15. Ceza Dairesi 2015/2801 E. , 2018/1033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : TCK 155/2, 62, 52, 53 maddeleri gereği mahkumiyet
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan ..."in, tanık ..."ın ve sanığın merkezi İzmir"de bulunan " ... Bilgisayar Elektronik Makina San. ve Tic. Ltd. Şti"ni ortaklaşa kurdukları, şirket müdürlüğüne sanığın ve katılanın seçildiği, katılanın yurt dışında ikamet etmesi nedeniyle şirket işlerinin sanık tarafından yürütüldüğü, şirketin faaliyet amacının döner robotu üretip, yurt dışına pazarlama ve satma olduğu, şirket işleri için katılanın yurt dışında sahibi olduğu ... (...) firması hesaplarından, Türkiye"de ki ... ve ... firmasına 425.000 Euro para gönderildiği, sanık ile kardeşi tanık ..."ın yetkilisi oldukları ... Müh. Mak. İnş. Elek. Bil. San. ve Tic. Ltd. Şti"nin de ... şirketinin üreteceği döner robotunun Ar-ge çalışmasını yapmasının kararlaştırıldığı, sanığın katılan tarafından gönderilen 425.000 Euro"yu şirket işlerine harcamadığı ve şirketin mallarını zimmetine geçirdiği ayrıca üretilen döner robotunu kendi adına kayıtlı olan ... şirketi adına tescil ettirerek patentini aldığı, katılan tarafından sanığa gönderilen paraların tahsili amacıyla icra takiplerinin yapıldığı ancak alacakların tahsil edilemediği, sanığın bu şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan olayda;
Dosya içerisinde kovuşturma aşamasında farklı bilirkişilerden alınan farklı tarihli bilirkişi ve ek bilirkişi raporlarının olduğu, 07/12/2011 tarihli bilirkişi raporunda ve yine aynı bilirkişi tarafından düzenlenen 20/03/2012 tarihli ek raporda " sanığın, katılanın gönderdiği paraları döner robotu imalatında AR-GE çalışmalarına destek verecek şekilde; proje geliştirme, altyapının kurulması, işletme giderlerinin karşılanması için harcamış olduğu, bu nedenle katılanın gönderdiği paraların sanık tarafından yerinde harcandığı" şeklinde değerlendirmede bulunulduğu, 17/09/2012 ve 07/02/2013 tarihli bilirkişi ve ek bilirkişi raporlarında ise " raporun 3. ve 4. maddelerinde ayrıntılı şekilde anlatıldığı üzere, sanığın ... şirketine ait olan makine ve demirbaşları, ... firmasına satması dolayısıyla ve şirkette hiç stok bulunmamasına rağmen, diğer şirketin stoklarındaki beş kat artışın da sanığın kasıtlı hareket ettiğine dair örnek teşkil ettiği" şeklinde görüş belirtildiği, 26/03/2013 tarihli bilirkişi raporunda ise, "katılan tarafından her iki şirkete gönderilmiş bulunan paraların şirketlerin hesaplarına intikal etmiş olduğunun ve borç olarak görüldüğünün, sanığın şirket idaresinde basiretli bir iş adamı gibi davranmadığının ve şirket müdürü olan katılanın da bu durumdan sorumlu olduğunun" belirtildiği, bilirkişi raporları arasında bu şekilde farklılıkların bulunduğu, Anayasa"nın 141., 5271 sayılı CMK"nın 34/1. ve 230. maddeleri uyarınca, mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirmesi için, iddia, savunma ve tanık beyanları ile delillere yer verilmesi, gerekçe bölümünde, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği ancak yerel mahkemece sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünün gerekçesinde, “tanıklar dinlenmiş, üç ayrı bilirkişi incelemesi yapılarak raporlar düzenlenmiş, mahkememiz bilirkişi raporlarına itibar ederek, sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullandığı sonucuna varılmıştır” şeklinde açıklamada bulunulduğu ancak bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin gerekçeli kararda açıklanmadığı, hangi bilirkişi raporuna neden üstünlük sağlandığının belirtilmediği, gerekçeli karar da bu hususlar tartışılmadan, alınan bilirkişi raporlarında iddianameye konu eylemler ile ilgili sanık hakkındaki lehe ve aleyhe olan hususlar açıklığa kavuşturulmadan, gerekirse daha kapsamlı ve uzman bilirkişi heyeti tayin edilmesi cihetine gidilerek bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderildikten sonra toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.