4. Hukuk Dairesi 2020/1230 E. , 2021/781 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/10/2013 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle sıra cetvelinin iptali ve alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/11/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, 6098 sayılı TBK’nun 19. (mülga 818 sayılı BK’nun 18.) maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali ile davalı tarafından icra dosyası kapsamında tahsil edilen bedel yönünden alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davacının, eski erkek arkadaşı olan dava dışı borçlu ... hakkında İstanbul 21. İcra Müdürlüğünün 2011/23666 Esas sayılı dosyasında 50.000,00 TL lik bono alacağına dayalı olarak 01/12/2011 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlattığını, anılan borçlunun hacze kabil menkul ve gayrimenkulünün bulunamadığını bu nedenle öğretmen olan borçlunun maaşı üzerinde haciz konulmasının talep edildiğini ancak davalı tarafından İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2011/19719 esas sayılı dosyasında 100.000,00 TL lik bono alacağı yönünden dava dışı anılan borçlu ... aleyhine takip başlatıldığının ve bu dosyada bulunan maaş haczinin 1. sırada bulunduğunun belirlendiğini, davalının dava dışı borçlunun eniştesi olduğunu, takibin muvazaalı olup davacının alacağına kavuşmasını engellemek için davalı ile dava dışı borçlu arasında danışıklı olarak başlatıldığını belirterek, İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2011/19719 esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin muvazaalı olması nedeniyle bu dosyada düzenlenen sıra cetvelinin iptali ile belirtilen dosyada davalı tarafından tahsil edilen bedele ilişkin alacak isteminde bulunmuştur.
Davalı, yersiz olarak açılan davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaalı olduğu iddia edilen takip dosyasında alacaklı olduğunun ve senedin gerçek olduğunun davalı tarafından ispatlanamadığı, ispat yükünün davalıya düştüğü gerekçesi ile istemin kabulüne karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesinde ise: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının, dava dışı borçlu Engin Özmen hakkında İstanbul 21. İcra Müdürlüğünün 2011/23666 Esas sayılı dosyasında 50.000,00 TL lik bono alacağına dayalı olarak 01/12/2011 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlattığı, anılan borçlunun hacze kabil menkul ve gayrimenkulünün bulunamadığı, bu nedenle öğretmen olan borçlunun maaşı üzerinde haciz konulmasını talep ettiği; ancak davalı tarafından İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2011/19719 esas sayılı dosyasında 100.000,00 TL lik bono alacağı yönünden dava dışı anılan borçlu Engin Özmen aleyhine takip başlatıldığının ve bu dosyada bulunan maaş haczinin 1. sırada bulunduğunun belirlendiği; davacı tarafından eldeki dosyada, İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2011/19719 esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin muvazaalı olduğu iddiası ile düzenlenen sıra cetvelinin iptali ile belirtilen icra dosyasında davalı tarafından tahsil edilen bedele ilişkin alacak istemi ile dava açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, borçlunun maaşına yazılan haciz yazılarının sıraya konularak bu sıra ile ödeme yapılması, İİK"nın 140/1 maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde değildir. Şu durumda mahkemece, davanın TBK"nın 19. maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü doğru ise de; ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken ispat yükü davalıya yüklenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.