Ceza Genel Kurulu 2015/1074 E. , 2017/249 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan açılan kamu davasında, yapılan yargılama sonucunda sanığın aynı Kanunun 13/1, TCK"nun 62, 50/1-a, 52/1-2-4 ve 54. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 6.000 Lira ve doğrudan hükmolunan 500 Lira adli para cezaları ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve müsadereye ilişkin, Çorum 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.01.2014 gün ve 932-49 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 22.05.2015 gün ve 25195-17514 sayı ile;
"Sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları mahkûmiyet hükmü niteliğinde olmayıp hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına CMK.nun 231/6-a maddesi uyarınca yasal engel teşkil etmeyeceğinden, anılan hükmün (b) bendi uyarınca sanığın kişilik özellikleri ile duruşmalardaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususu tartışılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, "daha önceden hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş bir mahkeme ilamı bulunmasına rağmen deneme süresi içerisinde yeniden suç işleyerek iyi halliliğini bozduğu, bu haliyle yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşmadığından" bahisle yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle CMK.nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına hükmolunması..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.07.2015 gün ve 82717 sayı ile;
"...Hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesinin 5 ve devamı fıkralarında düzenlenmiştir. CMK"nun 231/5 maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için öncelikle cezanın iki yıl veya daha az hapis ya da adli para cezası olması gerekmektedir. Cezaya ilişkin koşulun varlığı halinde bu kez aynı maddenin altıncı fıkrasında, "a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" şeklinde belirlenen koşulların var olup olmadığı mahkemece değerlendirilerek sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına dair bir karar verilecektir. Buna ilişkin kararın yasal ve yeterli bir gerekçeye dayanması da zorunludur.
...mahkûmiyetine hükmedilen sanık hakkında CMK"nun 231/5 maddesinde yazılı ceza tür ve miktarına ilişkin koşulların bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece CMK"nun 231/6 maddesi gereğince yaptığı değerlendirme sonucunda "daha önceden hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş bir mahkeme ilamı bulunmasına rağmen deneme süresi içerisinde yeniden suç işleyerek iyi halliliğini bozduğu, bu haliyle yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşmadığından" denilerek gerekçesi açıklanmak suretiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu uygulanmamıştır. Burada yerel mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verirken, sanığın kasıtlı bir suçtan sabıkalı olduğu gerekçesine değil fakat açıkça sanığın daha önce başka bir suçtan dolayı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği halde tekrar suç işlemekten çekinmeyen kişilik özelliğine vurgu yaparak, bu durumun, hakkında yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde tekrar suç işlemekten kaçınacağına dair olumlu bir kanaat oluşmasına engel olduğunun belirtildiği, bu değerlendirmenin CMK"nun 231/6-a maddesine değil, CMK"nun 231/6-b maddesine temas eden bir değerlendirme olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle yerel mahkemenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükümlerin uygulanmamasına dair gerekçesinin yasal ve yeterli olduğu...
...Sanık ... hakkındaki Çorum 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.01.2014 gün ve 932-49 sayılı kararının bozulmasına dair Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 22.05.2015 gün ve 25195-17514 sayılı kararının kaldırılmasına, hükmün onanmasına karar verilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 28.09.2015 gün ve 12226-21735 sayı ile, itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece bozulmuş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
İnceleme dışı sanık ..."ın adliye binası önündeki bir otomobilin içinde yaralı vaziyette olduğunun ve otomobilin içerisinde dışarıdan görülecek şekilde tüfek ve bıçak bulunduğunun fark edilmesi üzerine nöbetçi Cumhuriyet savcısından arama ve el koyma izni istendiği, nöbetçi Cumhuriyet savcısı tarafından da 18.06.2013 tarihinde söz konusu otomobil içerisinde 5271 sayılı CMK"nun 116 vd. maddeleri uyarınca arama yapılmasına ve arama sırasında ele geçirilecek suç eşyalarına CMK"nun 127. maddesi gereğince el konulmasına izin verildiği,
18.06.2013 tarihli arama tutanağına göre; Cumhuriyet savcısının kararına istinaden söz konusu otomobil içerisinde yapılan aramada, şoför koltuğunun arka cep kısmında 7.65 mm çapında menşei ve markası yazılı olmayan 1 adet tabanca ve bu tabancaya ait 1 adet şarjör ile 6 adet MKE yapımı 7.65 mm çaplı dolu fişeğin ele geçirildiği,
Çorum 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.06.2013 tarih ve 2013/341 sayılı kararı ile arama ve el koyma işleminin onaylanmasına karar verildiği,
Samsun Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 27.08.2013 tarihli raporuna göre; sanıktan ele geçirilen tabanca ve fişeklerin 6136 sayılı Kanuna göre yasak niteliği haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu,
Sanık ... hakkında, kasten yaralama suçundan 13.10.2011 tarihinde kesinleşmiş, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan da 07.11.2012 tarihinde kesinleşmiş iki adet hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar bulunduğu,
Sanık ...’in kovuşturma evresinde yapılan iki oturuma da katıldığı,
İnceleme dışı sanık ..."ın aşamalarda; söz konusu otomobilin annesi adına kayıtlı olduğunu, sanık ..."in zaman zaman bu aracı simit dağıtırken kullandığını, tabancadan haberinin olmadığını, adliyeye gelmeden önce aracı sanık ..."e verdiğini beyan ettiği,
Sanık ...’in aşamalarda; dayısının oğlu olan diğer sanık ..."ın kullandığı araç içerisinde ele geçirilen suça konu 7.65 mm çapındaki tabancanın kendisine ait olduğunu, ruhsatının olmadığını, tabancayı araca kendisinin koyduğunu, diğer sanık ..."ın söz konusu tabancadan haberinin olmadığını savunduğu, 03.01.2014 tarihli duruşmada; beraatine, mahkeme aksi kanaatte ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği,
Yerel mahkemece, sanık ... hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği ve gerekçesinin; “...daha önceden hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş bir mahkeme ilamı bulunmasına rağmen deneme süresi içerisinde yeniden suç işleyerek iyi halliğini bozduğu, bu haliyle yeniden suç işlemeyeceği yönünde Mahkememizde bir kanaat oluşmadığı...” biçiminde gösterildiği,
Anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde düzenlenen ve Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346–25 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça belirtildiği üzere; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin 8. fıkrasına 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hâkim tarafından her olayda resen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkan verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
5271 sayılı CMK’nun 231/6-b maddesindeki “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucu, suça ve faile ilişkin tüm objektif şartları taşıyan herkes için mutlak surette hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini kabul etmeyip, hâkime belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece; “...daha önceden hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş bir mahkeme ilamı bulunmasına rağmen deneme süresi içerisinde yeniden suç işleyerek iyi halliğini bozduğu, bu haliyle yeniden suç işlemeyeceği yönünde Mahkememizde bir kanaat oluşmadığı...” gerekçesiyle sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin uygulanmadığı anlaşılmaktadır.
Sanığın adli sicil kaydında bulunan kasıtlı suçtan verilmiş iki adet hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, yargılamaya konu suç tarihi itibarıyla sanık hakkında verilecek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yasal engel oluşturmayacağı açıktır. Ancak bu husus, sanığın suç işleme eğilimini belirleme yönünden mahkemece değerlendirmeye tabi tutulabilecektir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25 sayılı kararında da, adli sicilden silinme koşulları oluşmuş mahkûmiyetin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal engel oluşturmayacağı, ancak bu hususun, sanığın suç işleme hususundaki eğilimini belirlemek yönünden yargı makamlarınca değerlendirmeye tabi tutulabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkemece, sanığın adli sicil kaydında bulunan kasıtlı suçtan verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar dikkate alınarak, suç işleme eğilimi ile bu bağlamda kişilik özelliklerinin değerlendirmeye tabi tutulduğu ve tekrar suç işlemeyeceği konusunda kanaat oluşmaması nedeniyle hakkında CMK’nun 231. maddesi uygulanmadığı anlaşıldığından, bu konuda gösterilen gerekçenin dosya muhtevasına uygun, denetime elverişli, yasal ve yeterli olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve kanuna uygun olan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 22.05.2015 tarih ve 25195-17514 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Usul ve kanuna uygun olan Çorum 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.01.2014 gün ve 932-49 sayılı mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.04.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.