1. Hukuk Dairesi 2015/7402 E. , 2015/8689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAHÇE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2014
NUMARASI : 2011/163-2014/124
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı F.. B.. ile davalı N.. S.. vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava; vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanlarından kalan taşınmazların intikal ve diğer işlemlerini yapmak üzere 10.10.1996 tarihinde davalı kardeşini vekil tayin ettiğini, ancak davalının vekalet görevini kötüye kullanarak kayden maliki olduğu 130 ada 3, 131 ada 1 ve 188 ada 115 parsel sayılı taşınmazlarını diğer davalıya satış göstermek suretiyle muvazaalı olarak devrettiğini, karşılığında herhangi bir bedel de ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında miras yoluyla intikal eden dava konusu parsellerin emaneten adına tescil edilmişken aktarıldığını bildirmiştir.
Davacı yanında davaya müdahil olan Hikmet ve R.. S.., davacı ve davalı Namidar ile kardeş olduklarını, tüm mirasçıların paylarının davacı üzerinde birleştirilmesi için davalıyı vekil tayin ettiklerini, ancak davalı vekilin taşınmazları çıkar ilişkisi içinde olduğu diğer davalıya rızaları dışında devrettiğini belirterek davacı yanında davaya feri müdahil olarak katılmalarına karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında talepleri kabul edilmiştir.
Davalı Namidar, çekişme konusu taşınmazları kardeşi Hikmet ile birlikte bedelini ödeyerek tüm mirasçılardan satın aldıklarını, Hikmet"in eşi ile arasındaki nafaka davaları sebebi ile davacı adına taşınmazların emaneten tescil edildiğini, ancak davacının borçları sebebi ile taşınmazların elden çıkma tehlikesi sözkonusu olunca parselleri diğer davalıya bedeli karşılığı satığını, davacının malik olmadığını, davalı Fuat, iddiaların doğru olmadığını, taraflarla akraba olduğunu, taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı son kayıt maliki olan diğer davalının da bu durumu bildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
Hemen belirtmek gerekir ki; hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem taşımaktadır. Yazılı yargılama usulünde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp, açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir.
Bu ilkeler, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 376. ve 377. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 186. maddesinde yapılan düzenlemelerle hüküm altına alınmış, bu kapsamda Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 186/1. maddesi ile; “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saate mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir” düzenlemesi getirilmiş olup, anılan düzenlemenin emredici olduğu tartışmasızdır.
Somut olaya gelince, davalı tarafa 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 186/1. maddesi kapsımında davetiye tebliğ edilmeden sonuca gidilmiş olması doğru olmadığı gibi, karar verilen oturuma mazeret dilekçesi gönderen davalı N.. S.. vekilinin, aynı gün, aynı mahkemenin 2012/179 Esas sayılı dosyasına aynı şekilde mazeret dilekçesi verdiği ve o dava için mazeret dilekçesi kabul edildiği halde, eldeki davada mazeret dilekçesinin kabul edilmemesinin adalet duygusunu zedeleyeceğinin düşünülmemiş olması da doğru değildir.
Hâl böyle olunca; 6100 sayılı HMK"nin 186/1. maddesi hükmü doğrultusunda taraflara meşruhatlı davetiye gönderilmesi, belirlenen günde hazır olan taraf veya taraflara son söz hakkı verilmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı N.. S.. vekili ile davalı F.. B.."nın temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz nedenlerinin şimdilik incelenmesine yerolmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.