3. Hukuk Dairesi 2020/6124 E. , 2021/8646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılardan Mutlu ile davalı şirket ve dava dışı şirket ortakları aleyhine tapu iptali ve tescil ile tazminat talepli dava açılması amacıyla 12/12/2014 tarihinde avukatlık ücret sözleşmesi imzaladığını 18/12/2014 tarihinde Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/529 esas sayılı dosyası ile 2.000.000 TL değerinde dava açıldığını ancak duruşma günü beklenmekte iken davalı ...’nun 01/06/2015 tarihinde dava dosyasına verdiği feragat dilekçesi üzerine davanın feragat nedeni ile reddedildiğini öğrendiğini, feragatin davalılar arasında yapılan sulh ve menfaat karşılığı olduğunu, sulhun gerek vekalet ücreti gerekse yargılama masraflarından kurtulmak için yapıldığını, avukatlık ücret sözleşmesinin 2. maddesine göre belirlenen avukatlık ücretinin dava değerinin %15’i + KDV olarak kararlaştırıldığını, yine sözleşmenin 5. maddesinde “Müvekkilin davanın veya alacağın takibinden kısmen veya tamamen vazgeçmesi, karşı taraf ile sulh olması veya karşı tarafı ibra etmesi gibi işin takip ve sonuçlandırılmasını her ne surette olursa olsun engellediği durumlarda avukat sözleşmede kararlaştırılan ücrete hak kazanır.’’ şeklinde düzenleme bulunduğunu, Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesine göre davalıların avukatlık ücretinin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek; avukatlık ücret sözleşmesinin 2. maddesi uyarınca dava değerinin %15’i olan 300.000 TL vekalet ücretinin, %18 KDV’si olan 54.000 TL ve karşı vekalet ücreti olan 39.825 TL ile birlikte toplam 393.825 TL avukatlık ücret alacağının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ...; iddia edilen tüm hususların doğru olduğunu, açmış oldukları davada gayrimenkullerine tedbir uygulandığı için bankadan kredi alamayan diğer davalının kendisini sıkıştırdığını, kandırdığını protokolde uzlaşılan tutarın 260.000 TL olarak yazılmasına rağmen gerçekte anlaşılan tutarın 2.000.000 TL olduğunu, bu miktar üzerinden sulh olunarak davadan feragat ettiğini ancak feragatten sonra noterde verilen sözlerin tutulmadığını, pişman olduğunu, bahsi geçen davanın masrafları için davacı avukata ücret ödemediğini, tüm masrafların davacı avukat tarafından yapıldığını ve aleyhinde açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Davalı şirket; avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan vekalet ücreti sorumluluğunun, avukatla sözleşme yapan iş sahibine ait olacağını, davalı şirketin davacı avukat ile bir vekalet ilişkisi bulunmadığından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/529 esas sayılı dava dosyasında, protokol ile kararlaştırılan 260.000 TL ödenmek suretiyle sulh olduklarını ve davadan feragat edildiğini, davacının talebinde haklı olduğu kabul edilse bile avukatlık ücretinin sulh olunan bu miktar üzerinden hesaplanması gerektiğini, davacı ile diğer davalının davanın açılması konusunda iyi niyetli olmadıklarını, yazılı olduğu iddia edilen sözleşmenin sonradan anlaşmalı olarak tanzim edildiğini, davanın haksız olduğunu savunarak, reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalıların 260.000 TL üzerinden sulh oldukları bu tutar üzerinden belirlenen akdi vekalet ücreti ile karşı vekalet ücreti toplamından davacının iade aldığı harç ve gider avansının mahsubunun gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 21.248,20 TL ücreti vekalet alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davacı avukatın, davalılardan Mutlu"ya vekaleten, 2.000.000 TL harca esas değer üzerinden tapu iptal ve tescil ile tazminat istemiyle diğer davalı şirket aleyhine dava açtığı, yargılama sırasında sunulan feragat dilekçesi gereğince davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği sabittir. Davacı, takip ettiği dava dosyası nedeniyle gerek akdi gerekse mahrum kaldığı karşı taraf vekalet ücretinin ödenmediği iddiasıyla hem vekil edeni, hem de onun hasmı olan diğer davalı hakkında Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesine dayanarak bu davayı açmıştır. Davacı vekil ile vekil edeni davalı ... arasında 12/12/2014 tarihli yazılı ücret sözleşmesinin düzenlendiği ve sözleşme konusu işlerden dolayı avukata ödenecek ücretin; "dava değerinin (ileride mahkemece belirlenecek rayiç değeri üzerinden) %15 (yüzde onbeş) dir. Bu ücrete KDV ve stopaj tahakkuku halinde, müvekkil ayrıca öder ayrıca Avukatlık Kanunu uyarınca müvekkil lehine hükmedilecek dava vekalet ücretleri avukata aittir." şeklinde belirlendiği, yine sözleşmede sulh ve azil halinde; "Müvekkilin bu sözleşmenin akdinden sonra, dosyasını geri alması, avukatın yazılı iznini almadan başka avukatları teşrik etmesi veya bir başka avukata işini vermesi, istenen giderleri ödememesi, iddia ve savunma için gerekli bilgi, belge ve delilleri vermemesi, adresini değiştirdiği halde yeni adresini yazılı olarak bildirmeyip işin takibini bu suretle imkansız hale getirmesi, avukatın rızası olmadan davanın veya alacağın takibinden kısman veya tamamen vazgeçmesi, karşı taraf ile sulh olması veya karşı tarafı ibra etmesi veya haklı bir sebep yokken avukatı azletmesi gibi işin takip ve sonuçlandırılmasını her ne suretle olursa olsun engellediği durumlarda avukat sözleşmede kararlaştırılan ücrete hak kazanır. Bu durumda sözleşmede belirtilen ücretin tamamı avukatın ilk isteminde derhal ve bir
defada ödenmesi gerekmektedir.” düzenlemesinin yapıldığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bir davada görev yapan avukat, vekil edeninden aralarındaki sözleşmeye göre kararlaştırılan miktarı, şayet ücret kararlaştırılmamış ise Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşulu ile davanın kazanılan bölümü üzerinden yüzde on ile yüzde yirmi arasında belirlenecek miktarı, şayet değeri para ile ölçülemeyecek işlerden ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenecek miktarı ücret olarak talep etmek hakkına sahip olduğu gibi ayrıca yargılama sonunda haklı çıkılan kısım üzerinden hasma yüklenen vekalet ücretini de talep etmek hakkına sahiptir. Vekil eden avukatına belirlenen bu iki kalem ücreti ödemekle yükümlü olup, Avukatlık Kanununun 165. maddesi gereğince avukat tarafından takip edilen dosyada tarafların sulh olmaları halinde vekil eden ile avukat arasında sözleşme bulunmaması, sözleşmedeki ücretin geçersiz olması halinde gerek vekil eden gerekse hasım, sulh olunan miktar, sulh olunan miktar belli değilse, mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, aksi takdirde dava veya icra takibine konu müddeabihin tamamı üzerinden Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre belirlenecek ücret nedeni ile müteselsilen sorumlu sayılmaktadır. Sulh olunan davanın hasmı olan karşı taraf ise; Avukatlık Kanununun 165. maddesi ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 5/10/2018 tarihli ve 2017/6 Esas 2018/9 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince; sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan, takipsiz bırakılan işlerde sadece yasal vekâlet ücretinin ödenmesi hususunda vekile karşı, vekil eden ile birlikte müteselsilen borçlu sayılacağı kuşkusuzdur. Yine Dairemizin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, avukat tarafından takip edilen dosyada tarafların sulh olmaları halinde; vekil eden ile avukat arasında sözleşme bulunmaması, sözleşmedeki ücretin geçersiz olması halinde gerek vekil eden gerekse hasım, sulh olunan miktar, sulh olunan miktar belli değilse, mahkemece gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, aksi takdirde dava veya icra takibine konu müddeabihin tamamı üzerinden Avukatlık Kanununun 164/4. maddesine göre belirlenecek ücret nedeni ile müteselsilen sorumlu sayılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalılar arasındaki 01/06/2015 tarihli sulh protokolünde tarafların sulh oldukları miktar açıkça yazılı olmadığı gibi, protokol metninden de sulh ile sağlanan menfaatin tespiti mümkün değildir. Yine davalılar tarafından sunulan 01/06/2015 tarihli adi yazılı sulh protokolünde belirtilen rakam davacı vekil tarafından kabul edilmediği gibi sözleşmenin tarafı olan davalı ... tarafından da itiraza uğradığı anlaşılmaktadır.
O halde ilk derece mahkemesince; davacı avukatın talebine ve vekalet ücretine esas ilgili dava dosyasının kesinleşmiş olduğu da dikkate alınarak, davacı avukat tarafından takip edilen dosyada müddeabihin tamamı (2.000.000 TL) sulh olunan miktar olarak kabul edilip, bu miktar üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle, davalılardan vekil eden Mutlu davayı kabule ilişkin beyanı da değerlendirilerek, davalı ...’nun hesaplanacak akdi vekalet ücretinin tamamından, diğer davalı şirketin ise ilgili kanun ve içtihadı birleştirme kararı gereğince, yine aynı müddeabih üzerinden (2.000.000 TL) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanacak karşı taraf vekalet ücretinden davalı ... ile birlikte mütelselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ve sulh ile sonuçlanan dosyada iadesine karar verilen harç ve gider avansının da hesaplanan vekalet ücreti alacağından mahsup edilmek suretiyle karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 20/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.