20. Hukuk Dairesi 2015/9286 E. , 2016/4599 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ... ili, ... ilçesi, ... mevkii 125 ada 1 parsel sayılı 462,25 m2 yüzölçümlü taşınmaz, yörede 2001 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında zemin katlı bahçeli kargir ev niteliği ile davalı adına tespiti ve tescili yapılmıştır.
Davacı ... ... vekili, kesinleşmiş tahdit hattı içinde kalan kısmın tapu kaydının iptali istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu 125 ada 1 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen 367,77 m² yüzölçümündeki alanın orman sınırı içinde kaldığından vaki elatmanın önlenmesine orman vasfıyla ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1970 yılında ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 25/10/1991 tarihinde yapılıp dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
Davacı ... ... vekili, ... ili, ... ilçesi, ... mevkii 125 ada 1 parsel sayılı çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptali ile mükerrer sicil oluşturmaması için tapu kütük sayfasının kapatılması, bu kısma davalının vaki müdahalesinin önlenmesi istemiyle kısmî dava açmıştır. Orman kadastro sınırları dışında kalan bölüm için esasen bir dava yoktur.
Mahkemece iki kez keşif yapılmış 1. keşif sonucunda fen ve uzman orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 439.25 m2"lik bölümü tahdit dışında orman sayılmayan (B) harfi ile gösterilen 23.00 m2"lik bölümünün orman kadastro sınırları içerisinde kalan orman sayılan yerlerden olduğu, 2. keşifte dinlenen orman bilirkişiler kurulu raporlarında (A) harfi ile gösterilen 367.77 m2"lik bölümü tahdit içinde kalan ve orman sayılan (B) harfi ile gösterilen 94,48 m2"lik bölümünün ise orman kadastro sınırları dışında kalan ve orman sayılmayan yerlerden olduğu tahdit haritasının uygulaması ile saptanması sonucunda mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden kurul raporu doğrultusunda karar verilmişse de esasen bir örneği dosyada bulunan orman tahdit haritasındaki 200, 201 ve 202 OS noktaları ile hükme dayanak alınan kurul raporundaki bu noktalar arasında açı, mesafe, eğim bakımından bir benzerlik bulunmamaktadır. Tahdit haritası ile bilirkişi raporunun uygulaması birebir örtüşmemekte ve birbirine uymamaktadır.
Yörede 1970 yılında 1744 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanuna göre 1990 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B uygulaması yapılmış sonuçları 25/10/1991 tarihinde altı ay askı süretiyle ilân edilerek itirazsız kesinleşmiştir.
Kural olarak; bir yerde orman kadastrosu yapılıp kesinleşmişse bir taşınmazın öncesinin niteliği ve hukukî durumu kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanması suretiyle çözümlenir. Dava ... ... tarafından kesinleşen orman kadastrosu nedeniyle açıldığına göre hukukî sorunun tahdit haritasının usulüne uygun olarak uygulanması suretiyle çözümlenmesi gerekirken tahdit haritası ile çelişen rapora dayanılarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
O halde mahkemece yapılacak iş; kesinleşen orman kadastro haritası ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek çekişmeli taşınmaz ile çekişmeli taşınmaza kuzeyde, batıda ve güneyde komşu olan taşınmazlarla birlikte gösterecek şekilde aşağıda belirtilen yöntemle usûlünce uygulama yapılarak çekişmeli taşınmazın orman kadastro sınırları içinde ve dışında kalan bölümleri duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptadıktan sonra istemle bağlı kalınarak bir karar vermekten ibarettir.
Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen ... ve .... ... (... ve ... ... ...) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası 1/10.000 ve 1/25.000 ölçeklerine ayrı ayrı denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan 200, 201 ve 202 nolu ile 207, 208 ve 209 numaralı orman tahdit sınır (OTS) noktalarını da gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; 200, 201 ve 202 nolu orman tahdit sınır (OTS) noktalarının 1970 tarihli ilk orijinal tahdit haritasındaki açı, eğim ve mesafeleri dikkate alınmalı, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca; davalının müdahalenin önlenmesi kararına ve vekalet ücretine ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece çekişmeli taşınmazın bir kısmının tahdit içinde kalması nedeniyle tapu kaydı iptal edildikten sonra davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş ise de, ulaşılan sonuç doğru olmamıştır. Şöyle ki; her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. Dava açıldığı tarihte taşınmaz davalı adına tapuda kayıtlı olup tapu kaydı iptal edilene kadar müdahalenin varlığından ve haksız olduğundan söz edilemeyeceğinden, müdahalenin önlenmesine yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
Kabule görede, karar tarihinden önce 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi uyarınca; "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz" ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre "Bu kanunun 36/A maddesi hükmü henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dahil yargılama giderleri için de uygulanır" hükümleri uyarınca davalılar aleyhine vekâlet ücreti dahil harç ve yargılama giderlerine hükmolunamayacağından, bu husus gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde davacı ... yararına vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi de doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/04/2016 günü oy birliği ile karar verildi.