Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/388
Karar No: 2017/9052
Karar Tarihi: 05.06.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/388 Esas 2017/9052 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/388 E.  ,  2017/9052 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, kendisinin işletme fakültesi mezunu olduğunu, turizm ve otelcilik alanında yüksek öğrenim gördüğünü, iyi derecede ingilizce bilip turizm işi ile uğraştığını, davalı firma yetkilisi ile 2008 yılı Ocak ayında ... Müdürlüğü"nün açmış olduğu ihalede tanıştığını, davalı firmanın 2007 yılında Vakıfköy"de bulunan turistik işletmeyi ... Müdürlüğü’nden 29 yıllığına kiraladığını, davalıların kendisine bir önceki yıl Enez ilçesindeki ... kampını ihale ile aldıklarını ve işletmeyi fiilen yapabilecek, bu işlerden anlayan bir kişi ile ortaklık yapmak istediklerini kendisine beyan ettiklerini,birkaç görüşme sonrasında davalı firma yetkililerinin kendisine yaptıkları ortaklık teklifini kabul ettiğini,aralarındaki şifahi anlaşmaya göre davalı firmanın ...l olarak açılacağı, işletmenin 1/3 hissesinin kendisine devredileceği,işletmenin genel müdürlüğünü kendisinin yapacağı ve genel müdürlük maaşı alacağı hususunda davalı firma yetkilileri ile anlaştıklarını,kendisinin toplam 200.000 TL sermaye koymayı taahhüt ettiğini,anlaşma sonrası kendisine ait firma hesaplarından davalı firma hesabına bir kısım havaleler yaptığını,yine otelin biran önce faaliyete geçirilmesi için ortaklık payına mahsuben bir takım işler için kendine ait şirket adına bir kısım çekler keşide edip davalı firmaya verdiğini,kendine ait şirket adına yapılan havaleler ve verilen çekler için ayrı bir dava açıldığını, ancak davalı firma ile aralarında işletmenin devri ve işletilmesi konusunda daha sonra uyuşmazlık çıktığını ve kendisine anlaşma doğrultusunda hisse devrinin yapılmayacağının ortaya çıktığını, bu süreçte kendisinin hissedarı olduğu şirket hesabından yaptığı havaleler ve verilen çekler dışında da söz konusu işletme için bizzat 81.267,99 TL harcama yaptığını ileri sürerek, bu miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalı firmadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    ./..

    -2-

    Davalı, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının söz konusu paraları ödediğini,otel için ve ortaklık sermayesi için ödeme yaptığını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini,davalı ile sözleşme yapılması durumunun olmadığını,davalı şirketin zaten limited şirket statüsünde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; 21.724,89 TL"nin dava tarihi olan 07/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Temyize konu uyuşmazlık; taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesinin kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Kural olarak, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. (TMK m.6) Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
    Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşme olup, adi ortaklık ilişkisi mutlaka sözleşme temeline dayanır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir.
    Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi her hangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer.
    Adi ortaklıkta yazılı sözleşme, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracıdır.
    HMK"nın 200.(HUMK m.288 ve 289.) maddesi gereğince; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 2.500,00 TL"yi geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.
    Somut olayda;davacı, ....adlı işletmenin işletilmesi hususunda davalı firma yetkilileri ile aralarında sözlü bir ortaklık ilişkisi kurulduğunu,bu ortaklık için bizzat kendi hesabından 81.267,99 TL harcama yaptığını iddia ederek,bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş;davalı ise ,davacı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını savunmuştur.
    Somut olayda, davacı, davalı ile adi ortaklık kurduklarına ilişkin iddiasını usulüne uygun yasal delillerle kanıtlayamamıştır.Ancak bu durumda davacının,söz konusu otel için bir harcama yapmış ise yaptığı bu harcamaları TBK’nun 526-531. maddeleri arasında düzenlenen vekaletsiz iş görme hükümlerine göre isteyebileceği de kuşkusuzdur.
    Vekaletsiz işgörme TBK’nun 526-531. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
    Vekaletsiz işgörme ,’’bir kimsenin hukuken yetkili veya yükümlü olmaksızın bir başkası veya kendi yararına bir başkasının işini görmesinden doğan hukuki ilişki’’ olarak tanımlanabilir.
    Vekaletsiz işgörme nedeniyle taraflar arasında kurulan ilişki sözleşme ilişkisi değildir.Bununla birlikte,vekaletsiz işgörme de bir borç kaynağı olup,burada iş görenle iş sahibi arasında kanuni bir borç ilişkisi kurulmaktadır.
    ../...
    -3-

    Eldeki somut uyuşmazlıkta;mahkemece dosya kapsamında yer alan 3 ayrı bilirkişi raporu alınmış ve bu raporlardan 01.01.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de,hükme esas alınan bilirkişi raporu ile dosya kapsamında yer alan diğer iki bilirkişi raporunun yukarıda ifade edilen vekaletsiz işgörme hükümlerine uygun hesaplamalar içermediği ve bu nedenle de hükme esas alınamayacağı açıktır.
    Hal böyle olunca mahkemece;yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle,taraflar arasındaki uyuşmazlığın vekaletsiz işgörme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinin gözetilmesi,bu doğrultuda ayrı bir bilirkişi heyetinden yukarıda ifade edilen açıklamaları karşılar,Yargıtay ve taraf denetimine elverişli bir bilirkişi raporu alınması suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi