Davacı, davalı işveren nezdinde 5.5.2001-11.3.2004 tarihleri arası çalıştığı günlerin tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, davacının 05.05.2001-10.10.2002 ve 09.03.2003-11.03.2004 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Somut olayda davacının dosya içinde şahsi sicil dosyası bulunmadığından bildirilen çalışması olup olmadığı belli değildir.İşverende işyeri kayıtları istenmediği gibi dinlenen tanıklar tüm tesbit döneminde değil kısmen çalışan bordro tanıkları olup toplanan delileri hüküm kurmaya yeterli olmadığı halde eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yapılacak iş; davacının SSK dan şahsi dosyası , işverenden çalışmasına yönelik ücret ödeme belgelerini getirmek, imzalarının davacıya ait olan imzalı ücret bordroları bulunması halinde imzalı ücret bordrosundaki süreler kadar kabul , imzalı ücret bordrosu olmayan dönemler için davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve tüm tesbit döneminde işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve resmi kayıtlarına geçmiş tanıklarının beyanlarına başvurmak, sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.