20. Hukuk Dairesi 2015/8476 E. , 2016/4489 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ve vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... köyünde bulunan yaklaşık 25 dönüm taşınmazın, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluşmuşken, 124 ada 1 parsel içinde olarak tespit edildiğini ileri sürerek, tespitin iptali ile taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 124 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içinde bulunan fen bilirkişisi ve harita mühendisi bilirkişisinin 03/11/2014 tarihli krokili raporlarında (F) harfi ile gösterilen 14677,18 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile, bu kısmın tarla vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar ve vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1945 tarihinde yapılan kadastrosu ile 2006 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile çekişmeli taşınmazın (F) harfi ile gösterilen bölümünün sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuşsa da delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; çekişmeli taşınmaz, 124 ada 1 ve 136 ada 1 parseli ile çevrili olup, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde tanımlanan içi açıklık niteliğindedir.
Gerek 26.5.1958 tarihli Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.6.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 31.5.1970 tarihli ve 531 sıra no"lu Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 25.7.1974 tarihli Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.5.1984 tarihli ve Resmî Gazetede yayımlanan Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "... 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaçcık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez. 6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2
Devlet Ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya İdaresince el konulur. Yanan alanlarındaki her türlü emval Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi iken açılan yerlerle beraber ayrıca [Hangi nedenle olursa olsun içi açıklıkların kazanılamayacağı ilkesini içermektedir ve amacı bütünlüğünü korumaktır]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince olarak sınırlandırılması gerekir.
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [YHGK’nın 10.12.1997 gün ve 1997/20 - 830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20 - 808/1039, 08.02.1999 gün ve 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün ve 1999/8-689 - 822, 03.04.2002 gün ve 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665/614 sayılı ve yine kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; içi açıklık ve boşluklar ile ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, kanun gereği sayıldığı için, 20/11/2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 14/s ve 16/i madde ve fıkraları gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece, değinilen yönler gözetilerek davanın reddi gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar ve ... temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/04/2016 günü oy birliği ile karar verildi.