1. Hukuk Dairesi 2015/2488 E. , 2015/8989 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : AKÇAKALE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2013
NUMARASI : 2011/168-2013/76
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.06.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat A.Y geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, maliki oldukları 220 ada 6 parsel sayılı taşınmaza davalının yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek haksız elatmasının önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, dava konusu taşınmazı dava dışı kişiden 1999 yılında haricen satın aldığını, 2000 yılında ev yapan oğlunun komşu parsel ile Hazine’ye ait taşınmaza taştığını, beyan etmiştir.
Mahkemece; çekişme konusu taşınmaza davalının haklı ve geçerli neden olmaksızın taşkın yapılanmak suretiyle müdahalesinin saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu arsa vasıflı 6 parsel sayılı taşınmazın davacıların muris Bekir adına kayıtlı olduğu, anlaşılmaktadır.
./..
Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra, belirlenen bu durum göz önünde tutularak, hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; mahallinde iki kez keşif yapılmış, ibraz edilen fen bilirkişisi raporlarında davalıya ait binanın dava konusu 6 parselin içinde kalan kısmının yüzölçümü yönünden farklı değerler bildirilmiş, ayrıca her iki raporda da ölçüm değerlerinin yer almamış ve raporların yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda düzenlenmediği anlaşılmıştır.
Hâl böyle olunca; mahallinde yeniden keşif yapılarak davacıların taşınmazına davalıya ait yapılın tecavüzlü kısmının tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması, fen bilirkişisi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, komşu parsellerin kayıtlarının temini, bilirkişi heyetinden yukarıda açıklanan ilkeleri kapsayan gerekçeli, denetime elverişli ve ölçüm değerleri içeren rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek sonuca gidilmesi doğru değildir.
Öte yandan; 6100 Sayılı HMK’nun 26/1.maddesinde (1086 Sayılı HUMK’nun 74.md) “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.” hükmüne yer verilmiştir. Davanın yalnız elatmanın önlenmesi isteğiyle açıldığı, kullanılan diğer ifadelerin yıkım isteği olarak değerlendirilemeyeceği gibi dava dilekçesinde açıkça yıkım isteği de bulunmadığı gözardı edilerek, anılan Yasa hükmüne aykırı şekilde istem olmadığı halde yıkıma karar verilmesi de doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3.maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 16.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.