8. Hukuk Dairesi 2014/1708 E. , 2014/4354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/06/2011
NUMARASI : 2010/291-2011/359
M.. N.. ile B.. N.. aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının kabulüne dair Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 23.06.2011 gün ve 291/359 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, dava dilekçesinde; babası M.N.’den kalan taşınmazların kardeşler arasında paylaşıldığını, paylaşımdan sonra mirasçılardan M.. N.. ile F. N.’den miras paylarını satınaldığını, D. Mahallesi"ndeki iki katlı ev ve arsanın M.. N.. ile M.. N..’e verildiğini, A.Mahallesindeki iki katlı evin Faruk ve Bayram’a düştüğünü, bu evin bulunduğu yerdeki 2500 m2 arsanın B.. N..’e verildiğini, yine A. Mahallesi"ndeki ev ve 400 m2 arsayı G. N. (K.) ve H. N.’e bırakıldığını, B.. N..’in D. Mahallesi"nde bulunan ve satın alma ile birlikte tamamı kendisine ait olan yere davalının tecavüz ettiğini, ağaç diktiğini, uyarılarda bulunmasına rağmen müdahalesini sürdürdüğünü açıklayarak, D. Mahallesi"nde bulunan kendisine ait yere davalı tarafından ağaç dikmek ve bu yerler üzerinde tasarruf da bulunmak suretiyle yapılan müdahalenin önlenmesine, dikilmiş ağaçların kal’ine, meni müdahale isteği kabul edilmediği takdirde, 1/6 hisse dışındaki müdahalenin önlenmesine, dikmiş olduğu ağaçların kal’ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı B.. N.. 10.06.2010 havale tarihli cevap dilekçesinde, kardeşler arasında yapılmış bir paylaşım olmadığını, davacı tarafından delil olarak sunulan paylaşım sözleşmesindeki yerlerin teslim edilmediğini, davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun yalan beyanlara dayalı olarak açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, teknik bilirkişi A.D.’in 19.07.2010 tarihli rapor ve krokisi ekindeki krokide A harfi ile gösterilen D. mevkiindeki taşınmaza hissesinden fazlaya ilişkin davalının elatmasının önlenmesine karar verilmesi üzerine, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nun 683. maddesi uyarınca ayni hakka dayalı olarak açılan ve taksim sonucu davacıya düşen taşınmaza davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesi ve ağaçların kal’i, bu olmadığı takdirde hisseye vaki müdahalenin önlenmesi ve ağaçların kal’i isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle uyuşmazlık konusu olan ve krokide A harfiyle gösterilen B. Köyü D. mevkiindeki taşınmazın davalı tarafından yapılan hisseden fazlaya ilişkin kısma yönelik elatmanın önlenmesine karar verilmiş ise de
mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu, taşınmazın tarafların babası ve 14.09.2000 yılında ölen M. N.’den kaldığı konusunda bir duraksama söz konusu değildir. Muris M. N.’in ölüm tarihi itibarıyla terekesi TMK"nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payı terekeye dahil tüm taşınmazlar üzerinde söz konusudur.
Davacı; her ne kadar dosya arasında bulunan “ RIZA-İ TAKSİM SENEDİDİR” başlıklı belgeye dayanarak muristen kalan taşınmazların taksim edildiğinin ve dava konusu yerin bu taksimde kendisine düştüğünü, davalının kendisine düşen taşınmazın bir bölümüne ağaç dikmek suretiyle tasarrufta bulunduğunu bildirmiş ise de daha sonra bu sözleşme üzerinde taraflar arasında uyuşmazlığın çıktığı eylemli olarak kullanılabilir duruma geçmediği, mirasçılardan G. N. (K.)’ın yerine davalının sözleşme imzaladığı, dava dışı mirasçı M.. N.. ile davalının yapılan söz konusu taksime olur vermediklerinin saptandığı, yerin tapusuz olduğu, yöntemine uygun ve geçerli bir paylaşım sözleşmesinden söz edilebilmesi için murisin tüm mirasçılarının birlikte yapılacak olan taksime katılmaları ve yazılı yapılan taksimde her mirasçının isim ve imzalarının bulunması gerektiği bir zorunluluktur. Mirasçılardan G. N. (K.)’ın yapılan taksim sözleşmesine katılamadığı dosya kapsamı ile sabittir. Saptanan bu durum karşısında yapılan taksim sözleşmesinin geçerli olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Davacının istekleri arasında yer alan diğer bir istek ise hisseye yapılan müdahalenin önlenmesi ve kal isteğidir. Teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide A harfiyle gösterilen taşınmaz üzerinde ağaç dikilen ve ekilen kısım olarak belirlenen taşınmaz bölümleri dışında davacının aynı yer üzerinde iki katlı evinin bulunduğu ve bu evi kullandığı, ekilen ve ağaç dikilen yerler dışında kalan taşınmaz bölümü üzerinde zilyetliğini sürdürdüğü ve bu hali ile diğer mirasçılar tarafından terekede bulunan davacının payı bakımından yapılan bir engellemenin söz konusu olamayacağı, dosya kapsamı ile saptanmıştır. Yani somut olayda intifadan (kullanımdan) men olgusu gerçekleşmemiştir. Kural olarak, mirasçılar arasında zamanaşımı işlemez, bir mirasçının tereke taşınmazları üzerinde sürdüğü zilyetlik ilke olarak tüm mirasçılar adına sürdürülmüş sayılır. Tereke malları üzerinde bir veya birkaç mirasçının diğer bir veya birkaç mirasçıya karşı kullanılmasına karşı çıkılmadığı ve engellenmediği sürece paya yapılan müdahalenin önlenmesine ve kal’e karar verilemez.
Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında davanın tüm istekler yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş bulunması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 148,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17.03.2014 tarihinden oybirliğiyle karar verildi.