23. Hukuk Dairesi 2014/3632 E. , 2014/8617 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/01/2014
NUMARASI : 2012/208-2014/8
Taraflar arasındaki kooperatif davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. M.. Ç.. ile davalı vekili Av. H.. C.."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin kooperatifin kurulduğu 1993 yılından itibaren ortak ve yönetim kurulu üyeliği yaptığını, genel kurul hazirun cetvellerine göre müvekkilinin 2000 yılında 4, 2001yılında 3, 2002 yılında 3, 2003 yılında 2, 2004 yılında, 2005 ve 2006 yılında biri 201 nolu üyelik olmak üzere 2 adet ve 2007-2008-2009-2010 yıllarında ise 201 nolu pay olmak üzere 1 payının bulunduğunu, müvekkilinin hastalığı nedeniyle 2011 yılında kısıtlandığını, paylarının görev yaptığı dönemde imzası taklit edilerek diğer yöneticilerce devir edilmiş olabileceğini ileri sürerek, kooperatifin kuruluş tarihten itibaren davacının sahip olduğu payların tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının da aralarında bulunduğu önceki yönetim kurulu üyelerinin kooperatif belgelerini yeni yönetime teslim etmemeleri nedeniyle pay sahiplerinin belirlenemediğini, önceki yöneticilerin fazladan pay ihdas ettiklerini, ileri sürülen usulsüzlüklerin davacının da bulunduğu yönetim kurulunca yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; hazirun cetvellerinde davacının ortaklık paylarının bulunduğunun belirlenmesine karşılık, davacının ortaklığı ile ilgili olarak aidat ödemelerinin tespit edilemediği, aidat yükümü bulunan kooperatif ortaklığında aidat ödemeden sadece hazirun cetvelinde adının yazılı olmasının ortaklık tespiti için yeterli olmadığı, davacının isteminin açık olmadığı, daha önce devredilen paylarla ilgili belirsiz şekilde pay tespiti isteminde hukuki yarar da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, kuruluş aşamasından bu yana kooperatifin ortağı ve eski yönetim kurulu üyesi olan müvekkilinin, genel kurul hazirun cetvellerine göre değişik sayıda payının bulunduğunu ileri sürerek kaç pay için ortaklığının bulunduğunun tespitini istemiştir. Dava dilekçesinin neleri içereceği HUMK"nın 179. maddesinde (6100 sayılı HMK"nın 119. maddesi) gösterilmiştir. Bu madde hükmüne göre, davadaki istem dava dilekçesinde açıkça gösterilmelidir. Zira, davacının dava dilekçesinde kaç pay için ortaklığın tespitini talep ettiği açık değildir. HUMK"nın 75/2. maddesi (6100 sayılı HMK"nın md.31). Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir, hükmünü amirdir. O halde, öncelikle mahkemece; davacı vekilinden, isteminin açıklanması istenmeli, kaç pay yönünden ortaklık tespiti istediği belirlenerek, birden fazla paya yönelik ortaklık tespiti iddiası bulunduğu takdirde buna uygun delilleri sorularak toplanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Diğer yandan, davacının kooperatifin kuruluşundan 2008 yılına kadar yönetim kurulu üyeliği yaptığı iddiası bulunmaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 55. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesi olabilmek için kooperatif ortaklığının bulunması gerekir. Diğer yandan, dosyadaki gerek 2008 yılı öncesi ve gerekse de davacının yönetimden ayrıldığı bu yıldan sonraki genel kurul hazirun cetvellerinden, davacının değişik sayıda paylarının bulunduğu, 18.05.2011 tarihli 2010 yılı genel kurul hazirun cetvelinde ise bir pay için ortak olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Esasen Kooperatif ortaklığı da en az bir pay için ortak olmayı gerektirir. Diğer yandan, aidat ödemesi ile ortaklığın varlığı arasında doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, ortak sıfatı bulunan bir kişinin aidat borcunu ödememiş olması ortaklığı sona erdirmez. Kooperatife aidat borcu bulunan ortağa uygulanacak yaptırımlar ile mahrum kalacağı paya bağlı kazanılar yasa ve anasözleşmede düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının açıklamalarından sonra delilleri toplanarak kaç pay için ortak olduğu ve ortaklık paylarını devir edip etmediği ve ne şekilde kime devir ettiği belirlenmeli, aksi halde en az bir pay için ortak olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı yorumla yazılı şekilde, uyuşmazlığı çözümsüz bırakacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.