19. Hukuk Dairesi 2013/19384 E. , 2014/5356 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/10/2010
NUMARASI : 2007/520-2010/553
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 2004/190 E. 2006/59 K. sayılı kararda ısrar edilmek sureti ile bu kısma ilişkin açılan davanın reddine, LPG/ Otogaz Sözlemesi ile ilgili açılan davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında 22.10.1996 tarihli Tüplü Bayilik Sözleşmesi, 15.01.2013 tarihinde ise Otogaz Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, davalının her iki sözleşmeye de aykırı davrandığını, durumun mahkeme aracılığıyla yapılan tespit işlemiyle de saptandığını, her iki sözleşmenin de feshedildiğini, davalının tüplü bayilik sözleşmesi nedeniyle 195.315.170,750 TL Otogaz Bayilik Sözleşmesi uyarınca da 65.105.390,250 TL cezai şart ödemesi gerektiği belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000.000.000 TL cezai şart alacağının fesih tarihi olan 12.06.2003 tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmenin matbu olarak düzenlenmiş olup, boş bırakılan kısımların sonradan davacı yanca müvekkilinin iradesine aykırı olarak doldurulduğundan, cezai şart istenemeyeceğini, 15.01.2003 tarihli sözleşmenin ise müvekkilince 08.04.2003 tarihinde feshedildiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının cezai şart talebini 22.10.1996 tarihli sözleşmenin 27. ve 15.01.2003 tarihli sözleşmenin 8. maddelerine dayandırdığı, inceleme ve değerlendirmenin bu hususlar gözetilerek yapıldığı, 22.10.1996 tarihli sözleşmenin 27. maddesindeki “150” rakamının HUMK 298. maddesi anlamında çıkıntı niteliğinde olup, yanların onayını taşımadığı, bu nedenle davacının bu sözleşmenin 27. maddesindeki diğer koşullar gerçekleşse bile, cezai şart tutarının hesaplanmasının mümkün olmadığı, davanın bahse konu sözleşme nedeniyle cezai şart talebinin haklı nedenlere dayanmadığı, 15.01.2003 tarihli sözleşmenin ise davalı yanca, davacının gaz sevkiyatını kesmesi nedeniyle 08.04.2003 tarihinde feshedildiği, Karaman Sulh Hukuk Mahkemesince delil tespit isteminin sözleşmenin yürürlükte olmadığı 05.06.2003 tarihinde yapıldığı, sözleşmenin yürürlükte olduğu süre içerisinde davalının başka firmalardan LPG temin ettiği hususunun davacı yanca iddia ve ispat edilemediği, davalının sözleşmeyi feshinin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı hususunun değerlendirilmesine gerek olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2007/2084 E. 6673 K. sayılı 25.06.2007 tarihli ilamıyla “dosyaya delil olarak sunulan 08.04.2003 tarihli davalı yanca çekilen ihtarın feshi içermediği, bu ihtarın davacı tarafa LPG vermesi yönünde mehil içeren bir ihtarname olduğu, o halde davalının sözleşmeyi daha önce feshettiğinin kabulünün doğru olmadığı, bu durum karşısında davalının sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığı ve davacının feshinin haklı olup olmadığı yanlar arasındaki sözleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi öte yandan açığa senet düzenlenmesi hukuk sistemimizde mümkün olduğu, sözleşmede boş bırakılan kısımların sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden tarafın bu iddiasını kesin delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğu ve mahkemece bu yönlerin gözetilmemiş bulunmasının da isabetsiz olduğu" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece; yargılamaya devam edilerek taraflar arasında akdedilen 22.10.1996 tarihli tüplü bayilik sözleşmesinin davacı elinde bulunan nüshasındaki 27. maddesinde “150”rakamı yazılı olduğu halde, davalı yanca dosyaya sunulan nüshasında bu bölümün boş bulunduğu, böylece sözleşme akdolunurken tarafların cezai şart kararlaştırmadıklarının anlaşıldığı, her ne kadar sözleşme bağıtlandığı sırada davalı yanın bu bölümü iptal etmeyerek basiretsiz davrandığı ve ilgili hanenin doldurulmasını davacının insiyatifine bıraktığı düşünülecek ise de, aynı gerekçenin davacı için de geçerli olduğu, zira baştan beri cezai şart istemi var ise bunun davalı elindeki nüshasına da yazılması gerektiği ve böylece davacının da basiretsiz olduğu, bu durum karşısında sözleşme akdedildiği anda cezai şartla ilgili bir düzenleme yapmamak suretiyle yanların irade birliğine vardıkları ve bunun da davalı tarafından kesin delille kanıtlandığı belirtilerek, tüplü bayilik sözleşmesiyle ilgili önceki kararda ısrar edilmiş ve bozma ilamıyla ilgili diğer kısma uyularak benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda 15.01.2003 tarihli LPG sözleşmesi gereğince davalı yanın akde aykırı davranması sonucu davacının cezai şart isteminde haklı bulunduğu gerekçesiyle, tüplü bayilik sözleşmesiyle ilgili açılan davada, önceden verilen 16.02.2006 tarihli 2004/190 E. 2006/59 K. sayılı kararda ısrar edilmek suretiyle bu kısma ilişkin açılan davanın reddine, diğer LPG (Otogaz) Sözleşmesi ile ilgili açılan davanın kabulü ile 10.000,00 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine, davacı vekilince yerel mahkemenin önceki kararda ısrar etmek suretiyle vermiş bulunduğu red kararı temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca yapılan inceleme sonrasında verilen 2011/19-727 E. 2012/95 K. sayılı karar ile “yerel mahkemenin açıkça bozmaya uyarak verdiği ve yine ayrıca kısmi direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmadan esinlenerek ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu ve böylece temyiz incelemesi görevinin Özel Daire"ye ait bulunduğu gerekçesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmiştir.
Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonrasında;
Temyize konu uyuşmazlık davacı ve davalı tarafça dosyaya ayrı ayrı sunulmuş olan bayilik anlaşmalarının 27. maddesinde matbu sözleşmede boş bırakılmış olan cezai şart miktarının sonradan anlaşmaya aykırı doldurulup doldurulmadığı yönüne ilişkindir.
Davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan 22.10.1996 tarihli sözleşmenin 27. maddesindeki boşluğun “150” rakamı yazılarak doldurulmuş olduğu, davalı tarafça sunulan aynı tarihli sözleşmenin 27. maddesinde ise bu kısmın boş bırakılmış olduğu görülmüştür.
Belirtilen sözleşmelerin tarihleri aynı olmakla birlikte davacı tarafça sunulmuş olan sözleşme metninin taraflar başlıklı birinci sahifesinde bayinin "S.. Petrol Ltd. Şti.", olduğu ve adresinin "A.. Mah. S.. H.. Cad. No: ..." olarak gösterildiği ve bu sözleşme metninin A.. San. ve Tic. AŞ., H.. S.. ve M..S.. tarafından imzalanmış olduğu, davalı yanca sunulan sözleşme metninde ise bayi olarak “S.. Ticaret M.. S..” firmasının yazılı olduğu ve adresinin ise “A.. Mah. S.. H.. Cad. No: ... olarak gösterildiği ve sözleşme metninin A.. San. ve Tic. AŞ. ile M.. S.. tarafından imzalandığı görülmüştür.
Taraflarca dosyaya sunulan ve her ikisi altında ıslak imzalar bulunan aynı tarihli sözleşme metinlerinin “Taraflar” başlıklı giriş bölümünde yer alan bayi isim ve ünvanlarıyla adreslerdeki değişiklik üzerinde durulup tartışılarak, uyuşmazlığın bu yönde yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda varılacak uygun sunuca göre çözümlenmesi gerekirken bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.