1. Hukuk Dairesi 2015/6630 E. , 2015/8723 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TURHAL 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2014
NUMARASI : 2013/122-2014/307
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar K.. K.. ve N.. M.. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi . Solmazlar’... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, mirasbırakan Mustafa mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 104 ada 16, 106 ada 31, 117 ada 18 parsel ile numarasını bilmediği diğer parseli davalı Murat"a, onun da murisin ölümünden kısa bir süre sonra murisin çocukları diğer davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların alım gücünün bulunmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmış, yargılama sırasında, çekişmeye konu ettiği taşınmazların 104 ada 16, 107 ada 182 ve 106 ada 29 parsel olduğunu bildirmiştir.
Davalı Murat, muristen iki parça taşınmazı iki yıl önce davalı Nuran"ın isteğiyle devraldığını, satış bedelini Nuran"ın murise ödediğini, murisin sorun çıkmasın diye taşınmazı önce kendisine temlik ettiğini, daha sonra kızına devretmesini istediğini davalılar Kenan ve Nuran, murisin 107 ada 182 ve 104 ada 16 parselleri mirasçı olmayan davalı Murat"a satış suretiyle devrettiğini, zamanaşımının dolduğunu, anılan taşınmazları farklı tarihlerde bedelini ödeyerek davalı Murat"tan satın aldıklarını, murisin davacı oğlunun borçlarını ödediğini, murise destek olduklarını, murisin başka taşınmazları da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı Sabire ise, yargılamaya katılmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir.
Mahkemece, davalı Murat"ın beyanına göre iki parça taşınmazın muristen davalıya devrinin bedelsiz olduğu, davalı Sabire"nin bekar olup, murisle ikamet ettiği, murisin davacıdan mal kaçırmak için davalı çocukları lehine temlikler yaptığı, bedeller arasında fahiş fark olduğu, muris muvazaasının tüm unsurlarının gerçekleştiği, gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
./..
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; mirasbırakan Mustafa çekişme konusu 104 ada 16 ve 107 ada 182 parsel sayılı taşınmazları 18.12.2008 tarihli akitle köylüsü davalı Murat"a, onun da, 107 ada 182 parseli 15.07.2010 tarihli akitle murisin kızı davalı Nuran"a, 104 ada 16 parseli ise 08.08.2012 tarihli akitle murisin oğlu davalı Kenan"a satış suretiyle temlik ettiği, öte yandan, murisin çekişme konusu 106 ada 29 parseli de 15.06.2012 tarihli akitle kızı davalı Sabire"ye yine satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, her ne kadar mahkemece taşınmazların mahallinde keşif yapılmış ise de, çekişme konusu taşınmazların satış tarihindeki gerçek değerlerinin ne olduğu saptanmamış, murisin niye mal kaçırdığı, davalı çocuklarını neden koruyup onlar lehine işlem yaptığı ortaya konulmamıştır.
Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıdaki açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, taşınmazların satış tarihindeki gerçek değerlerinin ne olduğunun, satış bedeli ile gerçek değer arasında fark bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, yeniden davacı tanığı ile davalı tanıkları dinlenerek muris muvazaası iddiasına yönelik bilgilerinin alınması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, murisin çekişme konusu 104 ada 16 ve 107 ada 182 parsel sayılı taşınmazları davalılar Nuran ve Kenan"a temlikindeki gerçek iradesinin ne olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
../...
Davalılar Kenan ve Nuran"ın bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.