20. Hukuk Dairesi 2015/7711 E. , 2016/4443 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2005 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... köyü 103 ada 6 parsel sayılı 1633.00 m2, 7 parsel sayılı 1967.00 m2, 8 parsel sayılı 2033.00 m2, 9 parsel sayılı 2667.00 m2, 10 parsel sayılı 2733.00 m2 ve 11 parsel sayılı 2300 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, tarla niteliğiyle Ağustos 1935 tarih ve 1577 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak davalılar adına tespit edilmiştir.
..., taşınmazlara uygulanan tapu kaydının değişir sınırlı olduğunu, bu nedenle, miktarı ile geçerli sayılması gerektiğini, evveliyatı orman olan, ormandan ve meradan kazanılan yerlerin zilyetlik ve zamanaşımı yolu ile edinilemeyeceğini ileri sürerek, tapu kaydı miktar fazlasının ... adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın reddi ile taşınmazların tespit gibi davalılar adına tesciline karar verilmiş, davacı ... tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/09/2010 tarih .../... E. - ... K. sayılı kararı bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen ... ve ... ... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucunda taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığının belirlenmesi halinde bu kez eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, tespit dayanağı olan tapu kaydının sınırlarında “çalılık" ve “keleme" okuyup, eylemli durumda da ormana sınır bulunduklarından tapu kayıt miktarının zilyetlik yoluyla kazanılıp kazanılamayacağı değerlendirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulmasının usûl ve kanuna aykırı olduğu"na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın reddine, dava konusu 103 ada 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 sayılı parsellerin tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede ilk kez 1968 yılında seri bazında yapılan ve sonuçları 16/03/1970 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra, evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması yapılmış, bu çalışma da 30/05/2005 tarihinde ilân edilmiş ve kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ayrıca uzman orman bilirkişi raporuna göre, çekişmeli taşınmazların 1970 yılında kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırı dışında bırakıldığı, eski tarihli resmî belgelerde de orman sayılmayan yerlerden olduğu, tespite esas alınan değişir sınırlı tapu ile taşınmazların yüzölçümü karşılaştırıldığında kayıt miktar fazlalığı var ise de, incelenen resmî belgelere göre öncesi itibarı ile hiçbir zaman orman olmadığının belirlendiği, 1970 yılında orman kadastrosunun kesinleşmesiyle tapudaki orman sınırının sabit hale geldiği ve üzerinden 20 yıl yıldan fazla zaman geçtiği, dolayısıyla artık kayıt miktar fazlasının ormandan kazanıldığından sözedilemeyeceği gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, ...nin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 13/04/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.