1. Hukuk Dairesi 2015/7727 E. , 2015/8823 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SİVAS 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2014
NUMARASI : 2013/873-2014/1645
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim ve tespit davası sonunda, yerel mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . . raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
KARAR
Dava, tapu kaydına eksik yazılan kimlik bilgilerinin tamamlanması ve kayıt maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı Hasan"ın kayden paydaş olduğu 370 ada 29 sayılı parselin tapu kaydında baba adının eksik yazıldığını ileri sürerek tapu kaydına nüfus kayıtlarına uygun şekilde “Mustafa” olan baba adının eklenmesini, 371 ada 15 ve 99 sayılı parsellerin tapu kaydında ise kayıt maliki görünen Mustafa oğlu Hasan"ın kendi mirasbırakanı Mustafa oğlu Hasan olduğunun tespitini istemiş, aşamalarda 99 sayılı parsel bakımından idari yoldan düzeltme yapıldığını ve mirasçılara intikalin gerçekleştiğini belirtmiştir.
Davalı, 99 sayılı parselde Hasan"ın kayıt maliki olmadığını belirterek dava konusu tüm taşınmazlar bakımından davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle 15 ve 29 sayılı parseller hakkındaki davanın kabulüne, talebin konusuz kalması nedeniyle 99 sayılı parsele ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
./..
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 99 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydında davacının mirasbırakanı Hasan"ın dava tarihinde kayıt maliki olmayıp daha önceden yapılan intikal işlemi neticesinde mirasçılarının malik oldukları anlaşılmakla bu taşınmaz hakkındaki davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ne var ki; dava konusu 370 ada 29 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak tapu kayıtlarına göre taşınmaza, kök muris Hatice"nin (Kadı Recep eşi) ölümü neticesinde Mayıs 1324 (1908) tarih ve 144 sıra numaralı tapu kaydı ile çocukları Osman, Hasan, Ahmet, kendinden evvel ölen oğlu Hacı Ömer"in çocukları Kamil ve Mustafa ve yine kendinden evvel ölen oğlu Rıza"nın eşi Alime"nin malik olduğu, Alime"nin payını T.sani 1326 (1910) tarih ve 47 sıra numaralı tapu kaydı ile Hacı Ömer evlatları Kamil ve Mustafa"ya sattığı, Ahmet"in de sonradan ölümü ile dosyada mevcut veraset ilamına göre taşınmazdaki payının, bir kısım kayıt maliklerinden olan mirasçılarına intikal ettiği anlaşılmaktadır. Ancak dosyada mevcut, davacı ve üst soyuna ait nüfus kayıtlarına göre davacının mirasbırakanı Hasan, Hasan"ın kardeşleri ve bunların üstsoyunun, taşınmazın geldi kayıtlarına göre malik olanlar ile bunların altsoyu olduğu anlaşılan halihazırdaki kayıt malikleri ile ilgisinin olmadığı gibi tapu kayıt maliki Hasan"ın baba adı Recep, ana adı Hatice iken, davacının murisi Hasan"ın baba adı Mustafa ana adı Fatma olduğu halde mahkemece 29 parsel sayılı taşınmaz da kabul kapsamına alınmıştır.
Öte yandan; dava konusu 15 parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanağında taşınmazın Abdülkadir oğulları Seyit, Mehmet ve Hasan Ağalar"a ait olduğunun Mehmet kızı Hatice tarafından yazılı olarak beyan edildiği ancak ibraz edilen Eylül 324 tarih ve 28 sıra numaralı tapu kaydındaki kayıt maliklerinin ve kaydın hudutlarının bilirkişilerce bilinememesi üzerine taşınmazın Hazine adına tespit edildiği görülmektedir. Bu tespitle oluşan tapunun iptali talebiyle Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1968/408 E., 1971/1219 K. sayılı dosyası ile açılan davada da kayıt maliki Hasan"ın baba adının Abdülkadir olarak geçtiği ve taşınmazın dayanak tapu kaydı olan Mart 1290 tarih ve 22 sıra numaralı tapu kaydı ile onun gittisi olan Mayıs 1330 tarih ve 132 sıra numaralı tapu kayıtlarına göre yargılama yapıldığı görülmektedir.
../...
Diğer taraftan taşınmazın Mustafa oğlu Hasan ve Mustafa oğlu Mehmet adına hükmen tescilinden sonra Mehmet mirasçısı Hatice intikal ettiği, ancak dosyada mevcut nüfus kaytılarına göre Mehmet kızı Hatice Acıpınar"la, adı geçen Hatice aynı kişi olup olmadıklarının tespit edilememesi, usulüne uygun bir zabıta araştırmasının da yaptırılmamış olması karşısında mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca; 29 parsel sayılı taşınmazın kayıt malikleri ile davacının mirasbırakanı ve onun kardeşlerinin birbiri ile ilgisi olmadığı gözetilerek, bu parsel hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne; 15 parsel sayılı taşınmaz bakımından da dayanak tapu kayıtları ve tescile esas hükme ilişkin dava dosyasının incelenmesi, kayıt maliki Hasan"ın kardeşi Mehmet ve onun kızı Hatice"ye ait evlenmeden önceki ve sonraki nüfus aile kayıt tablosunun getirtilmesi, Nüfus Müdürlüğü"nden kayıt malikine ilişkin dayanak belgelerden de tespit edilebilen kimlik bilgileri ile kayıt maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olup olmadığının sorulması, usulüne uygun zabıta araştırması yaptırılması ve gerekirse mahallinde keşif yapılarak mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmaz başında dinlenilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de dava 99 parsel sayılı taşınmaz bakımından reddedildiği hâlde, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da isabetsizdir.
Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.