23. Hukuk Dairesi 2012/5484 E. , 2013/41 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleştirilen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı her iki davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekilleri asıl ve birleşen davada; taraflar arasında imzalanan 04.02.1998 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve ek sözleşmeler uyarınca yüklenici davalıların arsa sahiplerine artık daire bedeli olarak 19.162,00 DM ödemesi gerektiğini, 10.000,00 DM"nin dava dışı ... tarafından bir kısım arsa sahiplerine ödendiğini, kalan bedelin halen ödenmediğini, arsa sahiplerinden ...."nin daha önce açmış olduğu davanın ise kabul edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin dava hakları saklı kalmak kaydıyla 5.372,28 TL"nin 15.08.2001 tarihinden itibaren işleyeyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, arsa sahibi olmayan kişilerin dava açamayacağını, yasal faiz istenebileceğini, davalılar temerrüde düşürülmediğinden faizin dava tarihinden itibaren istenebileceğini, 26.08.1998 tarihli ek sözleşme ile dava dışı firma ve kooperatifle ortaklık kurulduğunu, davalıların bu ortaklıkta %15 payının bulunduğunu, davalılardan ancak bu oranda talepte bulunulabileceğini, kur"anın şartları ve kur"a tespit komisyonu başlıklı belgede davalıların imzasının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; bir kısım davacıların hak sahipliğinin bulunmadığı, diğer davacıların isteyebileceği tazminat miktarının asıl davada 4.503,85 TL, birleşen davada
ise 406,98 TL olduğu gerekçesiyle, asıl davada davacılar ......"nun taleplerinin reddine, diğer davacıların taleplerinin 4.503,85 TL, birleşen davanın ise 406,98 TL yönünden kabulüne, her iki miktarın18.04.2001 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun (HUMK) 427. Maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2011 yılı için 1.540,00TL"dir.
HUMK"nun, 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/4 üncü madde hükmüne göre alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, asıl istemin kabul edilmeyen bölümü, anılan kesinlik sınırını geçmeyen davacı tarafın, temyiz hakkı bulunmamakta ise de davalı tarafça, kesinlik sınırı üzerinde kalan miktara yönelik temyiz yoluna başvurulması halinde, davacı tarafın, katılma yolu ile temyiz hakkı saklıdır. Aynı şekilde davanın kabul edilen kısmı anılan kesinlik sınırının altındaysa davalının temyiz hakkı (katılma yoluyla temyiz istemi dışında) bulunmamaktadır. Somut olayda, asıl davada 5.372,28 TL"nin, birleşen davada ise 455,81 TL"nin tahsili istenilmiş olup, mahkemece, asıl davada 4.503,85 TL"nin, birleşen davada ise 406,98 TL"nin kabulüne karar verilmiştir. Asıl davadaki hüküm reddedilen miktar olan 868,43 TL"ye göre davacı yönünden, birleşen davada verilen hüküm ise kabul ve red oranlarına göre iki taraf yönünden temyiz sınırının altında kaldığı gibi, katılma yolu ile de temyiz bulunmamasna göre, davacı vekilinin asıl ve birleşen dava yönünden, davalı vekilinin ise birleşen dava yönünden temyiz istemlerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin asıl dava yönünden temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin asıl ve birleşen dava, davalı vekilinin ise birleşen dava yönünden, temyiz istemlerinin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin asıl dava yönünden tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde asıl ve birleşen davada davacılara iadesine, aşağıda yazılı onama harcının davalılardan alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.