20. Hukuk Dairesi 2016/4530 E. , 2016/4542 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp 29/09/2011 - 28/10/2011 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu çalışmalarında 102 ada 1 parsel sayılı 50. 4293, 47 m² yüzölçümlü taşınmaz, Hazine adına orman niteliği ile tesbit edilmiştir.
Davacılar, 18.04.2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; T. Evvel 288 tarih 4 sıra ve 252 nolu tapu kaydına dayanarak, ... köyünde bulunan taşınmazlarının 2011 yılında 3402 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro çalışmaları sırasında 102 ada 1 nolu orman parsel içerisinde kaldığı iddiasıyla taşınmazların adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Asliye hukuk mahkemesi ise, davanın reddine karar vermiş, hüküm davacılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmişse de yeterli inceleme ve arştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; davacı ... tarafından dayanılan T.Evvel 288 tarih 4 sıra ve 252 nolu tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllü kayıtları Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Daire Başkanlığından getirtilmemiş ve revizyon görüp görmedikleri araştırılmamıştır. Ayrıca, davacıların dayandığı tapu kayıtları ile davacı arasındaki irsî ilişki yeterince araştırılmamış, sadece yerel bilirkişilerin soyut beyanları ile yetinilmiştir. Davacının dayandığı tapu kayıtlarının her ne kadar keşifte uygulandığı belirtilmiş ise de, yerel bilirkişiler tapu kaydında yazan sınırlardaki taşınmazların kimlere ait olduklarını belirtmişler, ancak, dava konusu taşınmazın dört tarafı 102 ada 1 orman parseli ile çevrili olduğundan yerel bilirkişilerin davalı taşınmazın sınırında olduğunu belirttiği taşınmazların nereleri olduğu denetlenememiştir.
O halde; mahkemece, davacıların dayandığı tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte dosyaya getirtildikten ve tapu kayıtlarının başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırıldıktan ve tapu kayıtlarıda adı geçen kişi ile davacılar arasındaki akti - irsî ilişki belirlendikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin en eski tarihli memleket haritası ve dayanağı hava fotoğraflarında ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli, memleket haritası ve hava fotoğrafları fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine
çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun tespiti halinde davacıların dayandığı tapu kayıtları dava konusu taşınmaza uygulanmalı, mahallî bilirkişi ve tanıkların kayıtlarda yazan sınırları göstermeleri sağlanmalı, fen bilirkişiden tapu kaydaki sınırları gösterecek şekilde rapor hazırlanması istenmeli, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uymadığının belirlenmesi hâlinde, dava konusu taşınmazın dört tarafı ormanla çevrili olduğuna göre, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmayacağı düşünülmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar ... ve ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/04/2016 günü oy birliği ile karar verildi.