Davacı, davalı işveren nezdinde 1.10.1992-20.1.2003 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava nitelikçe davacının davalı işyerinde 1.10.1992-20.1.2003 tarihleri arasında geçen ve Kurum’a bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işyerinden Kurum’a verilen dönem bordrolarının 36 klasör olması nedeniyle Kurum’ca sadece örnek olarak 1992/3.dönem bordrosunun gönderildiği diğer bordoların gönderilmediği, davacı vekilince sadece 2002 Aralık ayı ücret bordrosunun ibraz edildiği diğer ayların ücret bordrolarının istenilmediği, işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı tarihin Kurum’dan sorulmadığı ve davalı işyerinin niteliği de dikkate alınarak uyuşmazlık dönmelerinde yıl içersinde hangi tarihlerde kapanıp açıldığının araştırılmadığı, hizmet cetveline göre davacının 1.10.1992-20.1.2002 tarihleri arasında kısmi bildirimlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda çalışmayı doğrulayan tanıkların yukarıda belirlenmiş şekilde uyuşmazlık döneminde resmi kayıtlara geçmiş çalışmaları bulunduğuna dair dönem bordroları getirtilmeden ve varsa ücret bordrolarının temin edilip incelenmeden sonca gidildiği görülmüştür.
Mahkemece yapılacak iş; davalı işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı tarihin Kurumdan sorularak, eğer varsa davalı işyerinden ücret bordroları getirtilerek davacının imzası olanlar saptanarak imzasını içeren bordrolara geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine, ücret bordrosu bulunmayan veya imzalı olmayan ücret bordrolardaki süreler yönünden de işverence SSK’ya verilen dönem bordroları temin edilip bu bordrolarda uyuşmazlık dönmelerinde kayıtlı çalışanlar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak, bordro tanıklarının beyanlarının yeterli olmaması durumunda davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek zabıtaca komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlar tesbit edilip beyanlarına başvurmak, işyerinin yıl içerisinde hangi tarihler arasında açılıp kapandığı da araştırılarak tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.