3. Ceza Dairesi 2020/740 E. , 2020/2437 K.
"İçtihat Metni"
Kasten basit yaralama suçundan sanıklar ... ve ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmalarına dair Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.09.2019 tarihli ve 2019/319 Esas, 2019/562 Karar sayılı kararlarına karşı Adalet Bakanlığının 30.12.2019 tarihli ve 2019/18511 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.01.2020 tarihli ve 2020/3082 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Her ne kadar Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesince, sanıkların katılanın zararını gidermemiş olduğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kanunen yer olmadığına dair karar verilmiş ise de;
Sanıkların adlî sicil kayıtlarında yer alan sabıkalarının 3682 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun 8 ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddeleri uyarınca silinme koşullarının oluşması, müştekinin bozma öncesi 15.04.2015 tarihinde alınan ifadesinde yaralanmadan dolayı hastaneye gittiğini ve sigortası olduğu için her hangi bir para ödemediğini beyan etmesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 11-250/13 sayılı kararında da kabul edildiği gibi sanıkların üzerine atılı kasten yaralama suçunda dosyaya yansıyan, ileri sürülmüş ve belgelendirilmiş giderilmesi gereken ölçülebilir, belirlenebilir (somut) maddi bir zarar bulunmadığının anlaşılması karşısında, 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin uygulanması için gerekli objektif şartların mevcut olduğu gözetilmeden subjektif şartlar tartışılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin 5, 6 ve 8. fıkralarına göre;
"...(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez...
(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez."
İncelenen dosyada; mahkemece sanıklar hakkında “zararın karşılanmaması ve koşulları gerçekleşmemesi” nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Sanıkların adlî sicil kayıtlarındaki Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.07.2007 tarihli, 2006/459 Esas ve 2007/562 Karar sayılı ilamı ile verilen erteli 10 ay hapis cezasına dair hükmünün 11.07.2007 tarihinde kesinleşmiş olması ve inceleme konusu suçun 24.12.2014 tarihinde işlenmesi nedeniyle Adli Sicil Kanunu’na göre silinme koşulları oluşmamıştır. Ancak anılan hükmün 5237 sayılı TCK’nin 184/1. maddesinde düzenlenen imar kirliliğine neden olma suçuna ilişkin olması ve 18.05.2018 tarih ve 30425 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7143 sayılı Kanun"un 16. maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanunu"na ilave edilen Geçici 16. maddeye göre sanıkların ""31.10.2018 tarihine kadar başvurması ve madde kapsamında belirtilen şartları yerine getirmesi halinde 5237 sayılı TCK’nin 184/5. maddesinde belirtilen, 184/1. maddesinden mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar"" hükmünden yararlanma ve bu kapsamda 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin uygulanmasına engel oluşturmama ihtimali karşısında, bu durumun araştırılması gerekmektedir.
Sanıkların adlî sicil kayıtlarındaki diğer kaydın Manisa 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13.05.2009 tarihli, 2008/396 Esas ve 2009/232 Karar sayılı ilamı ile verilen 1.500,00 TL adli para cezasına dair olduğu ve hükmedilen adli para cezalarını sanık ... ...’ın 03.12.2009 tarihinde, sanık ... ...’ın 18.12.2009 tarihinde infaz ettiği, inceleme konusu suçun 24.12.2014 tarihinde işlendiği ve anılan ilamın her iki sanık yönünden de silinme koşulu gerçekleştikten sonra inceleme konusu suçun işlendiği anlaşılmıştır.
Diğer yandan, katılan 15.04.2015 tarihindeki oturumda herhangi bir para ödemediğini bildirmiştir.
Böylece, sanıkların suç tarihinde 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin uygulanmasına engel teşkil eden sabıkalarının olup olmadığının araştırılması ve yeniden suç işlemeyecekleri hususunda olumlu kanaate varılıp varılmadığının değerlendirilmesinin ardından sanıklar hakkında 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiği halde; herhangi bir para ödemediğini beyan eden katılanın zararının karşılanmadığının bahisle anılan maddenin uygulanmamasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.09.2019 tarihli ve 2019/319 Esas, 2019/562 Karar sayılı kararlarının 5271 sayılı CMK"nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.02.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.