10. Hukuk Dairesi 2016/6100 E. , 2017/2135 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile bir kısım sigortalılığının geçersizliği sonucunda sigortalı sayılmayan ve bu nedenle yaşlılık aylığı şartlarını kaybettiğinden bahisle aylığın kesilmesine dair Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması ile kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulü ile davacı aleyhine kurum işleminin iptali ve davacının 01.02.2012 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, 01.02.2012 tarihinden itibaren 5256 gün üzerinden 506 sayılı Yasa gereğince yaşlılık aylığı bağlanan 01.11.1967 doğumlu davacı hakkında 2013 yılında yapılan denetim ile dava dışı ...’ye ait olduğu anlaşılabilen işyerinden yapılan 03.09.2006-22.01.2007 tarihleri arasında davacı adına yapılan sigortalı bildirimlerinin fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile iptal edilerek aylıklarının 2014 yılı Haziran ayı itibari ile durdurulduğu ve sonrasında davalı Kurumca 18.02.2012-18.06.2014 tarihleri arasında davacıya ödenen aylıkların 5510 Sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin a bendi kapsamında tahsili için borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmakta olup, davaya konu uyuşmazlığın anılan dönemlerde davacı adına yapılan sigortalı bildirimlerinin fiili çalışmaya dayalı olup olmadığı hususunda toplandığı, buna göre davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86. Maddesi olduğu anlaşılmaktadır.
Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, eldeki gibi sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan ... hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davada ise, Mahkemece, davacının Kurumca iptal edilen bildirimlerinin fiili çalışmaya dayalı olduğu kabul edilerek karar verilmiş ise de, verilen kararın eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden ve dava konusu dönem içerisinde davacı çalışmalarını Kuruma bildiren işverenden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, eldeki davaya yönelik olarak, Mahkemece, öncelikle davacı adına bildirim yapılan işyerine ait Kurumdaki tescil dosyası ile kanun kapsamında alınış tarihi ve niteliği ile davacının bu işyerinde ne tür bir iş yaptığı ve bu iş nedeniyle elinde satış fişleri veyahut malzeme temini için kullanılan irsaliyeler gibi yazılı belgelerin olup olmadığı hususu irdelenmeli, bu işyerininin kapasitesi ile davalı Kurumca bu işyerinden başka sigortalılar adına bildirim yapılıp yapılmadığı ile var ise bu kişiler hakkında davalı Kurumca sigortalılık iptali yapılıp yapılmadığı, kurumca çalışması kabul edilip de davacı adına bildirim yapılan işyerinde çalışan kimselerin olup olmadığı ile, davacıyı tanıyıp tanımadıkları hususunda beyanlarına başvurulmalı, yok ise davacının çalışmasının fiili olduğunu iddia ettiği bu işyerine komşu olan işyerlerinde çalışan ve davacının çalışmalarını bilebilecek durumda kimselerin olup olmadığı hususu ile resen araştırma ilkesi çerçevesinde elde edilebilecek diğer tüm deliller toplandıktan sonra çalışmanın fiili olup olmadığı hususunda hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.