21. Hukuk Dairesi 2007/18564 E. , 2008/10404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 10. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/05/2007
NUMARASI : 2006/362-2007/174
Davacı, 01.07.1977 tarihinde bir gün çalıştığının tespiti ile yaşlılık aylığına hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, dava dışı D. Madencilik Ltd Şirketine ait iş yerinde 01.07.1977 tarihinde bir gün süre ile çalıştığının ve 29.11.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile ödenmeyen aylıkların yasal faizleriyle birlikte davalı Kurumdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Davacıya ait 01.07.1977 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı kuruma süresi içersinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 1.7.1977 tarihli işe giriş bildirgesinin Kurum’a 14.9.1977 tarihinde verildiği, uzman bilirkişi raporuna göre işe giriş bildirgesindeki imzanın davacının eli ürünü olmadığının bildirildiği, Sosyal Sigortalar Kurumu Konya İl Müdürülüğü’nün işe giriş bildirgesindeki işverenin işyeri ünvan ve sicil numarasının kaydına rastlanılmadığı ve dönem bordrolarının bulunmadığının bildirdiği, İzmir 4. İş Mahkemesinin 2001/689 Esas 2002/50 Karar sayılı dosyasında davacı olan ve bu davada tanık olarak dinlenen Ö. Ü. ile karar sureti dosyada bulunan İzmir 1. İş Mahkemesi’nin 2002/267 Esas 2002/400 Karar sayılı dosyasındaki davacı E.K.’nın aynı işyerinde uyuşmazlık konusu 1.7.1977 tarihinde bir gün süre ile çalıştıklarının tespitine karar verildiği ve davaların kabulüne dair verilen kararların Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
İşverence tanzim edilen işe giriş bildirgelerinin sigortalıya imzalattırılmayıp imzanın tanzim eden kişilerce atılması ülkemizde yaygın bir uygulama olduğundan mahkemece bu yön gözetilmeksizin çalışmanın geçtiği iddia edilen iş yerinin kayıtlarının Ticaret Sicil Memurluğu’ndan getirtilip işyerinin bildirgenin verildiği tarihe faal olup olmadığı araştırılmadan ve bu işyerinde aynı tarihte çalışması kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olan tanık beyanları değerlendirilmeden sonuca gidildiği görülmüştür.
Yapılacak iş; D. Madencilik Ltd Şti’nin Ticaret Sicil Memurluğu’ndaki kayıtları getirtilerek uyuşmazlık tarihinde işyerinin faal olup olmadığını tespit etmek ve faal olduğunun anlaşılması durumunda davalı Kurum’dan bir kez daha işyeri kayıtlarını sormak, ve varsa işyeri dönem bordroları getirtilerek bildirge tarihinde çalışması bulunan bordro tanıklarını tespit edip dinlemek, bordro tanığının bulunmaması durumunda aynı işyerinde aynı tarihte çalışması mahkeme kararı kesinleşmiş tanık beyanı dikkate alınarak; elde edilecek bilgilere göre gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 3.7.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.