Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2020/148
Karar No: 2020/702
Karar Tarihi: 30.09.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/148 Esas 2020/702 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2020/148 E.  ,  2020/702 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili; Antalya Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi Genel Kurulu (UKOME) tarafından 26.10.2007 tarihinde “M” seri plakalı 14+1 oturma kapasiteli minibüslerin yerine “AB” seri plakalı 18+1 oturma yolcu ve ayakta en fazla 9 yolcu kapasiteli otobüslere geçilme kararı alındığını, müvekkilinin tahditli plaka sınıfına giren “M” plakalı minibüs sahibi iken bu karar sonrasında yeni araç alarak S.S. 21 Nolu Özel Halk Otobüsçüleri Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi üyeleri tarafından işletilen halk otobüsleri ile aynı anda toplu taşıma hizmeti vermeye başladığını, kooperatif üyeleri ile oluşan uyuşmazlıklar neticesinde müvekkilinin de üyesi olduğu Antalya Minibüsleri Esnaf Odası ile Kooperatif arasında protokoller düzenlendiğini, bu protokoller çerçevesinde müvekkili tarafından 38.100,00TL’lik bono keşide edilerek verildiğini ve bono bedelinin davalıya ödendiğini, ancak protokollere rağmen kooperatif üyeleri tarafından açılan söz konusu UKOME kararının iptaline ilişkin davalardan feragat edilmediğini, akabinde UKOME kararının Antalya 2. İdare Mahkemesi kararıyla iptal edildiğini, bu durumda protokollerde ön görülen amaçların ortadan kalktığını, protokolün karşı tarafı olan kooperatif ve üyelerinin edimlerini yerine getirmedikleri için sebepsiz zenginleştiklerini ileri sürerek 38.100,00TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili; UKOME kararı idare mahkemesi tarafından iptal edilmiş ise de davacının fiilen hâla eskisi gibi fazla kapasite ile taşıma yaptığını, oysa söz konusu bononun özel halk otobüsü sahiplerinin zararlarının karşılanması amacıyla verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2016 tarihli ve 2014/295 E., 2016/142 K. sayılı kararı ile; UKOME kararı sonrasında minibüsçülerin kapasite artırmasından dolayı otobüsçülerin zarara uğradığının taraflarca kabul edildiği, bu zararın giderilmesi amacıyla kooperatif üyelerine kişi başına 38.100,00TL ödeme yapılmasının taahhüt edildiği ve bu kapsamda ödeme yapıldığı, UKOME kararının idare mahkemesince iptal edilmesine rağmen davacının fiilen kapasitesi artırılmış araç ile dava tarihi itibariyle özel halk otobüsleri ile aynı koşullarda çalışmaya devam ettiği, 38.100,00TL ödemek istemeyen minibüsçülerin ise hâlen 14+1 kapasiteli araçlar ile çalışmaya devam ettikleri, bu itibarla sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığı, toplu taşıma araçlarının çalışacakları güzergahlar ile çalışma şartlarını belirleme yetkisinin UKOME’ye ait olduğu ve yaptığı iş gereği davacının bu durumu bildiği, UKOME tarafından kamu zararına yol açacak şekilde alınan kararlar ile ilgili davalardan feragat edilmesine ilişkin sözleşmedeki hükmün geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.02.2019 tarihli ve 2017/4296 E., 2019/1548 K. sayılı kararı ile; “…Dava, davacının üyesi olduğu dava dışı Antalya Minibüsleri Esnaf Odası ile davalının üyesi olduğu yine dava dışı SS 21 nolu Özel Halk Otobüsleri Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi arasında düzenlen anlaşma ve protokollerin geçersizliğine dayalı olarak geçersiz sözleşmeler uyarınca ödenen senet bedelinin istirdadı istemine ilişkin olup, dava konusu senedin dosya arasında bulunan anlaşma, çeşitli protokoller çerçevesinde davacı tarafından keşide edildiği dosya kapsamı ile sabittir. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, senedin keşide edilme nedeninin ortadan kalkıp kalkmadığı noktasında toplanmakta olup, mahkemece, tarafların bağlı bulunduğu kooperatif ve oda başkanlarınca imzalanmış ve davacı tarafından da icazet verilmiş belge içeriğine göre minibüsçülerin kapasite artırmasından dolayı otobüsçülerin zarara uğradığının taraflarca kabul edildiği, bu zararın giderilmesi amacıyla kooperatif üyelerine kişi başına 38.100 TL ödeme yapılmasının taahhüt edildiği ve bu kapsamda ödeme yapıldığı, UKOME kararının İdare Mahkemesince iptal edilmesine rağmen davacının fiilen kapasitesi artırılmış araç ile çalışmaya devam ettiği, dava tarihi itibarı ile de halk otobüsleri ile aynı koşullarda çalışmaya devam ettiği, 38.100 TL ödemek istemeyen minibüsçülerin hâlen 14+1 kapasiteli araçlar ile çalışmaya devam ettikleri, sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Ancak, Antalya Büyükşehir Belediyesinden gelen müzekkere cevabında, UKOME Genel Kurulunun 26.07.2007 tarihli kararı doğrultusunda davacının 14 yolcu+1 sürücü kapasiteli 07 M 0437 plakalı aracını, 18 yolcu+1 sürücü ayakta 9 yolcu taşıma kapasiteli olarak... plaka tescili yapılarak faaliyetine devam ettiği, daha sonra UKOME Genel Kurulunun 20.07.2012 tarihli kararı gereği adına kayıtlı... (M 0437) plakalı araç ile birlikte dava dışı Hasan Ali Karasu adına kayıtlı aracın birleştirilerek 9-12 metre uzunluğunda otobüs ile değiştirilmesi için belediyeye başvur yaptığı ve talebinin 06.02.2013 tarihinde onaylanarak faaliyetine devam ettiği belirtilmiş olmakla, davalı Kooperatif üyesinin 2007 tarihli UKOME kararının alınmasından iptal edilinceye kadarki geçen süre zarfında, yine fiili durumun sonuna kadar geçen sürede zarara uğrayıp uğramadığı, uğramışsa ne miktar zarara uğradığı, davacının varsa protokoller gereği faydalandığı kapasite artırımlı aracıyla çalıştığı süre bilirkişi incelemesi de yapılmak suretiyle tespit edilmelidir. Bu bağlamda senedin keşide edilme nedeninin ortadan kalkıp kalkmadığı ya da ne oranda ortadan kalktığı hususları da mahkemece yeterince irdelenip iptal edilen UKOME kararı yerine alınan yeni kararlar dayanak anlaşma ve protokoller ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken denetlenebilir yeterli dayanağı da gösterilmeden eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2019 tarihli ve 2019/125 E., 2019/340 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ek olarak, otobüsçülerin UKOME kararı gereğince minibüslerin kapasitesinin artırılması nedeniyle zarara uğradığı, bu hususun yapılan protokollerde kabul edildiği ve söz konusu bononun bu nedenle verildiği, UKOME kararı iptal edilmesine rağmen davacının hâlen artırılmış kapasiteli araç ile aynı şekilde çalıştığı, dolayısıyla kooperatif üyelerinin açtıkları idari davalardan feragat edip etmediklerinin bir öneminin olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; minibüslerin kapasitesi artırılmış araçlarla değiştirilmesini ve diğer otobüslerle birlikte dönüşümlü çalışmalarını öngören 2007 tarihli UKOME kararının iptal edilmesine rağmen davacının hâlen kapasitesi artırılmış araçla önceki gibi faaliyetine devam etmesi karşısında, otobüsçülerin oluşacak zararları için verildiği sabit olan bono bedelinin istirdadının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Dava, geçersiz olduğu iddia edilen sözleşmeler gereğince ödenen bono bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istirdadı istemine ilişkindir.
    13. Borcun kaynaklarından biri olarak öngörülen sebepsiz zenginleşme, somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK) 61 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Benzer hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı TBK) 77 ve devamı maddelerinde de yer almaktadır. 818 sayılı BK’nin 61. maddesi; “Haklı bir sebep olmaksızın aharın zararına mal iktisabeden kimse, onu iadeye mecburdur. Hususiyle muteber olmayan veya tahakkuk etmemiş bulunan bir sebebe yahut vücudu nihayet bulmuş olan bir sebebe müsteniden ahzolunan şeyin, iadesi lazımdır.” hükmünü haizdir. Buna göre borcun kaynağı olarak öngörülen sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun illiyet bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir haklı sebebe dayalı olmaması gerekmektedir.
    14. Sebepsiz zenginleşmeden bahsedilebilmesi için diğer şartların yanında en önemlisi zenginleşenin mal varlığında meydana gelen artışın haklı bir sebebe dayanmamasıdır. Zira zenginleşmeyi doğuran sebep, kazandırma veya zenginleşenin müdahalesi ya da umulmayan bir olay olabilir. Zenginleşme bu olaylardan hangisinden kaynaklanırsa kaynaklansın mutlaka haklı bir sebebe dayanması gerekir. Aksi hâlde sebepsiz zenginleşme söz konusu olacaktır. Bu itibarla 818 sayılı BK’nin 61. maddesinde özellikle “haklı bir sebep olmaksızın” ifadesine yer verilmiş ve haklı olmayan sebep teşkil edecek hususlar örnek olarak sayılmıştır. Buna göre kazandırmaya (edime) dayanan sebepsiz zenginleşme; “geçerli olmayan sebebe” veya “gerçekleşmemiş sebebe” veyahut da “sona ermiş sebebe” dayalı olarak gerçekleşebilir. Ayrıca 818 sayılı BK’nin 62. maddesinde haklı bir sebebe dayanmayan özel bir sebepsiz zenginleşme hâli olarak “borç olmayan şeyin tediyesi” ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
    15. Bu durumda sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olduğu ilk hâl zenginleşmenin geçerli olmayan bir sebebe dayandığı hâldir. Buradaki “geçerli olmayan sebep” ifadesinden hukuki sebebin mevcut olmaması veya irade beyanlarının birbirine uygun bulunmaması ya da onay, izin, ehliyet, vb. geçerlilik ve etkinlik unsurlarından birinin mevcut olmaması sebebiyle zenginleşmeye esas teşkil eden hukuki işlemin kurulamaması, eksik kurulması ya da geçersiz kurulması sonucunu doğuran sebepler anlaşılmalıdır. Bu durumda zenginleşmeye esas teşkil eden hukuki işlemin geçersizliği nedeniyle ortadan kaldırılmasından sonra taraflar aldıklarını iade ile yükümlüdür (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2017, s. 900).
    16. Sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olduğu bir diğer hâl ise zenginleşmenin gerçekleşmemiş bir sebebe dayalı olmasıdır. Bir edimin ifası, gelecekteki bir olayın gerçekleşme ihtimaline binaen yapılmışsa ve bu ifadan sonra şart gerçekleşmezse edimi ifa eden aleyhine sebepsiz zenginleşme meydana gelmiş olur. Bu durum özellikle koşula bağlı sözleşmelerde karşımıza çıkmaktadır. Zira koşula bağlı alacağın koşul gerçekleşmeden önce ödenmesi durumunda koşul gerçekleşmezse fakirleşen zenginleşmenin iadesini isteyebilir (Eren, s. 901).
    17. Hukuki sebebin ortadan kalkmış olması hâlinde de sebepsiz zenginleşme söz konusu olmaktadır. Başka bir deyişle başlangıçta mevcut olmakla birlikte sonradan ortadan kalkan hukuki bir sebep de kazandırmayı sebepsiz zenginleşmeye dönüştürebilir. Kazandırmanın yapıldığı zaman geçerli olan bir sebep bulunmasına rağmen sonradan bu sebep ortadan kalkarsa, ortada sebepsiz zenginleşme olduğundan iadesi istenebilir.
    18. Sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olduğu bir diğer hâl ise 818 sayılı BK’nin 62. maddesinde belirtilen borçlu olunmayan şeyin tediyesidir. Anılan madde; “Borçlu olmadığı şeyi ihtiyariyle veren kimse hataen kendisini borçlu zan ederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez. Müruru zamana uğramış olan bir borcu eda yahut ahlaki bir vazifeyi ifa için verilen şey, geri alınamaz.” hükmünü haizdir. Buna göre, borçlanmadığı edimi kendi rızasıyla yerine getiren kimse, bunu ancak kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir. Bu madde ile 818 sayılı BK’nin 61. maddesindeki kural değiştirilmemiş, aksine geçerli bir sebebe dayanmayan özel bir sebepsiz zenginleşme hâlinin ayrıntılı olarak düzenlenmesi amaçlanmıştır.
    19. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Antalya Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi Genel Kurulu’nun (UKOME) 26.10.2007 tarihli ve 2007/10-170 sayılı kararı ile “M” seri plakalı 14+1 oturma kapasiteli minibüslerin yerine “AB” seri plakalı 18+1 oturma yeri olan ve ayakta en fazla 9 yolcu kapasiteli otobüslere geçilme kararı alındığı, bu karar sonrasında davacının “M” plakalı minibüsünü “AB” plakalı otobüs ile değiştirdiği ve 10.12.2007 tarihinde tescil ettirdiği anlaşılmaktadır. Söz konusu UKOME kararı sonrasında minibüsçü esnafının “M” plakalı araçlarını “AB” plakalı otobüslerle değiştirdiği ve artırılmış kapasiteli araçlarla özel halk otobüsleriyle aynı güzergahta çalışmaya başladıkları dosya kapsamı ile sabit olup, mahkemece, bozma kararından önce tarafların tüm delilleri toplanmış ve gerekli araştırmalar yapılarak gereken tüm belgeler dosyaya kazandırılmıştır.
    20. Özel halk otobüsü sahiplerinden bir kısmının söz konusu UKOME kararının iptali için idare mahkemesinde iptal davası açması üzerine Antalya Minibüsleri Esnaf Odası ile S.S. 21 Nolu Özel Halk Otobüsçüleri Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi arasında imzalanan 24.02.2011 ve 01.03.2011 tarihli protokoller ile minibüslerin kapasite artırımı yapmış olması sonucunda özel halk otobüslerinin görmüş olduğu zarara karşılık olmak üzere minibüsçüler odası tarafından bedeli karşılanarak 72 adet otobüsün özel halk otobüsleri sahiplerine verileceği, tarafların temsil ettiği esnafın veya tüzel kişiliklerin açtığı 26.10.2007 tarihli ve 2007/10-170 sayılı karara yönelik idari davalardan feragat edileceği, ayrıca tüm lastik tekerlekli taşımacıların tek çatı altında toplanması gerektiği kararlaştırlmıştır. Yine Antalya Minibüsleri Esnaf Odası ile S.S. 21 nolu Özel Halk Otobüsleri Taşıyıcılar Kooperatifi arasında imzalanan 05.05.2011 tarihli protokol ile 72 adet otobüsün tesliminde sorun yaşanacağı düşünüldüğü için 72 adet otobüsün bedeli tespit edilmiş ve Antalya Minibüsleri Esnaf Odası’nın her bir üyesinin kişi başı 38.100,00TL’yi özel halk otobüsleri sahiplerine ödenmesine karar verilmiştir. Bunun üzerine davacı tarafından protokollerde belirtildiği üzere özel halk otobüslerinin görmüş olduğu zarara karşılık olmak üzere 38.100,00TL bedelli ve 20.06.2011 vadeli bono 15.05.2011 tarihinde düzenlenerek verilmiş ve lehtar davalıya ödenmiştir.
    21. Özel halk otobüsü sahibi olan Ali Mıh tarafından UKOME’nin 26.10.2007 tarihli ve 2007/10-170 sayılı kararına yönelik açılan iptal davasından feragat edilmemiş ve Antalya 2. İdare Mahkemesinin 02.06.2011 tarihli ve 2011/342 E, 2011/574 K. sayılı kararı ile UKOME’nin 26.10.2007 tarihli ve 2007/10-170 sayılı kararı iptal edilmiştir. Antalya 2. İdare Mahkemesinin anılan kararı Danıştay 8. Dairesinin 02.11.2011 tarihli ve 2011/7152 E, 2011/5330 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
    22. UKOME’nin 26.10.2007 tarihli ve 2007/10-170 sayılı kararının iptalinden sonra dahi Antalya Minibüsleri Esnaf Odası’nın üyeleri tarafından kişi başı 38.100,00TL’nin özel halk otobüsleri sahiplerine senet karşılığı ödenmeye devam edildiği, senetlerin geri alındığı, daha sonra senetlerin bedelsiz kaldığından bahisle bir kısım istirdat davalarının açıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bununla birlikte UKOME’nin anılan kararı iptal edilmesine rağmen UKOME tarafından alınan yeni kararlar doğrultusunda eski uygulamanın fiilen devam ettirildiği ve davacının artırılmış kapasiteli araç ile aynı şekilde çalıştığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı gibi dosyadaki cevabi yazılarla da sabittir. Ayrıca UKOME’nin 20.07.2012 tarihli ve 2012/07-374 sayılı kararı ile “AB” plakalı iki aracın birleşerek 28+1 kişilik 9-12 metre uzunluğunda “AN” plakalı büyük otobüslere geçebileceği belirtilmiş, bunun üzerine davacı, adına kayıtlı... plakalı araç ile birlikte dava dışı Hasan Ali Karasu adına kayıtlı aracı birleştirerek 9-12 metre uzunluğunda otobüs ile değiştirmiş ve 07 AN 0025 plaka ile 06.02.2013 tarihi itibariyle faaliyetine devam etmiştir.
    23. Bu itibarla UKOME’nin iptale konu kararı sonrasında minibüsçü esnafının kapasitesi artırılmış araçlarla çalışmaya başlamasının özel halk otobüsü sahiplerinin zararına yol açtığı ve bu nedenle davacı tarafından da 38.100,00TL’nin özel halk otobüsü sahiplerinin uğradığı zarar için verildiği gözetildiğinde özel halk otobüsü sahiplerinden bazılarının idari davalardan feragat edip etmemesi dava konusu uyuşmazlık için bir anlam ifade etmemektedir. Başka bir deyişle davacı tarafından davalıya yapılan kazandırmanın temelini UKOME’nin iptal edilen 26.10.2007 tarihli ve 2007/10-170 sayılı kararı değil davalının uğradığı zarar oluşturmaktadır. Zira UKOME kararı iptal edilmesine rağmen UKOME’nin aldığı yeni kararlar doğrultusunda eski uygulama devam ettirildiğinden kazandırmaya konu hukuki sebebin ortadan kalkmış olmasından bahsedilemeyecek ve sebepsiz zenginleşme söz konusu olmayacaktır.
    24. Tüm bu nedenlerle mahkemece yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
    Gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi