Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/3707
Karar No: 2018/10185
Karar Tarihi: 24.10.2018

Gizliliğin ihlali - hakaret - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/3707 Esas 2018/10185 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2018/3707 E.  ,  2018/10185 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suçlar : Gizliliğin ihlali, hakaret
    Hükümler : Beraat

    Gizliliğin ihlali ve hakaret suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    A) Gizliliğin ihlali suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
    Sanığa atılı adliyeye karşı işlenen gizliliğin ihlali suçunun koruduğu hukuki yarar ve niteliği itibariyle davaya katılmasına karar verilen şikayetçi ..."ın sanığa yüklenen suçun mağduru olmadığı ve suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma hakkı bulunmadığı gözetilmeksizin şikayetçinin gizliliğin ihlali suçunu da kapsar şekilde davaya katılmasına karar verilmiş olması hukuki değerden yoksun olup, hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, şikayetçi vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE,
    B) Hakaret suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
    Sanık hakkında beraat kararı verilmesi nedeniyle CMK"nın 232/2-c madde, fıkra ve bendi gereğince suçun işlendiği tarihin gerekçeli karar başlığına yazılması zorunluluğu bulunmamasına rağmen 23.12.2013 olan suç tarihinin “2014” olarak gerekçeli karar başlığında gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı kabul edilmiştir.
    Katılan vekilinin sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Sanık hakkında beraat hükmü kurulurken, uygulanan kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK"nın 232/6. madde ve fıkrasına aykırı hareket edilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının ilk paragrafındaki, “BERAATİNE,” ibaresinden önce gelmek üzere hükme, “CMK"nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince” ibarelerinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24.10.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    MUHALEFET ŞERHİ:
    Gizliliğin ihlali ve hakaret suçlarından sanık ...’nın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyizi üzerine dairemizce;
    A) Sanığın atılı adliyeye karşı işlenen gizliliğin ihlali suçunun koruduğu hukuki yarar ve niteliği itibariyle davaya katılmasına karar verilen şikayetçi ...’ın sanığa yüklenen suçun mağduru olmadığı ve suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma hakkı bulunmadığı gözetilmeksizin şikayetçinin davaya katılmasına karar verilmiş olması hukuki değerden yoksun olup, hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, şikayetçi vekilinin temyiz isteminin reddine,
    B) Hakaret suçundan da, sanık hakkında beraatine dair kararın katılan vekilince temyiz itirazlarının reddine OYÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.
    Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
    Sanık hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame ile; sanığın sorumlu yazı işleri müdürü olarak görev yaptığı Sol Gazetesine ait Sol Gazetesinin 23.11.2013 tarihli nüshasında ve aynı gazetenin internet sitesinde yayımlanan 1. Sayfasındaki; “...’in vakfından pis kokular geliyor” başlığı ve katılanın resminin bulunduğu ve devamında yazılan yazıda, katılanın onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunulduğu, 3. Sayfadaki, “Erdoğanların vakfında kuşkulu işler” başlığı altındaki sözlerle de katılanın onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunulduğu, böylece sanığın gizliliği ihlal ve hakaret suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
    Yargılamada müşteki ...’ın davaya katılmasına karar verilmiş, müsnet suçlardan atılı suçların unsurları oluşmadığından sanığın beraatine karar verilmiştir.
    Dairemizin gizliliği ihlal suçundan; “adliyeye karşı işlenen suçlarda gizliliği ihlal suçunun koruduğu hukuki yarar ve niteliği itibariyle şikayetçinin suç mağduru olmadığı ve suçtan zarar görmediğini ve bu sebeple katılma hakkının bulunmadığı”, hakaret suçundan da katılanın temyiz itirazları reddedildiği görüşüne katılmak mümkün değildir.
    Kamu davasına katılma CMK"nın 237. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar,… kamu davasına katılabilirler.” Mevzuatımızda adliyeye karşı işlenen suçlarda kamu davasına katılmayı engelleyen veya diğer bir suç bakımından bir sınırlama getirmemiş, ilke olarak şartların varlığı halinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Ancak kanunda “suçtan zarar gören” ve “mağdur” kavramlarının tanımı yapılmamıştır. Zararın maddi veya manevi olduğu hususunda da bir ayırıma tabi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır. Uygulamada ise “suçtan zarar görme” kavramı “suçtan doğrudan zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulanmaktadır.
    Soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunda korunan hukuki yarar, sadece adliyenin ve adli makamların korunmak istenmesi düşüncesi ile ceza muhakemesinin en temel kurallarından olan soruşturmanın gizli yapılması değildir. Soruşturma evresinin gizliliğinin ceza adaletinin doğruluk, dürüstlük ve gerçeğe ulaşma ilkelerine uyulması için bir zorunluluk olduğu, her şeyden önce suçsuzluk karinesinin sağlam tutulabilmesi yönünden de vazgeçilmez nitelikte olduğu, buna uyulmadığı takdirde, ülkemizde ve yabancı ülkelerde örneklerine rastlandığı üzere yargısız infazlar sonucu insanların ızdıraplara sürüklendiği ve suçsuzluk karinesinin lafta kalacağı aşikardır.
    Burada kanun koyucu suçun koruma alanının sınırlarını çizerken özellikle iki alana vurgu yapmıştır. TCK’nın 285. maddesinin gerekçesinde, “Medya, suçlar hakkında bilgilenerek halkın bilgi edinme ihtiyacını karşılamak görevindedir.” Ancak “…medya mensupları, bu konularda doğru haber elde edemediklerinde öteden beri devşirilen ve çok kere yanlış olan bilgileri halka yansıtmakta ve insanların en temel hakkı olan suçsuzluk karinesini ihlal etmekte ve soruşturma da zarar görmekte ve delillerin yok edilmesi hususunda, elbette ki istemeden şüphelilere yardım sağlanmış olmaktadır" denilerek medya mensuplarının haber verme hakkının sınırları çizilmeye çalışılmıştır.
    Müşteki/katılan ..., dosyamızdaki olayda gazetenin internet sitesinde yapılan yayınla soruşturma, devamında kovuşturma yapılmadan ve iddialar yargı kararına bağlanmadan, yolsuzluk yaptığından bahsedilmesi ile soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunun mağduru ve zarar göreni olmuştur. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin davaya katılma kararı vermesi yerindedir.
    İlk derece mahkemesinin yargılama sonucu; müsnet suçlardan atılı suçların unsurları oluşmadığından sanığın beraatine karar verilmesi isabetli değildir. Soruşturma konusu bir olayın haberinin yapılmasında kamu yararı ve toplumsal ilginin bulunması, haberi yapılan konunun güncel olması, ölçülülük ilkesine uygun olarak haberde yer alan sözlerin, soruşturmanın tarafı olan bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olmaması gerekir. Burada gazete ve internet sitesindeki yapılan yayınla zaman ve mekan gibi kavramlara ayrıntılı biçimde yer verilerek soruşturmanın gizliliği ihlal edildiği gibi, yayın tarihi itibariyle hakkında soruşturma açılıp şüpheli haline gelip gelmediği dahi belli olmayan katılan ... hakkında kamuoyu nezdinde, yolsuzluk yapan kişi izlenimini oluşturacak biçimde suçlayıcı bir üslup kullanılarak, lekelenmeme hakkının ihlal edildiği ve hakaret edildiği görülmektedir. Bu şekilde basın özgürlüğünde sınır aşılarak hakkın kötüye kullanıldığı, her iki özgürlük arasındaki dengenin katılan aleyhine bozulduğu gözetildiğinde, sanığın üzerine atılı suçların unsurları da oluşmuş olduğundan sanığın her iki suçtan da mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğinden,
    Dairenin temyiz isteminin isteme aykırı olarak reddine karar verilmesi görüşünde olmadığımdan çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi