Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2106
Karar No: 2020/699
Karar Tarihi: 30.09.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2106 Esas 2020/699 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2106 E.  ,  2020/699 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “Kurum işleminin iptali, tespit ve alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Sakarya İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 24.01.2014 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 27.05.2007 tarihinde vefat eden eşi Kenan Yaş"dan ölüm aylığı aldığını, babası..."ın ise 22.07.1990 tarihinde vefat ettiğini, babasından yetim aylığı bağlanması yönündeki 24.09.2013 tarihli başvurusunun Kurumca 03.10.2013 tarihli yazı ile reddedildiğini ancak Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 21.03.2012 tarihli ve 2012/21-21 E., 2012/223 K. ve 21. Hukuk Dairesinin 29.03.2011 tarihli ve 2010/1954 E., 2011/2938 K. sayılı kararlarına göre 506 sayılı Kanun"un Geçici 91. maddesi uyarınca babasından da aylığa hak kazandığını ileri sürerek, Kurum işleminin iptali ile müvekkilinin babası üzerinden yetim aylığı hak ettiğinin tespitine ve tahsis talep tarihi olan 24.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili 13.03.2014 havale tarihli dilekçesinde; hem eşinden hem de ana/babasından ölüm aylığı almaya hak kazanan kız çocuklarına 506 sayılı Kanun"un 23 ve 68. maddeleri ile 1479 sayılı Kanun"un 46 ve 5434 sayılı Kanun"un 94. maddelerine göre yüksek olan aylığın ödenmesi öngörüldüğünden davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Sakarya İş Mahkemesinin 26.06.2014 tarihli ve 2014/90 E.-2014/684 K. sayılı kararı ile; davacının eşinin ölümü nedeniyle ölüm aylığına hak kazandığı, babası..."ın 22.07.1990 tarihinde vefat ettiği, HGK"nın 21.03.2012 tarihli ve 2012/21-21 E., 2012/223 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, davacının 06.08.2003 tarihinden önce vefat eden babası dolayısıyla ölüm aylığı talep edebilecek durumda olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Hükmün davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Mahkemece temyiz dilekçesinin süresinde olmadığından bahisle temyiz isteminin reddine ilişkin 15.08.2014 tarihli ek kararın 28.08.2014 tarihinde tebliği üzerine, davalı ... vekili temyiz talebinde bulunmuş olup, 21. Hukuk Dairesinin 17.09.2015 tarihli ve 2014/22480 E., 2015/16374 K. sayılı kararı ile ek kararın 28.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, temyizin 08.09.2014 tarihinde 8 günlük süre geçtikten sonra yapıldığı gerekçesi ile, davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
    8. Davalı ... vekilinin 12.11.2015 havale tarihli tavzih (maddi hata) isteminin içerir dilekçesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 14.12.2015 tarihli ve 2015/20726 E., 2015/22350 K. sayılı kararı ile; “…İstem, maddi yanılgının düzeltilmesine ilişkindir.
    İş mahkemelerinden verilen kararlar ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu bulunmamaktadır. Ne var ki, Yargıtay onama ve bozma kararlarında maddi yanılgı bulunması halinde usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği, giderek maddi yanılgının düzeltilmesi gerektiği Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş içtihatlarındandır.
    Dava, eşinden ölüm aylığı alan davacının babasından talep ettiği ölüm aylığının reddine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile babasından ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespiti ve tahsis talep tarihi olan 24.09.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile aylıklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile "eşinden dolayı ölüm aylığı almakta olan davacının babasından dolayı da yetim aylığı alması gerektiğinin tespitine, buna aykırı kurum işleminin iptaline, davacının 01.10.2013 tarihinden itibaren babasından dolayı yetim aylığı alması gerektiğinin tespitine" karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının eşi Kenan Yaş"ın 27.05.2007 tarihinde vefat ettiği, eşinin ölümünden sonra davacıya 19.06.2007 tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa kapsamında ölüm aylığı bağlandığı, davacının babası..."ın 22.07.1990 tarihinde vefat ettiği, davacının babasının şahsi sicil dosyasının bulunmadığı, hangi Yasa kapsamında sigortalı olduğunun belli olmadığı, davacının 24.09.2013 tarihli tahsis talebi ile babasından dolayı ölüm aylığı bağlanmasını talep ettiği, davalı Kurumun davacının ölen babasından dolayı aylığa hak kazanmış olmasına rağmen 506 sayılı Yasanın 68.maddesinin VI.bendi uyarınca yüksek olan aylığın ödendiği bu sebeple yapılacak işlemin bulunmadığının bildirildiği, gerekçeli kararın 26.06.2014 tarihinde davalı Kurum ve davacı vekillerine tefhim edildiği, 14.08.2014 tarihinde davalı Kurum vekiline tebliğ edildiği, davalı Kurumun 14.08.2014 tarihli temyiz başvuru dilekçesinin süresinde olmadığı gerekçesi ile Sakarya İş Mahkemesi"nin 2014/90E, 684K sayılı 15.08.2014 tarihli Ek Kararı ile reddine karar verildiği, ek kararın 28.08.2014 tarihinde davalı Kuruma tebliğ edildiği, davalı Kurumun UYAP ortamında düzenlediği temyiz başvuru dilekçesinin onaylandığı tarihin 08.09.2014 tarihi olduğu, halbuki temyiz dilekçesinin davalı Kurum vekili tarafından oluşturulma tarihinin, süresi içinde, 04.09.2014 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık 506 sayılı Yasa kapsamında ölen koca ile anne ve babadan dolayı ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanıp bağlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 Sayılı Yasanın 68/VI. Maddesi hükmüne göre, babasından ölüm aylığı alan kız çocuğunun evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanması halinde bu aylıklardan fazla olanı ödenecektir.
    Öte yandan, 506 Sayılı Yasaya 02.07.2005 tarih ve 5386 sayılı Yasayla eklenen geçici 91.madde hükmü, kız çocuklarına 06.08.2003 tarihinden önce bağlanan gelir ve aylıkların kendi çalışmaları dışında sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaları halinde kesilmeyeceği yönündedir.
    506 sayılı Yasaya eklenen geçici 91. maddesi 506 sayılı Yasa"nın 68. maddesini yürürlükten kaldırmamıştır. 06.08.2003 tarihinden önce de yasal engel nedeniyle kız çocuklarına her iki aylığın bağlanması mümkün değildir.Geçici 91. maddede sözü edilen gelir ve aylıklar daha önce yasal engel bulunmaması nedeniyle iki ayrı sosyal güvenlik yasası kapsamında bağlanan aylıklardır.
    Somut olayda, davacının babasının hangi yasa kapsamında sigortalı olduğu araştırılıp tespit edilmeden, davalı Kurumdan şahsi sicil dosyası getirtilmeden eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
    Yapılacak iş, davacının babasının hangi yasa kapsamında sigortalı olduğu araştırılarak 506 sayılı Yasanın 68/VI ve 5510 sayılı Yasanın 54/5 maddelerini de göz önünde bulundurup sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    Ne var ki, Sakarya İş Mahkemesi"nin 2014/90E, 684K sayılı 15.08.2014 tarihli Ek Kararına ilişkin davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin, maddi hata sonucu Dairemizin 2014/22480 E, 2015/16734K sayılı, 17.09.2015 tarihli ilamı ile süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
    O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan maddi hata istemi kabul edilmeli, Sakarya İş Mahkemesi"nin 2014/90E, 684K sayılı 15.08.2014 tarihli Ek Kararı ile Dairemizin 2014/22480 E, 2015/16734K sayılı, 17.09.2015 tarihli ilamı kaldırılarak, Sakarya İş Mahkemesi"nin 2014/90E, 2014/684 K sayılı 26.06.2014 tarihli kararı bozulmalıdır….” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Sakarya 1. İş Mahkemesinin 17.03.2016 tarihli ve 2016/13 E., 2016/152 K. sayılı kararı ile; önceki hükümdeki gerekçeler genişletilerek tekrar edilmiş, ilaveten varılan sonuç itibariyle başkaca araştırmaya gerek bulunmadığı belirtilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 27.05.2007 tarihinde vefat eden eşinden dolayı almakta olduğu ölüm aylığı yanında 22.07.1990 tarihinde vefat eden babasından da hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla yetim aylığı almaya hak kazanıp kazanamayacağı; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı, ölen babasının hangi Kanun kapsamında sigortalı olduğunun araştırılması ve şahsi sicil dosyasının getirtilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Bilindiği üzere, sosyal güvenlik hakkı temel insan haklarından olup, uluslararası hukuk normları ile Anayasa"da güvence altına alınmıştır. Bireyleri toplum içinde iktisadi bakımdan desteklemeyi, muhtaçlığa düşmesini önlemeyi, sosyo-ekonomik ve fizyolojik risklerin sonuçlarına karşı korumayı hedef alan bir haktır (Arıcı,K.: Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.95).
    13. Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (Arıcı, K.: Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.386). Bu risk, hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır.
    14. Ancak sosyal güvenlik hakkının kullanımı kanun ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir. İşte 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (506 sayılı Kanun) 68. maddesinin son fıkrası da bu sınırlamalardan biridir.
    15. 506 sayılı Kanun kapsamında hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla, ölüm aylığı bağlanma koşulları ile bağlanmış ölüm aylığını kesme nedenleri, anılan Kanun’un 68. maddesinde düzenlenmiştir.
    16. 506 sayılı Kanun’un 02.07.1973 tarihli ve 1753 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile yeniden düzenlenen 68 inci maddesinin I/C-a bendine göre; "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan" kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilecektir. Aynı maddenin (VI) numaralı bendi hükmüne göre de; kız çocuklarına bağlanan ölüm aylıkları Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları ya da evlendikleri tarihi takip eden devre başından itibaren kesilecektir. Ayrıca (VI) numaralı bendin son cümlesinde; "... evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir..." düzenlemesine yer verilmiştir.
    17. 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile 506 sayılı Kanun’un 68. maddesine ek düzenleme yapılarak, anılan maddenin (VI) numaralı bendindeki "çalışmaya" kelimesinden sonra gelmek üzere "buralardan gelir veya aylık almaya" ibaresi eklenmiştir.
    18. Öte yandan 4958 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 506 sayılı Kanun’a getirilen Ek 47. madde ile de "kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaya başlamaları" hususları bağlanmış gelir ve aylıklar bakımından kesme nedeni sayılmıştır.
    19. Söz konusu yasal düzenlemeler bütün hâlinde değerlendirildiğinde, 506 sayılı Kanun’un 68. maddesinin son fıkrasında sosyal güvenlik hakkına bir sınırlama getirilerek vefat eden eş ile vefat eden babadan dolayı hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı almaya hak kazananlara, bu aylıklardan fazla olanının ödeneceği düzenlenmiştir.
    20. 506 sayılı Kanun’un 68. maddesinin ilk düzenlemelerinde erkek ve kız çocuklarına ölüm aylığı bağlama şartları bakımından farklılık oluşturulmuştur. Erkek çocuklarına aylık bağlanabilmesi için Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama şartı arandığı hâlde, kız çocukları için Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi gelir veya aylık almama şartı aranmıştır. Yani erkek çocukları, kendi çalışmaları nedeniyle Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi gelir veya aylık alırlarsa aylıkları kesilirken, kız çocukları kendi çalışmaları yanında hak sahibi olarak da gelir veya aylık alırlarsa aylıkları kesilecektir. Kanunun bu şekilde düzenlenmesi ölüm aylığı bağlanan kız çocuklarının aleyhine yorumlara sebep olurken ve Kurumun 1753 sayılı Kanun sonrası ortaya çıkan farklı uygulamaları nedeniyle 506 sayılı Kanun’a 5386 sayılı Kanun ile 09.07.2005 tarihinde Geçici 91. madde eklenmiştir.
    21. Geçici 91. maddeye göre 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları hâlleri hariç olmak üzere geri alınmaz. Maddenin altıncı ve yedinci fıkraları ile de birinci fıkraya göre aylığın kesilmesi önlenenlerin, 01.10.2008 tarihine kadar aylık almaya devam edecekleri düzenlenmiştir.
    22. İlgili maddenin gerekçesinde “506 sayılı Kanunun 23 ve 68" inci maddelerinde 21.06.1973 tarihli 1753 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle getirilen ölüm geliri veya aylığı bağlama şartları içerisinde yer alan "buralardan gelir veya aylık almayan" ibaresi, başlangıçta kız çocuklarının hem kendi çalışmalarından hem de hak sahibi olarak sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almamaları olarak yorumlanıp uygulanırken, bilahare uygulama değiştirilerek yalnızca kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almama olarak yorumlanmış ve uygulanmıştır. 23.12.1981 tarihinden 06.08.2003 tarihine kadar söz konusu ibarenin kız çocuklarının yalnızca kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alma olarak yapılan Kurum genel uygulaması dahilinde hak sahibi kız çocuklarına ölüm geliri veya aylığı bağlanmış ve ödenmiştir. Bu gelir ve aylıkların kesilmesinin ve geri alınmasının ortaya çıkaracağı mağduriyetler nazara alınarak belirtilen uygulama dâhilinde bağlanan gelir ve aylıkların kesilmemesi ve geri alınmaması öngörülmüştür.” denilmiştir.
    23. Madde metninden ve gerekçesinden de anlaşılacağı üzere geçici 91. madde ile 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi olan kız çocuklarının, kendi çalışmaları dışında, isteğe bağlı sigortalı olarak veya hak sahibi olarak gelir veya aylık almaları hâlinde önceden aldıkları ölüm geliri veya aylığın kesilmesini önlemek, 5510 sayılı Kanun’un düzenlemesine kadar gelir/aylık almalarını devam ettirmek ve gelir/aylık kesilmişse istirdadını engellemek ve 506 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile ilgili farklı uygulamaları gidermek amaçlanmıştır.
    24. Sonuç olarak, 02.07.1973 tarihinde 1753 sayılı Kanun ile getirilen 506 sayılı Kanun"un 68. maddesinde düzenlenen“evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir” hükmü aynı Kanun’un Geçici 91. maddesi ile yürürlükten kalkmamış olup uygulanmaya devam etmiştir. 02.07.1973 tarihinden sonra 506 sayılı Kanun kapsamında hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla hem eşten hem de ana/babadan gelir veya aylığın ikisi bir arada alınamayacak ve hak sahibi aksini talep etmediği sürece bu ölüm aylıklarından fazla olanı ödenecektir. Kaldı ki 5510 sayılı Kanun"un Geçici 1. maddesi kapsamında kazanılmış haktan da söz etmek mümkün değildir.
    25. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 19.04.2017 tarihli ve 2015/10-841 E., 2017/787 K. ile 29.11.2017 tarihli ve 2017/21-2617 E., 2017/1453 K. sayılı kararlarında da aynı sonuca varılmıştır.
    26. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan eşi Kenan Yaş’ın 27.05.2007 tarihinde vefatı üzerine 11.06.2007 tarihli tahsis talebine istinaden davacıya 19.06.2007 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, 22.07.1990 tarihinde vefat eden babası...’dan da yetim aylığı tahsisi ile ilgili başvurusunun ise Kurumca 03.10.2013 tarihli ve 3/382829 ve 3/1146475 sayılı yazı ile, 506 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (VI) numaralı bendi hükmü uyarınca aylık miktarı daha yüksek olan 3/1146475 dosyadan dolayı ölüm aylığı bağlandığı belirtilerek reddi nedeniyle dava açıldığı anlaşılmakta olup, mahkemece davacının babasına ait Kurumdaki şahsi sicil dosyasının getirtilmediği, hangi kanun kapsamında sigortalı olduğunun araştırılıp tespit edilmediği görülmüştür.
    27. Bu durumda mahkemece davacının babasına ait Kurumdaki şahsi sicil dosyası getirilerek hangi kanun kapsamında sigortalı olduğu tespit edildikten sonra, 506 sayılı Kanun’un 68 ve Geçici 91. maddeleri çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiği, bu nedenle de direnme kararının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
    28. Öte yandan direnme kararında, “…Bozma üzerine usulü işlemler yapılmış, dosya yeni esasa kaydedilmiş, duruşma açılmış, tarafların beyanları alındıktan sonra bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir…” ifadesinin maddi hata sonucu yazıldığı anlaşıldığından, bu ifadenin direnme kararından çıkarılmasına ve maddi hatanın bu şekilde giderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
    29. Ayrıca direnmeye ilişkin gerekçeli kararda “24.01.2014” olan dava tarihinin “11.01.2016” olarak gösterilmiş olması mahallinde her zaman düzeltilebilecek bir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve işin esasına etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
    30. Öyleyse; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    31. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Direnme kararında, “…Bozma üzerine usulü işlemler yapılmış, dosya yeni esasa kaydedilmiş, duruşma açılmış, tarafların beyanları alındıktan sonra bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir…” ifadesinin maddi hata sonucu yazıldığı sonucuna varılarak bu ifadenin direnme kararından çıkarılmasına ve maddi hatanın bu şekilde giderilmesine,
    Davalı ... Kurulu Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.09.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi