![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2013/8731
Karar No: 2014/4218
Karar Tarihi: 13.03.2014
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/8731 Esas 2014/4218 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2012
NUMARASI : 2011/247-2012/469
M.. Y.. ile B.. O.. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali, tescil ve alacak davasının reddine dair Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 11.12.2012 gün ve 247/469 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalılar vekili taraflarından süresinde istenilmiş ise de; duruşma isteminin gider olmadığından reddine karar verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde, imar sonucu ... ada 1 parsel, ... ada 1 parsel,...ada 1 parsel, .. ada 1 parsel ve 39651 parsele revizyon gören 140 parsel sayılı taşınmazın 3289/5032 hissesinin davalılar murisi A.. O.. adına kayıtlı iken 303 m2"sinin 26.09.1988 tarihinde davacı tarafından haricen 3,00 TL"ye (eski 3.000.000 TL) satın alındığını, satın alınan taşınmaz bölümünün bu tarihten beri davacı tarafından gecekondu olarak kullanıldığını açıklayarak, davalılar üzerindeki kaydın iptaliyle davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL"nin davalılardan temerrüt faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davalılar murisi ile davacı arasındaki sözleşmenin resmi şekle uygun olmadığından geçersiz olduğunu, satış senedinin üzerinden 23 yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ile davalılar arasındaki sözleşme resmi şekle uygun olmadığından tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, geçersiz sözleşme uyarınca ödenen satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi gereğince davacıya iadesi gerektiğinden 10.000 TL"nin taşınmazın davalılara teslimi şartıyla payları oranında davalılardan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, haricen satın alma hukuki nedenine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde alacak isteğine ilişkindir.
Davacı 26.09.1988 tarihli harici satış sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddi ile 10.000 TL bedele hükmedilmiştir. Kural olarak; yasal istisnalar haricinde tapulu taşınmazların haricen satışı geçerli değildir. (TMK.m.706, BK.213,Tapu Kanunu 26). Ancak bu halde tarafların almış oldukları edimlerin iadesi gerekli olup geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise; haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığına aktaran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğu ve eski hale getirme yükümlülüğü altında bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeniyle, belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Somut olayda davacı tarafından davalılar murisine 26.09.1988 tarihinde ödenen 3,00 TL"nin (eski 3.000.000 TL) külçe altın, ABD doları, asgari ücret, en yüksek devlet memuru aylığı, Merkez Bankası faiz oranları, tüfe endeksi dikkate alınarak dava tarihinde ulaşmış olduğu değerin saptanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacılar vekili ile davalılar vekilinin aşağıda belirtilen dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Yerel mahkemece davacıların tapu iptali ve tescil isteğinin reddi ile denkleştirici adalet ilkesi gereğince belirlenen 15.000 TL tazminat miktarından talebe bağlı kalınarak 10.000 TL"nin taşınmazın davalılara teslimi şartıyla davalılardan tahsiline karar verilmiştir. 6100 sayılı yasanın ""Hükmün"" kapsamını düzenleyen 297/son maddesi ""Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."" şeklinde düzenlenmiş olup davacı lehine hükmedilen tazminatın şarta bağlanması anılan maddeye açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bu halde mahkemece, hükümle davalılara yüklenen borcun açık, şüphe uyandırmayacak şekilde düzenlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Davacılar ve davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya ve 150,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara ayrı ayrı iadesine, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.