8. Hukuk Dairesi 2013/8824 E. , 2014/4229 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2010/236-2013/147
S.. Y.. ve müşterekleri ile Hazine ve E.. M.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 26.03.2013 gün ve 236/147 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde, Emin oğlu Sıtkı adına kayıtlı bulunan 338 ada 4 parsel sayılı taşınmazın Erzincan"da meydana gelen 1939 depreminden kısa bir süre sonra davacıların dedesi A... Y.. tarafından haricen satın alındığını, taşınmazın satın alma tarihinden davacıların eklemeli zilyetliğinde olup, kayıt maliki Emin oğlu Sıtkı"nın tapu kaydından kim olduğu anlaşılamayan şahıslardan olduğunu açıklayarak, Emin oğlu Sıtkı üzerindeki kaydın iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, Erzincan Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1967/947 Esas, 1967/922 Karar sayılı veraset belgesinde kayıt malikinin anne ve baba adının açık olup kimliğinin tespiti mümkün olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın taraf sıfatı bulunmadığından husumetten reddine ve Hazine aleyhine açılan davanın zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleştiğinden kabulü ile Emin oğlu Sıtkı üzerindeki kaydın iptaline ve davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik, TMK"nun 713/2. fıkrasında açıklanan tapu kütüğünde maliki kim olduğu anlaşılamayan hukuki sebebine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz 10.11.1961 tarihinde Eylül 1948 tarih .... nolu tapu kaydının revizyonu sonucu Emin oğlu Sıtkı, Emin karısı Sümbül, ve Emin kızı Şadiye adına tespit edilmiş ve tutanağın kesinleşmesiyle tapuya tescil edilmişken 20.11.1968 tarihinde intikal sonucu Emin oğlu Sıtkı adına tescil edilmiştir. Tapu kaydına ek belgelerde bulunan veraset belgesinden H...Y... Bey oğlu Emin Efendi"nin ölümü ile mirasının eşi Sümbül, çocukları Yahya, Sıtkı ve Şadiye"ye kaldığı bunlardan Sümbül, Yahya ve Şadiye"nin de ölümü ile de tüm miras hisselerinin Sıtkı"ya kaldığı bildirilmiştir. Hal böyle iken Mahkemece Sıtkı"nın mirasçısı olup olmadığı araştırılmadığı gibi, taşınmazın revizyon gören dayanak tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı da araştırılmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 22.02.2012 tarih ve 2011/8-763 Esas, 2012/85 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, bir davanın görülebilmesi için öncelikle davada taraf teşkilinin sağlanması gereklidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Gerek 1086 sayılı HUMK"nun 73. maddesi, gerek hukuki dinlenilme hakkını düzenleyen 6100 sayılı HMK"nun 27. maddesinde düzenlenen bu hak aynı zamanda Anayasa"nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur.
Öyleyse mahkemece yapılacak iş; davalı kayıt maliki Emin oğlu Sıtkı"nın öncelikle ölü olup olmadığı üzerinde durulmalı, hayatta ise dava dilekçesi kendisine tebliğ edilerek ölü ise Hazine hasım gösterilmek suretiyle veraset belgesi alması için davacılara süre ve imkan verilmeli, temin edilecek veraset belgesinden mirasçılarının tespiti halinde mirasçılar davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı, taraf teşkilinin sağlanmasından sonra tarafların bildirdiği deliller toplanarak, taşınmaz başında yapılacak keşifte, taşınmaza revizyon gören tapu kaydı yerel bilirkişi ve tanıklar vasıtasıyla uygulanarak, taşınmazın bu tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, kayıt malikinin mirasçı bırakmadan ölmüş olması halinde TMK"nun 501. maddesi gereğince mirasının devlete kalacağı ve bu nitelikteki bir taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetlik ile edinilemeyeceğinin dikkate alınmamış olması da doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.