Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/5558 Esas 2010/6901 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/5558
Karar No: 2010/6901
Karar Tarihi: 11.06.2010

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/5558 Esas 2010/6901 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2010/5558 E.  ,  2010/6901 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı tarafından, davalılar aleyhine 09.06.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.12.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _K A R A R_
    Dava, paydaşlar arasında yol olarak kullanmak üzere bırakılan yere elatmanın önlenmesi istemiyle açılmıştır.
    Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava reddedilmiştir.
    Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
    Hakim bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ile bağlıdır. Dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların uyuşmazlığı vasıflandırmalarıyla bağlı olmadığından uyuşmazlığa uygulanması zorunlu yasa hükümlerini re’sen uygulamak hakimin görevidir.
    Eldeki davaya bu açıdan bakıldığında davanın mahkemenin kabul ettiğinin aksine Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayalı geçit hakkı istemine ilişkin bir dava değil, tapulu taşınmazın paydaşları arasında yapılan taksimde yol olarak bırakılan yere elatmanın önlenmesi istemiyle açıldığı görülmektedir. Kısaca hakimin davayı vasıflandırması yanılgıya dayalıdır.
    Davacı, 57 ve 58 sayılı parsellerin paydaşlarından olduğunu, paydaşlar arasında yapılan taksim sonucu davalıların elattığını iddia ettiği yerin yol olarak kullanılmasının kararlaştırıldığını ve davalıların nizalı yere haksız elatarak kullanmasını engellediklerini ileri sürmüştür.
    Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir. O yüzden mahkemece açıklanan bu yön üzerinde durulması, başka bir anlatımla taşınmazın tüm paydaşların katıldığı kullanma paylaşımına konu olup olmadığı, özellikle davacının çekişmeli olarak nitelendirdiği yerin yol olarak kullanılmak üzere ayrılıp ayrılmadığı tarafların bu konudaki delilleri istenerek açıklığa kavuşturulması gerekir.
    Yukarıda açıklanan hususlar üzerinde durulmaksızın elatmanın önlenmesi isteği eksik inceleme ve araştırmayla kabul edildiğinden karar bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 11.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.






















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.