20. Hukuk Dairesi 2015/8475 E. , 2016/4476 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1959 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... köyü 46 parsel sayılı 3820 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden.... adına tespit edilmiş olup halen tapuda davalı adına kayıtlıdır.
Davacı ... Yönetimi, taşınmazın kısmen kesinleşen orman tahdit sınırları içinde orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.02.2011 gün ve 2010/14966 E. - 2011/1042 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; [Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1941 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan orman tahdidi ile 26.03.1987 yılında yapılan her nasılsa dışarıda kalan ormanların orman kadastrosu, aplikasyon ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulamasına ilişkin açı ve mesafe değerlerinin birbirinden farklı olduğu ve 1941 tarihinde yapılan orman tahdidinde taşınmazın tamamının orman sınırları dışında, 1987 yılında yapılan çalışmalar sırasında taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 333,29 m2"lik kısmının orman sınırları içinde (B) harfi ile gösterilen 3273 m2"lik kısmının orman sınırları dışında kaldığı bildirilmiş olup, (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlarının toplam yüzölçümü 2606,29 m2 olduğu halde, taşınmazın tapu kaydında yüzölçümü 3820 m2"dir ve bu farkın hangi nedenden kaynaklandığı açıklanmamıştır; ayrıca, 1987 yılında yapılan çalışmada her nasılsa dışanda kalan ormanların orman kadastrosunun yapılmasına yönelik komisyona yetki verilmiş olduğundan (A) harfi ile gösterilen kısmını bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda da açıklama yapılmamıştır.
1987 yılında yapılan ve 26.03.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen işlem bir aplikasyon işlemidir. Aplikasyon ile ilk orman tahdit sınırları değiştirilemez, aplikasyon haritasının tahdit hartası ile uyumlu olması gerekir. Ancak, 1987 yılında yapılan işlem sırasında orman tahdit komisyonuna her nasılsa dışarıda kalmış ormanların orman kaastrosunun yapılması yetkisi verilmiş bulunduğundan bu bağlamda 1941 tarihinde 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan orman tahdidi sırasında orman sınırları dışında bırakılmış olan ancak orman niteliğini taşıyan alanların 1987 yılında yapılan uygulama sırasında orman sınırları içine alınması mümkündür. Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun
Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, (1/5000 ölçekli olacak şekilde) değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, kesinleşen orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine aplike edilerek düzenlenecek bu haritalarda komşu ve yakın komşu parsellerin birlikte gösterilmesi, taşınmazın güneyinde bulunan patika yol ile kuzeyinde bulunan derenin sabit sınırlı olup olmadığı araştırılmalı, (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımların toplam yüzölçümü ile taşınmazın tapu kaydında yazılı yüzölçümü arasındaki farkın hangi nedenden kaynaklandığı açıklanmalı ve taşınmazın konumunu birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.] denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uayularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1941 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman tahdidi ile 26.03.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen her nasılsa dışarıda kalan ormanların orman kadastrosu, aplikasyon ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından 1941 yılında kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu gibi 1987 yılında yapılan tahdit çalışmalarında orman tahdit komisyonunca her nasılsa orman dışında kalmış ormanların tahdit içine alınma yetkisinin kullanılmadığının anlaşılmasına ve 1941 yılında yapılan tahdit çalışması ile 1987 yılında yapılan tahdit çalışmasındaki çekişmeli taşınmazın konumu yönündeki farklılığın açı ve mesafe uygulamasından ortaya çıktığı anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 13/04/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.