Esas No: 2015/1102
Karar No: 2017/241
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/1102 Esas 2017/241 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 23.06.2009
Sayısı : 65-153
Nitelikli yağma suçundan sanık ..."in TCK"nun 149/1-a-b-c-d-h, 62, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 11 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.06.2009 gün ve 65-153 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 30.11.2010 gün ve 1379-18704 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 03.10.2015 gün ve 268751 sayı ile;
"...Yakınan ... 04.01.2009 tarihinde saat 00.20"de iş yerinde bulunduğu sırada, yüzlerinde kar maskesi takılı iki şahsın iş yerine girdiği, birinin elinde tabanca, diğerinin elinde tornavida bulunduğu, tehditle yakınanın 1.000 Lira para, cüzdan ve cep telefonunu aldıkları,
Yakınanın aynı gün saat 03:58"de kollukta alınan beyanında olayı ayrıntılı olarak anlattığı, ancak suç faillerinin kimlikleri konusunda bir açıklamada bulunmadığı, aynı gün yakınanın sanık ... ..."i suçlular albümünden teşhis etmesi üzerine sanık ..."un gözaltına alındığı, 06.01.2009 tarihinde yapılan canlı teşhiste yakınanın dört kişi arasından sanık ..."u kesin olarak teşhis ettiği, yakınan 06.01.2009 tarihli Cumhuriyet savcılığındaki ifadesinde, "işyerine gelen iki kişinin yüzünde maske olduğunu, ancak maskenin yüzlerini tamamen kapatmadığını, burunlarını, gözlerini ve alınlarının bir kısmını açıkta bırakacak şekilde maske taktıklarını, şüphelilerden elinde tabanca olanı görür görmez özellikle gözlerinin açıkta kalması sebebiyle daha önceden bu kişiyi gördüğünü düşündüğünü, bu nedenle bu kişiye daha bir dikkatlice baktığını, ilk aşamada kendisini daha önce nerede gördüğünü çıkaramadığını, ancak sonradan bu kişinin daha önceden 7-8 ay kadar önce iş yerinin yan tarafındaki fırında bulunduğu sırada gece 03.00 sularında iş yerinin önüne gelip şüpheli davranışlar sergilemesi üzerine hırsızlık yapacaklarını düşünüp kendilerini yakalayıp polise teslim ettiği ve haklarında işlem yapılan şahıslardan biri olduğunu hatırladığını, bu sebeple polis merkezinde şüpheli ..."u fotoğraftan teşhis ettiğini, daha sonra yapılan canlı teşhiste de ..."u kesin olarak teşhis ettiğini, şüphelinin göz simasının insan hafızasında yer bırakacak tarzda olduğunu, olay gecesi elinde tabanca olan şüphelinin yüzüne dikkatlice baktığını, bu nedenle kesinlikle doğru teşhis yaptığını" beyan ettiği,
Sanığın ikametinde 05.01.2009 tarihinde yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı,
Dosya içerisinde soruşturma evrakının örneği bulanan 05.05.2007 tarihli olayda, yakınan ..."nın iki şahsın kendisine ait marketin kapısını zorladıklarını görmesi üzerine, şahısları yakalayıp polisi aradığı, soruşturma evrakı düzenlendiği, yakınan ve sanık ..."un bu olay nedeniyle daha önceden karşılaştıkları anlaşılmaktadır. Sanığın ifadesine göre bu olay nedeniyle yapılan yargılamada beraat ettiği,
Sanık ..., baştan beri suçu kabullenmemiş, olay gün ve saatinde evinde olduğunu beyan ederek, mekan tanıkları göstermiştir.
Sanığın babası ..., annesi ... ve ... tanık olarak alınan ifadelerinde olay gün ve saatinde sanığın evde olduğunu beyan ettikleri,
Yakınan ... 10.04.2009 tarihli duruşmada alınan beyanında, daha önceki ifadesini tekrarla, "olayda kullanılan baykuş şeklindeki kar maskesinin alın ve gözlerin bulunduğu bölgelerin açık olduğunu, sanığı gözleri, yüzünün görülen kısmı, konuşması ve fiziksel yapısı ile iyice teşhis ettiğini" ifade ederek sanığı tekrar teşhisle, olay günü tabanca ile tehdit ederek parası alanın huzurdaki sanık olduğunu ifade ettiği,
Sanığın hiçbir aşamada suçu kabullenmemesi, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde, yakınanın olay sırasında yüzünde kar maskesi takılı bulunan olayı gerçekleştiren suç faillerinden birinin sanık olduğuna dair teşhisinin tek başına cezalandırılmaya yeterli bulunmadığı, dosya içerisinde sanık aleyhine başkaca delil de olmadığı, sanık ..."in iddia edilen suçu işlediğine ve bu suçtan mahkûmiyetlerini gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ve "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereğince beraatine kararı verilmesi gerektiği" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 27.10.2015 gün ve 7260-44211 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir
İncelenen dosya kapsamından;
Şikâyetçi ..."nın sahibi olduğu markete 04.01.2009 tarihinde saat 00.20 sıralarında yüzlerinde kar maskesi bulunan iki şahsın geldiği, şahıslardan birinin elinde tabanca, diğerinin elinde ise tornavida bulunduğu, elinde tabanca bulunan 18 ila 21 yaşlarında, 170 cm. boylarında, zayıf yapılı, koyu esmer tenli olan şahsın tabancayı şikâyetçiye doğrultup kasadaki paraları istediği, kasada para olmadığını söyleyen şikâyetçiye “cebindeki parayı ver” dediği, bunun üzerine şikâyetçinin cebinden çıkardığı 1.000 Lira ile cüzdanını elinde tabanca bulunan şahsa verdiği, ardından bu şahsın masa üzerinde bulunan Motorola marka cep telefonunu aldığı, şahısların iş yerinde bulunan sigaraları da istedikleri, ancak şikâyetçinin kabul etmemesi üzerine şahısların iş yerinden dışarı çıkıp kapı önünde bekleyen siyah renkli Peugeot marka modeli ve plakası tespit edilemeyen araç ile olay yerinden ayrıldıkları, sonrasında ... ...."nın polis merkezine giderek şikâyetçi olması üzerine soruşturmaya başlandığı,
04.01.2009 tarihinde saat 01.40"ta düzenlenen olay yeri görgü tespit tutanağına göre; şikâyetçiye ait dükkanın giriş kapısının sağlam, açık olan yazar kasanın üstünde bulunan telsiz telefonun ahize kısmının boşta olduğu,
Şikâyetçi ..."nın, Polnet eşkâl tespit projesinden sanık ..."u olayı gerçekleştiren kişilerden biri olarak teşhis ettiği, diğer kişiye yönelik teşhis yapamadığı,
Şikâyetçi ..."nın 06.01.2009 günü saat 01.30"da yaptırılan canlı teşhiste, kendisine gösterilen dört kişi arasından sanık ..."u, olay günü kendisine elindeki siyah renkli tabancayı doğrultup parasını ve cep telefonunu alan şahıs olarak teşhis ettiği,
Sanık ..."un evinde yapılan aramada suç unsuruna rastlanılmadığı, kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre; sohbet kaydı kapalı olan Msn Messenger isimli programın en son 07.01.2009 saat 12.15 sıralarında kullanıldığı, 04.01.2009 ila 05.01.2009 tarihleri arasındaki bilgisayar dosyaları analizinde 04.01.2009 tarihinde saat 00.00"dan saat 08.00"a kadar bilgisayarın kullanılmadığı,
Şikâyetçinin 05.05.2007 tarihinde de iş yerinden hırsızlığa teşebbüs ettiği iddiasıyla sanık ..."dan şikâyetçi olduğu,
Sanık ..."un kullandığını beyan ettiği 0 532 464.... nolu GSM hattının 03.01.2009 tarihinde en son saat 22.32"de mesaj aldığı, son baz bilgisinin saat 22.13"te... Sokak no:....... Kadıköy olduğu, 04.01.2009 tarihinde ise ilk olarak saat 12.42"de görüşme yapıldığı,
Anlaşılmaktadır.
Şikâyetçi ... kollukta; 04.01.2009 günü saat 00.20 sularında iş yerinde bulunduğu esnada yüzlerinde kar maskesi bulunan iki şahsın geldiğini, şahıslardan birinin elinde tabanca, diğerinin elinde ise tornavida bulunduğunu, elinde tabanca olan kişinin kasadaki paraları istediğini, kasada para olmadığını söylediğinde ise "bana cebindeki parayı ver" dediğini, bunun üzerine cebinden çıkardığı 1.000 Lira ile cüzdanını elinde tabanca bulunan şahsa verdiğini, elinde tornavida bulunan şahsın ise üzerine tornavidayı doğrulttuğunu, tabancalı şahsın masanın üzerinde bulunan cep telefonunu da aldığını, ardından iki şahsın birden arkasında bulunan sigaraları vermesini istediğini, şahısların dükkanı yağmalamak istediklerini anlayıp tabancalı şahsa "vur hadi beni" deyince şahısların iş yeri önünde bekleyen siyah renkli Peugeot 307 veya 407 model, plakasının harf grubunun ortasında H harfi olan ve içinde iki şahıs bulunan araca binerek E-5 istikametine doğru kaçtıklarını, iki şahsın eldivenli olduğunu, cüzdanının içerisinde kredi kartlarının, sürücü belgesinin ve nüfus cüzdanının bulunduğunu, tornavidalı şahsın 25-35 yaşlarında, beyaz tenli, zayıf, 1.60-1.65 cm. boylarında olduğunu, şahısları görürse tanıyıp teşhis edebileceğini,
Savcılıkta farklı olarak; şahısların kullandığı maskelerin yüzlerini tamamen kapatmadığını, gözlerinin ve alınlarının bir kısmının açıkta olduğunu, bu nedenle tabancalı şahsı daha önceden gördüğünü düşündüğünden bu kişiye daha dikkatli baktığını, ilk aşamada nerede gördüğünü çıkaramadığını, sonrasında 7-8 ay kadar önce gece 03.00 sıralarında iş yerinin yan tarafındaki fırındayken iş yeri önüne gelip şüpheli davranışlar sergilemeleri sebebiyle hırsızlık yapacaklarını düşündüğü için yakalayarak polise teslim ettiği şahıslardan biri olduğunu hatırladığını, bu sebeple sanık ..."u fotoğrafından teşhis ettiğini, daha sonra yapılan canlı teşhiste de olay gecesi iş yerine gelenlerden birisinin sanık ... olduğunu kesin olarak teşhis ettiğini, olay gecesi özellikle tabancalı kişinin yüzüne çok dikkatli baktığını, bu nedenle kesinlikle doğru teşhis yaptığını,
Mahkemede farklı olarak; sigaraları vermesi istendiği sırada silah doğrultan ve yüzü kısmen açık olduğundan kendisini başka bir olay nedeni ile tanıdığı huzurdaki sanığa “çek vur” dediğini, yanında bulunan tornavidalı kişinin de “vur” diye bağırdığını ancak sanığın tereddüt edip paniğe kapıldığını ve aldığı eşya ile dükkanın önündeki arabaya binip olay yerinden hızla uzaklaştığını, olay yerine gelen polislere faillerin kısa sürede yakalanmaları halinde birini teşhis edebileceğini belirttiğini, bu şahsı gözleri, yüzünün görülen kısmı, konuşması ve fiziksel yapısı itibarıyla teşhis ettiğini, tabanca ile tehdit ederek parasını alan şahsın huzurdaki sanık ... olduğunu, para ve cüzdanının iade edilmediğini,
Tanık ... savcılıkta; oğlu olan sanık ..."un olay günü saat 17.00 sıralarında eve geldiğini, geç saatlere kadar küçük oğlunun bakımı ile ilgilenen Metin ile birlikte televizyon izlediklerini, saat 00.50 sıralarında eşi ile uyumaya gittiğini, Metin"in de aynı saatlerde uyuduğunu, bu saatten sonra yalnızca oğlu sanık ..."un bilgisayar başında uyanık kaldığını, olay saatinde sanık ..."un evde olduğunu, olay gecesi başka kimsenin evde olmadığını; mahkemede farklı olarak; olay gecesi evde sanık ...’un arkadaşlarının da olduğunu,
Tanık ... aşamalarda; sanık ..."un 7 yaşındaki kardeşi ile ilgilendiğini, 03.01.2009 tarihinde sanığın evine gittiğini, bir süre sonra sanığın da geldiğini, saat 19.00 sıralarında sanık ..."un üç arkadaşının daha geldiğini, sanığın arkadaşları ile alkol aldığını, gelenlerin saat 22.00 sıralarında gittiklerini, annesinin verdiği uyku ilacını içen sanık ..."un saat 23.30 sıralarında odasına gidip yattığını, bir süre sonra sanık ..."un odasına girip bilgisayarını saat 05.00"a kadar kullandığını, bu süre içerisinde sanık ..."un evden hiç ayrılmadığını,
Tanık ... aşamalarda; olay günü saat 19.00 sıralarında sanık ..."un arkadaşları olan...., ....ve ...."ün geldiğini, birlikte içki içtiklerini, sanık ..."un olay gecesi dışarı çıkmadığını,
Tanık ... aşamalarda; sanık ..."un çocukluk arkadaşı olduğunu, olay günü arkadaşı ....ile saat 20.00 sıralarında sanık ..."un evine gittiklerini, bir süre sonra soy isimlerini bilmediği ....ve .... isimli kişilerin de geldiğini, sanık ..."un teyzesinden getirdiğini söylediği içkiden içtiklerini,.... ile ...."ın saat 22.00 sıralarında, kendisi ve ...."in ise saat 23.50 sıralarında evden ayrıldıklarını, sanık ..."un evdeyken annesinden uyku ilacı alıp içtiğini, ne zaman uyuduğunu görmediğini,
Tanık ... savcılıkta; sanık ..."u çocukluğundan beri tanıdığını, 03.01.2009 tarihinde saat 21.00 sıralarında arkadaşı .... ile birlikte sanık ..."un evine gidip saat 22.30"a kadar kaldıklarını, evden ayrıldıktan sonra aradığı sanık ..."un annesinin sanık ..."un oturduğunu, biraz sonra yanına .... ve ....isimli arkadaşlarının da geleceğini söylediğini, sanık ..."un evinden saat 22.30 sıralarında ayrıldığı için o saatten sonra sanık ..."un dışarı çıkıp çıkmadığını bilmediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... müdafii huzurunda kollukta alınan beyanında; şikâyetçi ..."yı tanımadığını, ...’nın gasp edilmesi olayı ile alakasının olmadığını, o gece kesinlikle evden dışarı çıkmadığını, savcılıkta; olay gecesi sürekli olarak bilgisayar başında Msn"de ve Netlog isimli programlar aracılığıyla görüşme yaptığını, sorguda; şikâyetçinin beş altı ay önce kendisini iş yerinin yakınında gördüğü iddiasını ve teşhisini kabul etmediğini, mahkemede; olay gün ve saatinde evinde ailesi ile birlikte bulunduğunu, şikâyetçinin iki yıl kadar öncede kendisi ve arkadaşı hakkında haksız ithamlarda bulunarak şikâyette bulunduğunu, buna ilişkin davada beraat ettiğini, bu olaydan sonra şikâyetçi ile hiç karşılaşmadığını savunmuştur.
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
04.01.2009 günü saat 00.20 sıralarında şikâyetçinin, iş yerine gelen kar maskeli iki kişi tarafından silahla tehdit edilip üzerinde bulunan 1.000 Lira, cep telefonu ve cüzdanının zorla alındığı olayda; sanık ..."un aşamalardaki beyanlarında yağma iddiasını kabul etmeyerek olay gecesi evden dışarı çıkmadığını savunması, bu savunmanın tanık anlatımlarıyla desteklenmesi, sanık ..."un evinde yapılan aramada şikâyetçiden yağmalanan eşya ile suçta kullanılan kar maskesinin bulunamaması, şikâyetçinin, kendisine tabanca doğrultan ve kar maskesi takması nedeniyle sadece alın ve göz çevresi görünen kişiyi sanık ... olarak teşhis etmesinin içinde bulunduğu ortamın şartları göz önüne alındığında yanılma ihtimalini içermesi ve suç tarihinden bir buçuk yıl kadar önce şikâyetçinin şikâyeti üzerine sanık hakkında hırsızlık suçundan başlatılan soruşturma nedeniyle şikâyetçi ile sanık ... arasında husumet bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde; şikâyetçinin yaptığı teşhisin tek başına mahkûmiyet için yeterli olmadığı, dolayısıyla sanık ..."un üzerine atılı yağma suçunu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, sanık ..."un nitelikli yağma suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden mahkûmiyetine hükmolunması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 30.11.2010 gün ve 1379-18704 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.06.2009 gün ve 65-153 sayılı hükmünün, sanık ..."un nitelikli yağma suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.04.2017 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.