Davacı, 2.4.1990-21.9.1994 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 1.9.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitiyle, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacıyı 02.04.1990-21.09.1994 tarihleri arasında vergi kaydı olmadığından 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı saymayan Kurum işleminin iptali ile, davacının 20.4.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığının tesbiti ile 1.10.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 30.11.1990 tarihli giriş bildirgesi üzerine davalı kurumca 20.4.1982 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği, davacının 30.12.1997 tarihinden itibaren Şoförler ve Otomobilciler Odası, 15.01.1998 tarihinden itibaren Esnaf ve Sanatkarlar Sicili, 27.03.1978-02.04.1990 tarihleri arasında ve 01.09.1994 tarihinden itibaren devam eder şekilde vergi kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının vergi kaydı 2.4.1990 tarihinde sona ermiş ve uyuşmazlık konusu olan 2.4.1990-21.9.1994 tarihleri arasındaki dönemde 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık koşullarını taşımadığı anlaşılmaktadır. Davacı bu döneme ilişkin prim ödediğini iddia etmekte ise de; dosya arasındaki prim ödeme belgesinden, davacının 2002 yılındaki prim yapılandırmasından yararlanarak 31.7.2003 tarihinden 22.8.2005 tarihine kadar prim ödemesinde bulunduğu görülmektedir. Gerçekten davalı kurumca primler geçmişe yönelik uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde tahsil edildikten ve bu primler uzun süre kullanıldıktan sonra, davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanunun 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacak ve davacının belirtilen tarihler arasında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gerekebilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1.10.1997 gün, 1997/10-578 Esas, 1997/758 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.
Ancak davacının ödemeleri aylık talebinde bulunduğu 31.8.2005 tarihinden önceki son 2 yıl içerisinde gerçekleşmiş olup, davalı Kurumca primlerin tahsilinden sonra uzun süre kullanım olgusu somut olayda gerçekleşmemiş dolayısıyla Medeni Kanunun 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyiniyet kurallarına aykırı bir durum söz konusu değildir.
Mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.09.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.