Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevci tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının davalı işyerinde 1.6.1985 tarihinden beri mevsimlik işçi olarak çalıştığı, 10.9.1997 tarihinde orman arazisinde kamyondan beton direklerin indirilme işi sırasında kamyonun arkasında bulunan davacının başından yaralandığı olayı iş kazası olarak tespit eden SGK Müfettişinin 1.5.1998 tarihli raporuna ekli kamyon şoförü M. Y."ın beyanında direklerin kamyondan indirilme işlemi bitince kamyonun kasasının kapağını kapatmak için kapak çivilerini çaktığını ve yerden yüksekte olduğundan aşağından biri geçse dahi göremeyeceğini ve kapağın çivilerini çakıp indiğinde davacının başını tutar vaziyette gördüğünü, sorduğunda başına bir şey isabet ettiğini ancak ne olduğunu bilmediğini söylediğini, çekiç ve çivinin kaymasının mümkün olmadığını bildirildiği, aynı rapora beyanı ekli O.Ş." inde direkler kamyondan indirildikten sonra şoförün kasa kapağının kancalarını çaktığı sırada yanında duran davacının birden kafasını tutuğunu ve kafasının kanadığını ve sorduğunda kafasına çekiç değdiğini beyan ettiğini ve hemen şoförle birlikte Orman İşletmesi Lojmanındaki Karakola götürdüklerini pansuman yapıldığını hastaneye götürmediklerini ve kendisinin işine döndüğünü bildirdiği, davacıda aynı rapora ekli beyanında olay günü kamyonun kasanının kapağını kapatan şoförün elindeki çekicin kaymasıyla başına geldiğini beyan ettiği, aynı rapora ekli beyanında davacının eşi de davacı olan eşinin iş kazası geçirdiğini eve geldiği 12.9.1997 tarihinde öğrendiğini, başından yaralı olduğunu ve saat 16.00 da SSK Adapazarı Hastanesi acil kısmına kaldırdıklarını ve işyerinden vizite kağıdı olarak normal vizite kağıdı verildiğini eşinin kazadan sonra iki gün işletmede bekletildiğini ve normal yürürken koşmaya başladığını, zaman zaman şuur kaybı yaşadığını ve baş ağrıları olduğunu beyan ettiği görülmektedir.
Davacı için SSK Adapazarı Hastanesinde verilen 24.9.1997 tarihli raporda postramatik baş ağrısı nedeniyle davacıya 12.9.1997-23.9.1997 tarihleri arasında istirahat verildiği yine aynı hastanenin S. K. Rapor Muhtırasında da davacının ilk tedaviye alındığı 12.9.1997den itibaren iki ay süre ile istirahatine 13.5.1998 tarihinde oy birliği ile karar verildiğinin yazılı olduğu ayrıca bu iş kazasına dayalı olarak verildiği belirtilen; Adapazarı SSK Hastanesinin 5.10.1998 tarihli raporunda davacının hıdrosefali bulgularının devam ettiği, Kocaeli Üniversitesi Uygulama Hastanesinin 15.6.1999 tarihli raporunda kafa travmasına bağlı baş ağrısı , dengesizlik, sağ tarafta tutukluluk, kusma halinin mevcut olduğu nörolojik ve nöroşurirji konsültasyonunda da davacının yer ve zaman oryantasyonunun bozuk olduğu hastanın tıbbi ve cerrahi müdahale ile şifa bulamayacağının bildirildiği , SSK Ankara Hastanesinin 24.9.1999 tarihli raporunda hastanın kooperasyon kurmakta zorlandığı, zaman zaman yürürken koşmaları olduğu, sağ tarafta kasılmalar ve nöbetler olduğunun bildirildiği, SSK Erenköy ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinin 30.11.1999 tarihli raporunda davacının bu iş kazası nedeniyle postravmatik kronik beyin sendromu tanısı konulduğu, SGK’nın sürekli işgöremezlik oranı tespiti konusunda SSK Adapazarı Hastanesinin 5.10.1998 ve 10.12.1999 tarihli, SSK Okmeydanı Hastanesinin 30.11.1999 tarihli raporlarına göre davacının %67 oranında sürekli işgöremezliğinin bulunduğu ve 21.1.2001 tarihinde kontrolünün gerektiği bildirilmiş bu kontrol kaydına göre Adapazarı Hastanesinin 29.1.2001 tarihli raporuna göre işgöremezlik derecesinin değişmesine ve kontrolüne gerek görülmediği SGK tarafından 30.1.2006 tarihli yazı ile mahkemeye bildirildiği, davacıya bu iş kazası nedeniyle %67 maluliyet oranına göre 1.12.199 tarihinden geçerli olmak üzere 22.6.2000 tarihinde gelir bağlandığı, dosyada kaza tarihinden önce 3.6.1985 tarihli Sapanca Sağlık Ocağı Tabibliğince verilen sağlık raporunun dışında başkaca rapor bulunmadığı ve bu raporda davacının bulaşıcı hastalığı ile işçi olarak çalışmasına mani halinin bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Somut olayda, SGK müfettişi raporundaki ifade sahiplerinin beyanlarına göre davacının 10.9.1997 tarihinde iş kazası geçirerek başından yaralandığı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık davacıda meydana gelen %67 oranındaki sürekli işgöremezlik derecesiyle iş kazası arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacının olaydan hemen sonra işverence hastaneye kaldırılmadığı, iki gün sonra evine dönünce baş ağrısı ve eşinin müfettiş raporundaki beyanına göre de yürürken koşmaya başlaması, şuur kaybı gibi nedenlerle SSK Adapazarı Hastanesine başvurarak 12.9.1997 tarihinde tedavisine başlandığı ve yukarıda açıklanan raporların tümünde bu iş kazası sonucu başından yaralanması nedeniyle meydana gelen kafa travmasına bağlı olarak tanı ve teşhislerin konulması karşısında artık davacının geçirdiği iş kazası sonucu sürekli işgöremez duruma geldiği ve iş kazası sonucu %67 oranında beden güç kaybına uğradığı açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı işverenin 1.6.1985 tarihinden beri mevsimlik işçi olarak çalıştırdığı davacı hakkında somut bir neden göstermeden sürekli iş göremezlik derecesiyle kaza arasındaki nedensellik bağına ilişkin itirazının reddi yerine bu konuda inceleme yapılmasına karar verilerek, bu itiraz nedeniyle yapılan muayeneye sevk ve raporların aldırılmasına yönelik ara kararların yerine getirilmediğinden bahisle davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş ;dava nitelikçe SGK tarafından karşılanmayan zararların giderilmesi istemine ilişkin olduğundan olayda sürekli işgöremezlik derecesi de SGK"ca belirlendiğinden iş güveliği uzmanı bilirkişilerden kusur raporu alınarak, davacının karşılanmayan maddi zararını bilirkişiye hesaplattırılarak çıkacak sonucuna göre davacının istemleri konusunda bir karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 3.7.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.