Esas No: 2017/523
Karar No: 2017/2284
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/523 Esas 2017/2284 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
... ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. ... aralarındaki dava hakkında .... 1. İş Mahkemesi’nden verilen 17.11.2014 gün ve 2014/485-2014/815 sayılı hükmün, Dairemizin 27.06.2016 gün 2015/1937 -2016/10661 sayılı ilamı ile BOZULMASINA karar verilmiştir. Bozma sonrası, Mahkemenin verdiği 16.11.2016 gün ve 2016/372-2016/276 sayılı karar ile önceki kararında 6100 sayılı HMK’nın 373/(5). maddesi uyarınca direndiği anlaşılmış olmakla ve Direnme üzerine yapılacak işlemlerin neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 373’ncü maddesinin (5). fıkrasında; “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. (6) fıkrasında da; “(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” şeklinde ifade edilmiş olmakla birlikte 5 Temmuz 2012 gün ve 28344 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 40. maddesi ile 5521 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2’nci Maddedeki;“ Bölge adliye mahkemelerinin, 5235 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtayın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi halinde dava dosyası, önce kararı veren daireye gönderilir. Direnme kararları daireler tarafından öncelikle incelenir. Kararı veren daire, direnmeyi yerinde görürse kararı düzeltir; yerinde görmezse talebi on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletir.” şeklindeki düzenleme karşısında, direnme kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davacı tarafça talep edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi Yasemin Karabulut tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Dava, 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince hak sahibi sıfatıyla eş ve baba üzerinden çift ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine dair karar verildiği, hükmün Dairemizce, “… Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 68. maddesinin (I) numaralı bendinde Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan erkek çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş, bentteki “erkek” sözcüğü 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 35. maddesiyle çıkartılmıştır. (VI) numaralı bentte ise sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıkların Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları veya evlendikleri takdirde kesileceği açıklanmış, 06.08.2003 günü yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 35. maddesiyle bende
“buralardan gelir veya aylık almaya” ibareleri eklenerek Sosyal Sigortadan, Emekli Sandıklarından aylık veya gelir almaya başlama olgusu, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan aylığın kesilme nedeni olarak benimsenmiştir. Belirtilmelidir ki bentlerde yazılı “Sosyal Sigorta” sözcüğü Bağ-Kur Genel Müdürlüğü’nü de içine alacak şekilde anlaşılmalıdır.
Diğer taraftan, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar yönünden kanun koyucu tarafından 506 sayılı Kanuna, 09.07.2005 günü yürürlüğe giren 5386 sayılı Kanunun 2. maddesiyle geçici 91. madde eklenerek farklı bir düzenleme yapılmıştır. Maddenin ilk fıkrasında, 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları hariçolmak üzere geri alınmayacağı, 2. fıkrasında, bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıklarının, kesme veya durdurma tarihi itibarıyla istek koşulu aranmaksızın yeniden başlatılacağı öngörülmüş, 6. fıkrasında, 1. ve 2. fıkra gereğince, aylık veya gelirleri ödenmeye devam olunacak kız çocuklarının aylık veya gelirlerinin ödenmesine devam olunması için sahip olmaları gereken koşulları, ilk kez veya yeniden 06.08.2003 tarihinden sonra haiz olan kız çocuklarının da aynı esas ve usûllerle aylık veya gelir hakkından yararlandırılacakları açıklanmış, 5724 sayılı Kanunun 28. maddesiyle değişik 7. fıkrasında da anılan 6. fıkra hükmünün 01.10.2008 tarihine kadar uygulanacağı belirtilmiştir.
Buna göre hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir veya aylıkların kesilme nedenleri; evlenme, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışma, kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık alma durumları ile sınırlandırılmış olmakla şu durumda, ölüm sigortasından aylık bağlama koşulları değerlendirilirken temel kural olarak hakkı doğuran ölüm tarihi itibarıyla yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması, bununla birlikte, kanun koyucu tarafından daha sonra gerçekleştirilen lehe yasal değişikliklerden de hak sahiplerinin faydalandırılması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde, 506 sayılı Kanunun geçici 91. maddesi karşısında, eşi üzerinden ölüm aylığı almakta olan davacının söz konusu aylığının kendi çalışmalarından kaynaklanmadığı belirgin bulunduğundan hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla babası üzerinden de ölüm aylığına hak kazandığı ve her iki aylığın bağlanması gerektiği açıktır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 gün ve 2012/21-21 Esas - 2012/223 Karar sayılı ilamında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Her ne kadar 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 54. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendinde, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından aylık bağlanacağı belirtilerek çift ölüm aylığına olanak tanınmamış ise de anılan düzenleme hakkı doğuran ölüm tarihi itibarıyla yürürlükte olmadığından uygulanamayacağı belirgin olduğu gerekçesiyle bozulduğu, Mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebepten ötürü Yargıtay incelemesine konu olan karar, eski hükümde direnmeye ilişkin olup, direnme Dairemizce yerinde görülmediğinden ve bu durumda kararın inceleme yeri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
olduğundan dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, Başkan...."in muhalefetine karşı üyeler...,. .., ... ve ..."ın oyları ve oyçokluğuyla, 20.03.2017 gününde karar verildi.
-KARŞI OY-
2.7.1973 tarihli 1753 sayılı yasanın 2. Maddesi ile 506 sayılı Yasanın 68. maddesi yeniden düzenlenerek ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kız ve erkek çocuklarının aylık bağlama ve kesme şartları yeniden düzenlenmiştir.
68. madde C-a fıkrasına göre erkek çocuklara aylık bağlama şartları:
1- 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan
2- Çalışamayacak durumda malûl bulunan
3- Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan
4- Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, aylığa hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparlarsa aylık bağlanır
68. madde C-a fıkrasına göre kız çocuklara aylık bağlama şartları:
1-Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan
2- Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine ölüm aylığı bağlanır.
68. madde IV. Fıkraya göre erkek çocuklarına bağlanan ölüm aylığının kesme nedenleri:
1- Çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder.
2- Çalışamayacak durumda malûl olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malûl olanlara Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartıyla malûllük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci madde hükmü saklıdır.
68. madde VI. Fıkraya göre kız çocuklarına bağlanan ölüm aylığının kesme nedenleri:
1- Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları
2- Evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir.
3- Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartiyle, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır.
4- Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.
6.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasanın 35. maddesi ile 506/68. maddeye ek yapılmış, 53. maddesi ile 506 sayılı Yasaya Ek madde 47 eklenmiştir. Buna göre, 68 inci maddesinin VI. numaralı bendindeki "çalışmaya" kelimesinden sonra gelmek üzere "buralardan gelir veya aylık almaya" ibaresi eklenmiştir, 68 inci maddenin (I) numaralı bendinin (C) alt bendinin (a) fıkrasında yer alan “erkek” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.
EK MADDE 47 ile de, “Bu Kanuna göre gelir veya aylık almakta olan kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaya başlamaları halinde, bağlanan gelir ve aylıkları kesilir” düzenlemesi ile yurt dışında çalışma veya gelir aylık alma da kesme nedeni sayılmıştır.
4958 sayılı Yasa ile değişiklikten sonra 506 sayılı Yasanın 68/C, IV ve VI. fıkrası şu şekildedir:
[C) Çocuklardan:
a) 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malul bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan (...) çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocukların her birine %25"i,
…IV - Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Çalışamayacak durumda malul olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan sonradan çalışamayacak durumda malul olanlara, Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartiyle malullük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci madde hükmü saklıdır. …
VI - Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya buralardan gelir veya aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartiyle, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.]
Yukarıda görüldüğü gibi, erkek ve kız çocuklarına ölüm aylığı bağlama şartları farklıdır. Erkek çocuklarına aylık bağlanabilmesi için Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama şartı arandığı halde kız çocukları için ise Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi gelir veya aylık almama şartı aranmıştır. Yani erkek çocukları, kendi çalışmaları nedeniyle Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi gelir veya aylık alırsa aylığı kesilirken, kız çocukları kendi çalışmaları yanında hak sahibi olarak da gelir veya aylık alırsa aylıkları kesilecektir. Yasanın bu şekilde kaleme alınması, ölüm aylığı bağlanacak kız çocukları aleyhine sonuçlar doğurmaktadır veya aleyhe sonuç doğuracak şekilde yorumlanabilecektir.
İşte Yasa Koyucu, kız çocukları aleyhine oluşan bu yasal düzenlemedeki eksikliği gidermek için, 6.8.2003 Tarihinde 4958 sayılı Yasa ile getirilen ve ölüm aylığı kesme nedeni olan “sosyal sigortaya ve emekli sandıklarına tabi gelir veya aylık almama şartı, hak sahibinin kendi çalışmaları sonucu mu yoksa hak sahibi olarak gelir aylık almama mı olduğu hususunda karışıklık olduğundan kesme nedeninin sadece “kendi çalışmalarından” dolayı gelir veya aylık almanın bağlama engeli/kesme nedeni sayılacağı hususunu açıklığa kavuşturmak için Geçici madde 91 yürürlüğe konulmuştur.
Geçici madde 91’in gerekçesi özetle şöyledir. “68. maddede yer alan “buralardan gelir veya aylık almayan” ibaresi farklı uygulamalara neden olmuştur. Bu ibarenin kız çocuklarının yalnızca kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından gelir ve aylık almaması mı yoksa hem kendi çalışmalarından hem de hak sahibi olarak sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaması mı olduğu yönündeki farklı yorumlar bu hükmün getirildiği 21.6.1973 tarihli 1753
sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra zaman içerisinde farklı uygulamaları neden olmuştur.
Bu düzenleme ile kız çocuklarının yalnızca kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık alması halinde kurumdan ölüm geliri bağlanmaması, kendi çalışmaları dışında hak sahibi olarak bu kurumlardan gelir veya aylık alması durumunda kurumca ölüm geliri bağlanabilmesine imkân sağlanması amaçlanmıştır.
VI. fıkrada yapılan düzenleme ile kendi çalışmaları dışında hak sahibi olarak sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaları hallinde ise ölüm gelirinin kesilememesi sağlanmıştır.”
9.7.2005 Tarihinde yürürlüğe giren 506 sayılı Yasanın Geçici Madde 91/1 ile gelen:
6.8.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz. 91/6,7 fıkra ile de, 1. fıkraya göre aylığı kesilmesi önlenenlerin, 1.10.2008 tarihine kadar aylık almaya devam edecekleri düzenlenmiştir.
5510 sayılı Yasanın 34/1-b bendinde “Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan; …” aylık bağlanır denilerek, geçici madde 91’e paralel düzenleme yapılmıştır.
Yine, 54/1-a 5. Bende, “hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığı,” 54/1-b 4. Bende “Hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm gelirine hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak geliri,” bağlanacağı düzenlenerek aylık/gelir kesme nedeni korunmuştur.
Daire çoğunluğu, 506 sayılı Yasanın 68. maddesi ile Geçici 91. maddesinin çeliştiği, bu nedenle sonra yürürlüğe giren Geçici 91. Madde hükmüne öncelik tanınması gerektiği, burada da , “evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir” hükmü ayrıca bulunmadığından kız çocuklarının 506 sayılı Yasa kapsamında hem eşten hem de ana/babadan ölüm aylığının birlikte alabileceği görüşündedir.
Kız çocukları için, 68. maddede sözü edilen “gelir veya aylık almama” şartının “kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık almama” olarak anlaşılması gerektiği, geçici madde 91/1 de düzenlenmiş, 6 ve 7. Fıkrada ise 1. Fıkraya göre aylığı kesilmeyenlerin 1.10.2008 tarihine kadar aylıklarını, kendi çalışmaları dışında gelir veya aylık almaları halinde kesilmeden alabilecekleri düzenlenmiştir. 5510 sayılı Yasada, zaten, kendi çalışmaları dışında gelir/aylık alması halinde aylığın kesilmeyeceği ancak hem eşten hem de ana/babadan birlikte aylık alamayacağı düzenlenmiştir.
Geçici 91. maddenin anlatmak istediği husus, 6.8.2003 tarihinden önce hak sahibi olan kız çocuklarının, kendi çalışmaları dışında, isteğe bağlı sigortalı olarak veya hak sahibi olarak gelir veya aylık almaları halinde önceden aldığı ölüm geliri veya aylığının kesilmesini önlemek, 5510 sayılı Yasanın düzenlemesine kadar gelir/aylık almalarını devam ettirmek ve gelir/aylık kesilmişse istirdadını önlemektir.
Yoksa Yasa Koyucu tarafından 2.7.1973 tarihinde 1753 sayılı Yasa ile getirilen “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu
aylıklardan fazla olanı ödenir” kesme nedeni, bertaraf edilmek istenmemiştir. Bu kural daha sonra 4958 sayılı Yasa değişikliğinde de korunmuştur. Geçici madde 91 hükmü ile “evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir” hükmü çelişmediği gibi yürürlükten de kaldırılmamıştır. Geçici 91. maddede ayrıca, “evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir” hükmünün yazılmaması bir eksiklik olmadığı gibi ayrıca yazılmasına da gerek yoktur.
21. Hukuk Dairesi de, 25.03.2013 tarih, 2011/6787 Esas, 2013/3264 Karar sayılı dosyasında benzer görüşlere yer vermiştir.
Bu karara göre: “506 Sayılı Yasaya 02.07.2005 tarih ve 5386 sayılı Yasayla eklenen geçici 91.madde hükmü, kız çocuklarına 06.08.2003 tarihinden önce bağlanan gelir ve aylıkların kendi çalışmaları dışında sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaları halinde kesilmeyeceği yönündedir.
506 sayılı Yasaya eklenen geçici 91. maddesi 506 sayılı Yasa"nın 68. maddesini yürürlükten kaldırmamıştır. 06.08.2003 tarihinden önce de yasal engel nedeniyle kız çocuklarına her iki aylığın bağlanması mümkün değildir. Geçici 91. maddede sözü edilen gelir ve aylıklar daha önce yasal engel bulunmaması nedeniyle iki ayrı sosyal güvenlik yasası kapsamında bağlanan aylıklardır.
Mahkemenin 506 sayılı Yasanın 68. (5510 sayılı Yasanın 54/5) maddelerini göz ardı ederek davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurması isabetsizdir”
Daire çoğunluğu görüşü kabul edilecek olursa, SSK sigortalılarının kız çocukları hem eşinden hem de ana/babasından aylık alacak iken, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalılarının kız çocuklarına ise bu aylıklardan sadece yüksek olanı ödenecek ve kız çocukları arasında büyük bir eşitsizlik yaratılacaktır. Ayrıca, 5510 sayılı Yasa döneminde, sadece yüksek olan aylık alınabildiği için, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 1.10.2008 öncesine göre de kız çocuklarının ölüm aylıklarında farklılıklar ortaya çıkacaktır.
Sonuç olarak, 2.7.1973 tarihinde 1753 sayılı Yasa ile getirilen “evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir” hükmü yürürlükten kalkmamıştır. Belki, bu tarihten önce hak kazanılan gelir veya aylıklar kazanılmış hak sayılabilir. 2.7.1973 tarihinden sonra hem eşten hem de ana/babadan gelir veya aylığın ikisi bir arada alınamayacaktır. Bu anlamda 5510 sayılı Yasanın Geçici 1. madde kapsamında korunacak kazınılmış hak da olmadığı, davanın reddi gerektiğinden Yerel Mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.