6. Ceza Dairesi 2019/1023 E. , 2020/5225 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
İlk derece Mahkemesince sanığın 17/05/2005 tarihinde işlediği yağma suçu nedeni ile yapılan yargılama sonucunda verilen 12/07/2012 gün, 2012/85-246 sayılı karar ile, sanık ... hakkında, 5237 sayılı TCK"nin 149/1-c, 150/2, 31/3, 168/3, 62/1. maddeleri uyarınca iki kez uygulanmak üzere 1 yıl 15 gün hapis cezası verilip, 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi kapsamında, 3 yıl denetim süresi öngörülüp, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan kararın, sanık müdafii tarafından yapılan itirazın reddi neticesinde 01/08/2012 tarihinde kesinleştiği;
Turgutlu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/163 Esas sayılı dava dosyasından yapılan ihbar üzerine, sanığın deneme süresi içinde 20/11/2012 tarihinde suç işlediği anlaşılıp, Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava dosyasının yeniden ele alınıp, 10/07/2018 günlü karar ile, açıklanması geri bırakılan 12/07/2012 günlü hükmün açıklandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulu"nun 01.03.2016 tarih, 2015/3-599 Esas, 2016/99 Karar sayılı ilamında; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin davalarda dava zamanaşımı süresinin ne zaman duracağı ve ne zaman işlemeye başlayacağını tartışmıştır. Anılan kararda; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde denetim süresi sonunda, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise yeni suçun işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar” hükmüne yer verilmiştir.
Sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nin 149/1c, 150/2, 31/3, 168/3, 62. maddelerindeki ceza için belirlenen zamanaşımını düzenleyen aynı Yasanın 66. maddesinde 15 yıllık süre belirlendiği, TCK"nin 66. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ise 15-18 yaş grubunda bulunan sanık için bu sürenin üçte ikisinin geçmesiyle kamu davasının düşeceği öngörülmüştür. Yine aynı yasanın 67. maddesinin son fıkrasında dava zamanaşımının yasada
tahdidi olarak öngörülen sebeplerle kesilmesi halinde, zamanaşımı süresi ile ilgili suça ilişkin olarak yasada belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacağı öngörülmüştür. Buna göre 15-18 yaş grubunda sanığın eylemine uyan atılı suçun olağan zamanaşımı süresi 10 yıl olup, olağanüstü halde kesintili zamanaşımı süresi 15 yıl olacaktır.
Somut olayımızda; nitelikli yağma suçunun zamanaşımı süresi TCK"nin 66. maddesinde 15 yıl olarak öngörülmüş olup, aynı maddenin 2. fıkrasına göre 15-18 yaş grubunda olan sanık ... hakkında zamanaşımı süresi, bu sürenin üçte ikisi olan 10 yıl olup zamanaşımını kesen son işlem olan diğer sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükmünün kurulduğu 27/09/2007 tarihi olduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun yukarıda anılan kararı ışığında; sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 01/08/2012 tarihi ile sanığın 2. suçu işlediği tarih olan 20/11/2012 tarihi arasında dava zamanaşımı süresinin 3 ay 19 gün süreyle durduğunun kabulü gerektiğinden, bu sürenin olağan zamanaşımı süresine eklenmesi halinde, sanık hakkında açılmış bulunan kamu davasında olağan zamanaşımı süresinin 16.01.2018 tarihinde (inceleme tarihinden önce) dolmuş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 21/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.