3. Hukuk Dairesi 2020/6225 E. , 2021/8651 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ve katılma yoluyla davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacı ..."nin menstrüel döngüsündeki düzensizlik nedeniyle 10/10/2005 tarihinde annesi davacı ... ile Sultançiftliği Devlet Hastanesi kadın doğum bölümüne muayene için gittiğini, 15 yaşındaki hastanın muayeneye yalnız alındığını, muayene sırasında acıyla çığlık attığını, muayene sonrasında hastaya yazılan ilacı eczaneden satın almaları esnasında eczacı tarafından hastanın yaşı dolayısıyla uyarılmaları neticesinde muayenenin hastaya uygun olmayan yöntemle yapıldığını anladıklarını, tekrar davalı doktora başvurmaları üzerine davalı doktorun “evliyim demiştin” diyerek reçete üzerindeki fitili çizip yerine krem yazdığını, davacı hastanın dış görünüşünün yaşıyla uyumlu olduğunu, doktoru yanıltacak bir görünümü olmadığını, 15-16 yaşlarında olduğu belli olan hastanın genç kız muayenesine uygun olmayan yöntemle evliymiş gibi muayene edilmesi sonucu hymen zarının zarar gördüğünü, yaşanan süreçte tüm aile fertlerinin üzüntü duyduğunu, davalının gereken dikkat ve özeni göstermemesi sebebiyle olaydan sorumlu olduğunu iddia ederek; davacı ... için 20.000 TL, davacı annesi ... için 7.000 TL, davacı kız kardeşi ... için 6.000 TL olmak üzere toplam 33.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı; davacıların kendisini gerçek olmayan ifadelerle suçladığını, uzun süredir jinekolog operatör doktor olarak devlet hastenelerinde çalıştığını, muayene prosedürlerini bildiğini, davacı ...’nin poliklinik odasına yalnız girdiğini ve rahatsızlığını söylediğini, evli olup olmadığını sorduğunu, davacının evet dediğini, muayeneye başladığını ancak hastanın muayeneye izin vermediğini, dışardan gözlemle fitil yazıldığını, muayene defterinde de hastanın muayenede zorlanması sebebiyle masadan indirildiğinin yazılı olduğunu, hastanın alet ile muayene edilmediğini ve zarar verilmediğini, hastanın doktora bilgi vermekle yükümlü olduğunu, davacıların devlet hastanesinden çıkışta gittikleri özel hastanede yapılan muayenede de hymen zarının yırtılmadığının tespit edildiğini, bu yönde bir zararın doğmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 30.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar; davalının temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 29/05/2018 tarihli 2015/34901 E 2018/6348 K sayılı kararıyla davacı ... için 20.000 T, anne ve baba için 7.000’er TL ve kız kardeş için 6.000 TL olmak üzere toplamda 40.000 TL tazminat talep edildiği, mahkemece davacı ... bakımından 30.000 TL manevi tazminat takdir edilerek bu davacı bakımından talep aşılmak suretiyle hüküm kurulmuş iken, diğer davacıların talepleri konusunda hüküm kurulmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararına uyan mahkemece; sağlık bakanlığı aleyhine hizmet kusuruna dayalı olarak idari yargıda açılan manevi tazminat davasının kabulüne dair kesinleşmiş karar ile ceza yargılamasına ilişkin dava dosyasında yer alan delil ve taraf beyanları da dikkate alınarak; yalnızca maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğün de korunduğunun kabulü gerektiği, kişinin cismani zarara uğraması durumunda yakınının da aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün bozulması durumunda manevi tazminat istenebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı ... yönünden 8.000 TL, davacı ... yönünden 3.000 TL, davacı ... yönünden ise 1.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ve katılma yoluyla davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacıların tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Ölüm ve bedensel zarar nedeniyle manevi tazminat, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesinde “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.” hükmü ile düzenlenmiştir. Öğreti ve uygulamalardaki çağdaş gelişmeler göz önünde tutularak, hakimin sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar görenin yakınlarına, manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği kabul edilmiş ve bu doğrultuda 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2. maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, her ne kadar mahkemece; zarar gören ...’nin kardeşi olan davacı ... lehine manevi tazminata hükmedilmiş ise de davacı Merve Dere’nin uğradığı zarar, ağır bedensel zarar niteliğinde olmadığından davacı ... bakımından manevi tazminat koşullarının oluştuğu söylenemez. Bu durumda mahkemece; davacı ...’nin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 163,70 TL peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı"ya iadesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı"ya iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.