12. Hukuk Dairesi 2020/6120 E. , 2020/8326 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi ihale alıcısı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi ihale alıcısının icra mahkemesine başvurusunda; 11/07/2017 tarihinde ihale edilen taşınmazın tescil işleminin yapılması sırasında, söz konusu taşınmazın İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/520 E. - 2016/183 K. sayılı dosyası ile görülen tapu iptali ve tescil davasında borçlu adına olan tapu kaydının iptaline karar verildiğini, tavzih kararı ile düzeltmeye ve taşınmazın adına tescili sağlanmaya çalışılmışsa da taleplerinin sonuçsuz kaldığını, bu itibarla ihalenin hükmen geçersiz olduğunu ve adına tescilinin mümkün olmadığını belirterek ihalenin feshini talep ettiği, ilk derece mahkemesince ihalenin feshi talebinin reddine, davacının para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istem kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ihalenin feshine karar verildiği, alacaklının temyiz istemi üzerine, Dairemizce; tapu iptal tescil kararının tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığı, haczin kaldırılması isteminin 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği, fesih nedeni olmadığı, istemin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Satılan malın esaslı vasıflarında hata, ihalenin feshi nedeni olarak İİK"nun 134. maddesinin 7. fıkrasında düzenlenmiştir. Alıcının hataya düşmesi artırma şartnamesi veya ilanının kanuna uygun yapılmaması veya artırmayı yapan memurun bir yolsuzluk yapması hallerinde ortaya çıkar. Başka bir anlatımda alıcının taşınmazı esaslı vasıflarında hataya düşmesi ya ihale öncesi işlemlerden ya da ihale sırasındaki kanuna aykırı davranışlardan kaynaklanabilir. İİK"nun 134/2. fıkrasına göre ilgililerin ihalenin yapıldığı ana kadar cereyan eden işlemlerdeki yolsuzlukları en geç ihale günü öğrendiği kabul edilir. Alıcı hataya düşürülmüş olduğunu ihale gününden sonra öğrenirse İİK"nun 134/7. fıkrasına göre ihalenin feshini isteme süresi alıcının hataya düşürüldüğünü öğrendiği günden itibaren 7 gündür. Ancak bu süre ihaleden itibaren 1 seneyi geçemez.
Somut olayda, ihaleye konu taşınmazın, İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/04/2016 tarih ve 2013/520 E. - 2016/183 K. sayılı ilamı gereğince, taşınmazın borçlu adına olan tapu kaydının iptali ile dava dışı 3. kişi ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği ve tapu iptal tescil kararının ihale tarihinden önce 30/06/2016 tarihinde kesinleştiği, icra müdürlüğünce ihalenin kesinleşmesi üzerine tapu müdürlüğüne müzekkere yazılarak taşınmazın şikayetçi ihale alıcısı adına tescilinin yapılmasının talep edildiği, tapu müdürlüğünün 01/08/2017 tarihli cevabında; "taşınmaz kayıtlarında yapılan incelemede, İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin tapu iptal ve tescil davasında verilen 20/11/2013 tarih ve 21303 yevmiye numaralı ve kesinleşmiş kararına dair şerh" bulunduğu belirtilerek tedbir şerhinin terkin edilip edilmeyeceğinin bildirilmesinin istendiği, 04/08/2017 tarihli cevabında ise; “...taşınmazın tamamının Mehmet Ali Şahin adına tapuya tesciline dair karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakla tescil yazısı gereğince herhangi bir işlem yapılamamakta olduğunun” bildirildiği görülmektedir.
Buna göre; ihaleye konu taşınmazın mülkiyeti ihale tarihinden önce 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 716. maddesi gereği, hükümle, yeni malik 3. kişi ... ’e geçtiği halde, tescil için tapuya müzekkere gönderilmemesi suretiyle mülkiyet durumunun sicile yansıtılmadığı ve satış kararı tarihinde taşınmazın borçlu adına tapuda kayıtlı gözüktüğü gözetildiğinde, borçlu adına kayıtlı olmayan taşınmazın, ihale tarihinde bu durumu bilmeyen şikayetçiye, yeni malikin de haberi olmadan, ihale edilmiş olması karşısında, ihale alıcısı yönünden taşınmazın esaslı unsurlarında hata teşkil edeceği ve bu durumda 3. kişi ihale alıcısına genel mahkemede dava açması yönünde bir yükümlülük yüklenemeyeceği açıktır.
O halde mahkemece, taşınmazın ihale alıcısı adına tescilinin yapılamaması, şikayetçi ihale alıcısının taşınmazın esaslı vasıflarında hataya düşürülmesi niteliğinde olup, bu husus İİK"nun 134/7. maddesi uyarınca ihalenin feshi sebebi olduğundan ihalenin feshine karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan, bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usuli kazanılmış hak denilmektedir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde, uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK"nun 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararları).
Bu sayılanların dışında, ayrıca görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü – C. V, 6, b İstanbul 2001, s. 4738 vd).
Öte yandan, maddi hata (hukuki yanılma), maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder ( Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, 1. Baskı, 1976, s. 208).
Burada belirtilen maddi hata kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta hata olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık hatalardır.
“Maddi hataya dayanan bozma kararına uyulması da usulü müktesep hak teşkil etmez” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 15.03.1972 gün ve E:1968/1-277, K:176; 01.03.1995 gün ve E:1995/7-641, K:117; 23.01.2002 gün ve E:2001/1-1010, K:2002/1; 12.07.2006 gün ve E:2006/4-519, K:527; 04.11.2009 gün ve E:2009/13-370, K:2009/480 sayılı kararları, Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, İstanbul 2001, Cilt 5, sayfa 4771 vd.).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için, bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Hukuk Genel Kurulu"nun 24/05/2017 tarih ve 2017/2-1607 Esas, 2017/968 Karar sayılı kararı).
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; Dairemizin 11/02/2020 tarih ve 2020/559 E. - 2020/1181 K. sayılı ilâmı maddi hataya dayalı olup, Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyulması, alacaklı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmaz.
SONUÇ: Şikayetçi ihale alıcısının temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 09/07/2020 tarih ve 2020/838 E. - 2020/1224 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 13/11/2018 tarih ve 2018/852 E. – 2018/1352 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.