Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5155
Karar No: 2016/7736
Karar Tarihi: 04.10.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/5155 Esas 2016/7736 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/5155 E.  ,  2016/7736 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20/01/2016 tarih ve 2014/775-2016/69 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar ... Holding A.Ş. ve ... İnş. ve San. İşl. A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 22.420 TL’nın altında bulunduğundan HUMK’nın 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalıların yüksek faiz verileceği, paraların istediği zaman iade edeceği vaatleriyle para topladığını, müvekkilinin belge karşılığında para yatırdığını, ancak ortak olmadığını, şirket yöneticilerinin dolandırıcılık suçundan yargılamalarının devam ettiğini ileri sürerek, ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkili davacı tarafın davalı tarafa verdiği 16.390,00 DM"nin karşılığı olan 17.849,00 TL"nin şimdilik 7.500,00 TL"sının paranın davalı tarafa verildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ek dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 9.602,00 TL"den ilk davada istedikleri 7.500,00 TL"nin düşülmesi ile kalan 2.102,00 TL"nin paranın davalı tarafa verildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekilleri, zamanaşımı def"inde ve hak düşürücü süre itirazında bulunmuş, davanın esasına ilişkin olarak da davacı ile davalı ... İnş. ve San. İşl. Tic. A.Ş. arasında ortaklık ilişkisi bulunduğunu, TTK 329 ve 405. maddeleri uyarınca hisse bedellerinin davacıya iadesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafın hak düşürücü süre itirazının ve zamanaşımı def"inin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davalı şirketlerin SPK"ya sunduğu 09.02.2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazılar dikkate alındığında davacının ödediği miktardan sorumlu bulunduğu, davacının eda ettiği yemin karşısında davacının ödeme yaptığının kabulü gerektiği, davacının şirket ortağı olduğu, davacıdan daha çok para alınmasına rağmen daha az hisse senedi verildiği, davalı tarafın ortaklığa ilişkin kabul ve ikrar ettiği miktarın mahsup edilmesi gerektiği, davalı şirket yöneticilerinin şahsi sorumluluğunu gerektirir bir delil bulunmadığı, davalı ... İnşaat ve San. İşl. Tic. A.Ş."nin unvan değişikliği sonrası ... Holding A.Ş."ye devredilmek suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği gerekçesiyle, davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, davalı ...Ş. yönünden davacının şirket ortağı olmadığının tespiti ile
    ilgili talep kısmının reddine, davanın kabulü ile 9.602,00 TL"nin dava tarihi olan 18/03/2009 tarihinden itibaren değişen oranlarda hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalı ...Ş. "den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ve davalılar ... Holding A.Ş ve San. İşl. Tic. A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar ... Holding A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
    Taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin kurulabilmesi için sözleşme ehliyeti, hukuka, ahlaka, adaba uygunluk, ifa imkansızlığının bulunmaması, irade ile beyan arasında uyum, geçerlilik şeklinin arındığı hallerde bu şekle uygunluk gerekmekte olup, bu unsurlardan birinin eksikliği halinde ortada irade açıklaması bulunmasına rağmen, bu irade bir borç doğurmayacaktır. ...Borçlar Genel Hukuku Genel Hükümler, 2. baskı, sayfa 50) 818 Sayılı BK"nın 28. maddesine göre hile, diğer tarafta sözleşme yapma düşüncesini uyandıran ya da bu düşünceyi güçlendiren gerçeğe aykırı eylem ve davranışları ifade eder. Hile nedeniyle sözleşmenin geçersiz sayılabilmesi için kişide aldatma kastının bulunması gerekir. Buna göre kişinin ileri sürdüğü ya da açıklanan zorunluluğu bulunmadığı halde susmuş olduğu nitelikler, karşı tarafı sözleşme yapmaya ikna etme veya sözleşme düşüncesini pekiştirme amacıyla ortaya konulmuş olmaktadır. Kişi bu eylem ve davranışlarda bulunmasaydı diğer tarafın bu sözleşmeyi yapmayacağı bilinç ve düşüncesinde olmalıdır. Aldatma kastında, kişiyi gerçek dışı eylem ve davranışlarda bulunmak suretiyle sözleşme yapmaya ikna etme düşüncesi vardır. Bir başka ifadeyle, sözleşmenin yapılması ile aldatma eylemi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Hileye uğrayan kişinin iradesi sakatlanmıştır. Bu nedenle sözleşmeyi iptal etme hakkına sahiptir. Sözleşmenin iptali halinde tarafların aldıklarını iade yükümlülüğü doğacaktır.
    Somut olayda davacı vekili, istenildiği her an iade edileceği, yüksek faiz verileceği garantileriyle müvekkilinden belge karşılığında para tahsil edildiğini, müvekkilinin ortak olmadığını, davalı şirketlerin ikincil kayıtlar tuttuğunu ileri sürmüş, davalılar ise davacının şirket ortağı olduğunu, şirket ortağının sermaye olarak verdiğini geri isteyemeyeceğini savunmuşlardır.
    Davalı şirketlerin birleşmesi ve kayda alınması amacıyla Sermaye Piyasası Kurulu"na kendilerinin verdikleri 09.02.2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazıların ekine ortak olunan şirkete verilen sermaye katılım bedelleri ile kişiler arasındaki hisse değişimine ilişkin ödeme ve tahsilatlara dair bir takım listeler eklenmiştir. Her ne kadar davalı şirketler hissedarlar arası hisse devri sırasında devreden hissedarın tahsil ettiği miktarların telefon, mektup ve sair yöntemlerle yapılan araştırma sonucu tespit edildiğini, tahsil edilen paranın şirket kasasına girmediğini savunmuşlarsa da, SPK"ya sunulan sözkonusu yazı ekindeki listelerin hiçbir dava dosyasına davalılar tarafından sunulmamış olması, 14.09.2000 tarihli SPK denetim raporunda aynı kişiler ve aynı yöntemlerle yurtdışında para toplandığı, bu toplanan paraların davalılar tarafından kayda alındığı, hava yoluyla paraların Türkiye"ye nakledildiği, organize şekilde hareket edildiği şeklinde tespitlere yer verilmesi, yine 09.05.1999 tarihli tutanakta ... Havalimanı Dış Hatlar Geliş kapısında yapılan kontrolde ..."a ait çanta içinde TL, DM cinsi yüksek miktarda para ile altın bilezik gibi emtianın tespit edildiği,..."un imzalı ifadesinde, şirketinin ..."daki temsilcisinin hisse senetlerini sattıktan sonra paraları ve altınları Türkiye"deki şirketine götürmesi amacıyla kendisine teslim ettiğini ifade etmiş olması karşısında davalı şirketlerce ikincil kayıtlar tutulduğunun kabulü gerektiği, yine pek çok dosyaya sunulan davalı ... imzalı mektupta ortaklıktan ayrılmak isteyenlerin üç ay önce bildirmeleri halinde paralarını alabileceklerinin belirtilmesi birlikte değerlendirildiğinde, ... Grubu bazı şirketlerin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla "Ortaklık Durum Belgesi", "Hisse Senedi" gibi sair belgeler karşılığında istenildiğinde derhal ve işlemiş kar payı ile
    birlikte iade edileceği taahüdü ile para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kulllanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, böylelikle davalıların haksız fiilde bulundukları anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, davalı şirketlerce SPK"ya yazılan 09.02.2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazılar ekindeki listeler dikkate alınarak ve taleple bağlı kalınarak tespit edilen alacağın tahsiline dair hüküm kurulması gerekirken, yanlış değerlendirme ile ikincil kayıtlar bulunmadığı, davacının şirket ortağı olduğu gerekçesiyle sözkonusu listedeki miktarlardan hisse senetlerinin nominal bedeli düşülerek eksik tahsil hükmü kurulması yerinde görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    2- Öte yandan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 336. maddesi uyarınca davalılar ... ve ... hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi de doğru değildir. Zira, 6762 sayılı TTK"nın 336/5. maddesinde tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, TTK"nın 321/son maddesinde de, temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağı hükme bağlandığından davalıların da davalı şirketlerin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olarak gerek MK"nın 50. maddesi gerekse de TTK"nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği ve bu nedenle kendilerine husumet yöneltilebileceği gözetilmeksizin bu davalılar yönünden dahi husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    3- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... Holding A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 491,91 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılar ... Holding A.Ş. ve davalı ... İnşaat ve San. İşl. A.Ş."den alınmasına, 04/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
    DAVALILAR ... HOLDİNG A.Ş. VE DAVALI ... VE SAN. IŞLETMELERİ A.Ş.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi