Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7586
Karar No: 2016/7984
Karar Tarihi: 11.10.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/7586 Esas 2016/7984 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının aracının bir kaza sonucunda müvekkilinin aracına zarar verdiğini ve müvekkilinin bunun sonucunda hasar tazminatı ödediğini ileri sürerek, fazla ödeme yapıldığını iddia ederek davalıdan fazla ödemenin tahsili için dava açmıştır. Mahkeme, sigorta sözleşmesindeki beyan yükümlülüğünün ihlali nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili kararı temyiz etmiştir ancak temyiz itirazları reddedilmiştir. Kanun maddeleri olarak, TTK'nun 1435/2 ve 1439 maddeleri değerlendirilmeden verilen bu kararın bozulması gerektiği belirtilmiştir. Beyan yükümlülüğüne aykırılığın, sigorta ettiren veya beyanla yükümlü diğer kişilerin kusuru şartıyla birlikte riziko gerçekleştikten önce veya sonra fark etmeksizin ihlal edildiği vurgulanmıştır.
11. Hukuk Dairesi         2016/7586 E.  ,  2016/7984 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/12/2013 tarih ve 2013/377-2013/754 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalının sahibi bulunduğu ... plaka nolu aracın 07/02/2012 tarihinde yapmış olduğu kaza sonucu ... plakalı araçta hasara sebebiyet verdiğini, bu kaza nedeniyle müvekkili şirketin karşı tarafa 5.250,00 TL hasar tazminatı ödediğini, tarife farkından dolayı davalıdan eksik prim tahsil edildiğinin tespit edildiğini, müvekkilince fazla ödeme yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.885,00 TL fazla ödemenin 10/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı tarafından müvekkili kuruma herhangi bir ödeme yapılmadığını, eksik prim tahsili söz konusu olmadığını, davacının kendi ihmal ve kusurundan kaynaklı ödemeden müvekkili kurumun sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, taraflar arasında ... sigorta poliçesi düzenlenmekle bir sigorta sözleşmesi kurulduğu, bu sözleşme gereğince sigortacının yükümlülüğünün poliçe gereğince üstlendiği rizikoyu karşılamak, sigortalının yükümlülüğünün ise sigorta şirketinin belirlediği poliçe bedelini ödemek olduğu, poliçe bedelinin sigorta şirketi tarafından aracın ruhsat bilgileri kontrol edilmek suretiyle belirlendiği, poliçe bedeli belirlenirken sigorta ettirenin kusur veya hilesi bulunmadığı müddetçe sigorta şirketinin eksik prim alındığı iddiasının dinlenemeyeceği, aksi durumun sözleşmede ahde vefa ilkesine aykırılık oluşturacağı, somut olayda da sigortalı aracın birtakım bilgilerinin poliçe düzenlenirken eksik girildiği gerekçesi ile prim tutarının düşük çıkmasında davalı belediyenin herhangi bir kusurunun veya hilesinin bulunmadığı, davacı ... şirketinin eksik primi ve eksik prim oranınca ödediği hasar bedelini sözleşme kurulduktan sonra sigortalı araç sahibine karşı ileri sürmesinin basiretli tacir gibi davranma ilkesine de aykırılık oluşturacağı gerekçesi ile yasal dayanağı olmayan davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,
    aşağıda yazılı bakiye 04,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 11/10/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    K A R Ş I O Y

    Sorun, sigorta sözleşmesinde sözleşme öncesi beyan yükümlülüğüne aykırılık ve sonuçları noktasında toplanmaktadır.
    Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen eksik veya yanlış bildirilen hususlar sözleşmenin yapılmasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Böyle bir halde ise ihbarı gereken hususları ve bunların sınırlarını tayin etmek yine sigorta ettirene ait olacağına göre sigorta ettirenin beyanının asıl olduğu ve TTK"daki sistemin beyan usulünü esas alan bir karma sistem olduğu görülmektedir. Ayrıca sözleşme öncesi beyan yükümlülüğünün en geç sözleşmenin kurulma anına kadar yerine getirilmesi, daha doğru ifade ile beyanın bu tarihe kadar sigortacıya ulaştırılması gerekmektedir.
    Türk Ticaret Kanunu, beyan yükümlülüğünün ihlali hallerini 1435 maddesinin ikinci bendinde bildirmemek, eksik veya yanlış bildirmek şeklinde açık bir şekilde düzenlemiştir. Böylece kanun sözkonusu üç hali, beyan yükümlülüğünün ihlali olarak öngörmüştür. Beyan yükümlülüğünün ihlalinde kusurun aranıp aranmayacağı hususu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda, riziko gerçekleşmeden önce ve riziko gerçekleştikten sonra olmak üzere ikiye ayırarak düzenlemiştir. Beyan yükümlülüğünde ihlalin riziko gerçekleştikten sonra ortaya çıkması durumunda ve yaptırım uygulaması bakımından sigorta ettiren veya beyanla yükümlü diğer kişilerin kusuru şarttır. Beyan yükümlülüğüne aykırılığın riziko gerçekleşmeden önce öğrenilmesi halinde, doktirinde kusurun aramadığı yönünde görüşler ileri sürülmesine rağmen, aykırı görüşü savunanlarda vardır. Bunun yanında beyan yükümlülüğüne aykırılığın tespitinde kast veya ihmal ayrımının önemi yoktur. Sigorta ettiren veya beyanla yükümlü diğer kişiler önemli bir hususu kasten veya ihmal ile bildirmemiş, eksik yahut yanlış bildirmiş ise sözleşme öncesi beyan yükümlülüğü ihlal edilmiş olur. Ayrıca, TTK m. 1435 tüm sigorta branşları bakımından uygulama alanı bulacak genel hüküm niteliğindedir.
    Yukarıda gerekçelerle, TTK"nun 1435/2 ve 1439 maddeleri değerlendirilmeden verilen kararın bozulması gerektiği kanısıyla çoğunluğun onama kararına karşıyım.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi