23. Hukuk Dairesi 2012/6345 E. , 2013/161 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davacı kooperatifin yönetim kurulu üyesi ve başkanı olduğunu, bazı kişilerin bilgisi dışında mahkemeye başvurarak kooperatifin genel kurul yapabilmesi için izin aldığını haricen öğrendiğini, ortak olmayan kişilere tebligat yapılarak ortak olmayan kişiler tarafından genel kurul yapılmaya çalışıldığının ... Müdürlüğü"ne bildirildiğini, buna rağmen kooperatif ortağı olmayan kişilerin katılımı ile tüm ortaklara tebligat yapılmadan 25.04.2010 tarihinde genel kurulun yapıldığını, genel kurul yapılmadan bir ay önce tüm ortaklara usulüne uygun çağrı yapılması gerekirken bunun yapılmadığını, ... ortaklığından istifa etttiği, ..."in de ihraç edildiği halde mahkemeyi yanıltarak izin davasında davacı olduklarını, genel kurula katıldıklarını, bu da yetmiyormuş gibi ...yönetim kurulu üyeliğine, ... ...denetim kurulu üyeliğine seçildiklerini, üye olmayan kişilerin yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeliğine seçilemeyeceğini ileri sürerek, 24.04.2010 tarihli genel kurulunda alınan tüm kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kooperatif genel kurulunun ... 9. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2009/429 Esas sayılı dosyasından verilen karar üzerine hukuka uygun olarak yapıldığını, davacının kooperatif üyesi değil dediği kişilerin kooperatif başkanı ve yönetim kurulu üyeleri olduğunu, davacının kendisini aklamak için bu davayı açtığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kooperatif ortaklarından ... ..kooperatifin genel kurulunun yapılamaması nedeniyle 2009 yılı tahmini bütçesinin ve diğer hususların görüşülmesi için belirledikleri gündemle olağanüstü genel kurul yapma için ... 9. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne başvurdukları, anılan mahkemenin 04.02.2010 tarih ve 429 E, 28 K sayılı kararı ile genel kurul yapma konusunda izin verildiği, bu izne dayanılarak genel kurulun usulüne göre yapıldığı, toplantının hiçbir aşamasında kooperatif anasözleşmesine ve Kooperatifler Kanunu"na aykırı bir işlem bulunmadığı, bu hususun alınan bilirkişi raporuyla da sabit olduğu, davanın haklı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, toplantıya çağrıda usulsüzlük yapıldığı ve toplantıya katılmaması gereken kişilerin toplantıya katıldığını ileri sürmüştür.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53"ncü maddesi uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını ya da kendisinin ve/veya bir kısım ortakların toplantıya çağrılmadığını iddia eden ortağın, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali için açtığı davada, genel kurulda alınan kararlara red oyu vermesi ve muhalefette bulunmuş olma şartı aranmaz. Muhalefet şerhi koşulu, aynı Kanun"un 98"nci maddesi yollaması ile TTK"nun 361. maddesinin 3. fıkrası uyarınca da aranmaz. Bu iddialar ile açılan dava, genel kurul tarihinden itibaren bir ay içinde açılmalıdır. Davacı da anılan davayı süresinde açmıştır.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 45/2"nci ve anasözleşmenin 28"nci maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53"ncü maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden taraf, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Toplantıya katılmaması gerekenlerin katıldığı iddiasına gelince; TTK"nun 361/son maddesi hükmüne göre, oylama sonucuna etkisi olabilecek kişiler, somut olayda iddia edildiği gibi, katılmaması gerekip de katılan ve olumlu oy kullanan kimseler olup, davalı kooperatif bu katılımın karara etkili olmadığını ispatlarsa bu katılım sonuca etkili olmayacağından, bu halde iptal isteminin aynı madde uyarınca reddi gerekir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 45/2 nci maddesi, "genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4 ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır." hükmünü içermektedir. Aynı Kanun"un 51/1 nci maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü içermektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların geçersiz olması (yokluk) hali, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya yetkili olmayan kimselerin karara iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin red oyu kullanması ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi gerekmektedir.
Somut olayda 25.04.2010 tarihli genel kurul toplantısında tüm kararlar oybirliği ile alınmış olup, yokluk hali bulunmamaktadır. Dava dilekçesinden davacının kendisinin çağrı usulsüzlüğüne de dayandığı anlaşılamadığı gibi, oy kullanmasına haksız yere izin verilmediğini iddia etmediğine göre, toplantıya katılmayan bir üyenin dava açma hakkına sahip olduğu hallerden birine dayanmamıştır. Davacı, çağrılması gereken üyelerin çağrılmadığını dava dilekçesinde ileri sürmüş olup, bu iddiasının kendisinin de çağrılmadığı iddiasını içerdiği kabul edilse dahi, bu kişilerin sayısı ve kimler olduğunu bildirmediği gibi, dosya kapsamına ve bilirkişi raporuna göre kayıtlı ortaklara tebligat gönderilmiştir. Öte yandan, katılmaması gerektiğini iddia ettiği kişilerin sayısı nisabı etkilememektedir. Diğer yandan, denetçilerin seçimi için ortak olma koşulu anılan Kanun"un 65. ve anasözleşmenin 52. maddesi uyarınca aranmaz. Yönetim kurulu üyesi seçilen ..."in ise ihraç edildiği iddiası araştırılmış ve bu yönde bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.