 39.600,00 TL katkı desteği yapıldığını, davalının sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması veya sözleşme hükümlerinden birini ihlal etmesi halinde aldığı katkı payını, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren T.C. ... Bankası tarafından uygulanan avans işlemlerindeki güncel faiz oranı ile birlikte iadesinin ve ayrıca 30.000.00 USD cezai şart ödeyeceği hükmüne havi olduğunu ileri sürerek 39.60,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte; ve 30.000,00 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunu"n 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarınca Amerikan Dolarına uygulanan bir yıl vadeli en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kentsel dönüşüm kapsamında davalının iş yerinin bulunduğu binanın yıkılmasına karar verildiğini, dolayısıyla davalının ediminin ifasının imkansızlaştığını, olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, bundan dolayı işyerini resmi olarak kapattığını, hatta yıkım kararını öğrendikten sonra davacının distribütörüne bir kısım ürünleri iade ettiğini, ödenen katkı payını tadilatta kullandığını, veriliş amacının dışında kullanılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalının faaliyet gösterdiği bina hakkında belediyece yıkım kararı alınması nedeniyle davalının sözleşme konusu faaliyetini icra edemez duruma gelmesinde sözleşmeye aykırılık bulunmadığı ancak bu durumu davacıya süresi içerisinde bildirmediğinden cezai şarta hükmetmek gerektiği, ancak üzerinde makul bir indirim oranı olan % 85 oranında indirim yapılarak 5.000 USD cezai şart alacağına hükmedildiği, yine kıstelyevm usulü çerçevesinde davacının davalıya ödediği katkı payından 26.527,07 TL’lik kısmını talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; sözleşmenin 7. maddesine göre davalının işletmesinin bulunduğu binanın riskli olduğunu öğrenmesi durumunda davacıya bildirimde bulunup işletmesini başka bir yere taşıması mümkünken sözleşmeye aykırı olarak herhangi bir bildirimde bulunmadan işyerini kapattığından sözleşmeye aykırı davrandığı ve sözleşmenin haklı nedenle feshine neden olduğu, sözleşmenin 16. maddesine göre davacının sözleşmeye aykırılık halinde ödenen katkı payının iadesinin, sözleşmenin karşılıksız kalan süresi bakımından hesaplanması gerektiği, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki uygulamasının hukuka uygun bulunduğu, sözleşmede belirtilen cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek derecede fahiş olduğunun saptanması halinde istisnaen cezai şarttan indirim yapılabileceği Yargıtay"ın kararlılık kazanmış içtihadı ile kabul edildiği, cezai şartın tenkisi halinde, reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceğine ilişkin yerleşmiş Yargıtay içtihadı gözetildiğinde, davalı lehine reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı davasını taraflar arasındaki açık satış noktası sözleşmesinin 16. maddesine dayandırmaktadır. Sözleşmenin 16. maddesi "İşletici; sözleşme süresi içinde işletmeyi kısmen veya tamamen çalıştırmaması, işletmeyi devretmesi veya işletmede iş değişikliği yapması veya işbu sözleşmede belirtilen hükümlerden birini ihlal etmesi veya işbu sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi halinde, şirket veya distribütör kayıtlarındaki borçları ile şirketten ve/veya distribütörden almış olduğu mali yardım, katkılar ve her türlü sabit yatırım harcamalarının tümünü ve uygulanan iskonto tutarlarını verildiği tarihten itibaren işlemiş faiz de dahil olmak üzere bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte şirket ve /veya distribütöre nakden ve defaten itirazsız geri ödemeyi ve ayrıca şirkete 30.000 USD cezai şart ile birlikte şirket ve/veya distribütörün kar kaybı da dahil olmak üzere uğradığı her türlü zararını itiraz etmeksizin nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder. İşletici cezai şartın tenkisini hiç bir şekilde talep edemez." şeklindedir. Dosya kapsamından davalının işletmesini sözleşmede yazılı nedenler dışında kirada olduğu binanın belediye tarafından boşaltılması kararına dayanılarak isteği dışında boşaltmak zorunda kaldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle sözleşmenin 16. maddesinin şartlarının gerçekleştiğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Somut olaydaki durum TBK"nın 136. maddesinde yer alan ifa imkansızlığı durumudur. Mahkemece ihtilafın bu madde kapsamında araştırılıp sonuca varılması gerekirken bu hususun hiç değerlendirilmemesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 06.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.