Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3811
Karar No: 2014/8564

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/3811 Esas 2014/8564 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/3811 E.  ,  2014/8564 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 11/09/2013
    NUMARASI : 2013/103-2013/244

    Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekili ile süresi içinde müflis davalı şirket iflas idaresi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkilinin işyerini işyeri paket sigorta poliçesi ile sigortaladığını, 17.10.2000 tarihinde işyerini su basması nedeniyle mağazada bulunan eşyaların lağım ve yağmur sularıyla hasara uğradığını, davalıya süresinde yapılan ihbar üzerine hasar tespiti yapıldığını, hasar bedelinin tahsili amacıyla yapılan takibin vaki itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı şirketin aynı olay nedeniyle A.Sigorta ve B. Sigorta şirketlerinden de tazminat talep ettiğini, işe yaramaz eşyalar hasarlandırılmak suretiyle haksız menfaat temin etmeye çalıştığını, üçüncü kez aynı şekilde aynı eşyaların hasarlandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 24.02.2010 tarih ve 2009/4226 E,2010/1851 K. sayılı ilamıyla, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı şirket yöneticisinin sigorta şirketini dolandırmak suçundan mahkumiyetine ilişkin kararın bozulduğu ve bozmadan sonra dosyanın akıbetinin belli olmadığı belirtilmişse de temyiz dilekçesinin ekinde sunulan İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 14.5.2008 tarihli kararında sanığa atılı suçun sabit olmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine hükmedildiğinin anlaşıldığı, öte yandan davacıya ait işyerlerinde olağan sayılamayacak sıklıkta risklerin gerçekleştiği şeklinde genel ve varsayıma dayalı gerekçeye dayanılması yerine somut olay bakımından taraflara düşen ispat yükü belirlenerek bir değerlendirme yapılması gerektiği, nitekim, hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan heyetteki sigorta prodüktörü-uzman sigortacı bilirkişi ispat yükünün davalıda olması ve somut belgeler karşısında teknik açıdan davalının davacıya tazminat ödemesi gerektiği şeklinde karşı oy yazısı yazdığı, 29.09.2004 tarihli heyet raporunda da denetime elverişli ve ayrıntılı gerekçe ile aynı sonuca ulaşıldığı, bu durumda mahkemece, dosya içeriğine göre hasarlanan malların davacıya ait olmadığı veya riskin gerçekleşmediği şeklindeki iddiaların davalı tarafından ispat edilmesi gerektiği ve davacı şirket yöneticisinin beraat ettiği dikkate alınıp, söz konusu beraat kararının gerekçesindeki maddi vakıalara ilişkin tespitler de gözetilip tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek, bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen ek bilirkişi raporuna göre, 17.10.2000 tarihinin, hasarın meydana geldiği tarih olmayıp, sigortalının zararı öğrendiği tarih olarak kabulünün gerektiği, İstanbul 2.Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2007/177 Esas sayılı dosyasında ve sigorta yetkilisi hakkında verilen beraat kararında atıf yapılan 02.10.2007 tarihli meteoroloji raporunda geriye dönük 7,8,9,10 Ekim tarihlerinde sağanak yağış olduğunun belirlendiği, 28.04.2003 tarihli ilk meteoroloji yazısında dahi sigortalı rizikonun bulunduğu F. bölgesi değil, buradan yaklaşık 30-40 km uzakta olan Sarıyer istasyon verilerine göre "17.10.2000" günü yağış olmadığının bildirildiği, sigortacı tarafından "Dahili Su Klozu" 5.madde hükmünde "Kanalizasyon ve foseptik çukurlarından geri tepen pis suların neden olacağı zararlar" düzenlemesine yer verilerek söz konusu hasarın teminat kapsamına alındığı, rizikonun teminat dışında kaldığını ispat yükünün sigortacının üzerinde olduğu, ispat yükümlülüğünün davalı tarafça yerine getirilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının 29.018,00 TL hasar bedeli alacağının müflis masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ile müflis davalı şirket iflas idaresi vekili temyiz etmiştir.
    1-Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;
    Mahkemece kayıt kabul davası hakkında verilen hüküm temyiz eden davacı vekiline 20.02.2014 günü tebliğ edildiği halde, temyiz dilekçesi İİK"nın 164. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra 06.03.2014 tarihinde verilmiştir. Davacı vekilince tebligatın usulsüz olduğu da ileri sürülmemiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında Yargıtay tarafından da karar verilebileceği kabul edilmiş olmakla, temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
    2- Müflis davalı şirket iflas idaresi vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
    Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, müflis davalı şirket iflas idaresi vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı iflas idaresi vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davacıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, davalıdan alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.12.2014 tarihinde (1) numaralı bent yönünden oyçokluğuyla, (2) numaralı bent yönünden oybirliğiyle karar verildi.


    MUHALEFET ŞERHİ

    İİK"nın 235/1. maddesi uyarınca ticaret mahkemesinde açılan iflasta kayıt kabul davaları sonunda verilen kararlara karşı temyiz kanun yolu bakımından, temyiz süresinin kaç gün olduğu, sürenin tefhimden mi tebliğden mi başlayacağı konusunda İİK"da açıklık yoktur. Dairemizin sayın çoğunluğu İİK"nın 164/1. maddesi uyarınca temyiz süresinin 10 gün olduğunu kabul etmektedir. İİK"nın 164/1. maddesi iflas davasında kararın tebliğinden itibaren temyiz süresinin 10 gün olduğunu düzenlemiştir. Bu hüküm istisna getiren bir düzenleme olup sadece iflas davasına ilişkin verilen kararla sınırlı uygulanabilir. İstisnanın dar yorumlanması, kıyas yoluyla genişletilmemesi ana kural olduğuna göre aynı hükmün ticaret mahkemesinde görülen iflasta kayıt kabul davalarında uygulanamayacağı açıktır. Kanunda istisnai bir düzenleme yer almadığından, temyiz süresi de genel hükümlere göre belirlenmelidir.
    Nitekim İİK, icra mahkemesi dışında görülen davalar bakımından genel uygulamadan ayrılıp istisna getirmişse bunu iflas davası yönünden İİK"nın 164/1"de olduğu gibi kararın tebliğinden, iflasın ertelenmesinde İİK"nın 181 atfıyla 164/1"de kararın tebliğinden, iflasın kaldırılması davasında İİK"nın 182"de kararın tebliğinden, iflasın kapatılması davasında İİK 254/4"de kararın tebliğinden, konkordatonun tasdik ya da reddinde İİK 299"da kararın tefhiminden, konkordatonun bir alacaklı yönünden feshinde İİK 307"de kararın tebliğinden, konkordatonun tamamen feshinde İİK"nın 308/2 atfıyla 299"da kararın tefhiminden itibaren 10 gün olduğunu, icra mahkemesinden verilen istisnaen temyiz yolu tanınan kararlar için de İİK"nın 363"de 10 günlük temyiz süresi olduğunu kanun düzenlemiştir.
    Dairemiz kurulmadan önce bu tür davalara bakan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 17.02.2010 tarih 2009/12367 E., 2010/1590 K. sayılı kararındaki karşı oydaki görüş ile doktrinde Prof. Dr. B. Kuru, İcra İflas Hukuku El Kitabı Ankara 2013 s. 1332-1333"de temyiz suresinin genel hükümlere uygun olarak 15 gün olduğunu ileri sürmekte, yine Prof. Dr. T. M. da İcra İflas Hukuku 5. baskı Ankara 2013 s. 1409-1410"da yukarıda zikredilen karşı oydaki görüşe atıfla gerekçelendirerek temyiz süresinin genel hükümlere göre belirlenebileceğini zikretmektedir.
    Genel hükümlere uygun şekilde temyiz süresinin 15 gün olduğu kabulümde olduğundan, aynı şekilde karar düzeltme süresinin de HUMK"nın 440/1. maddesi uyarınca 15 gün olduğunun kabulü gerekir.
    Hal bölye olunca iflas kayıt kabul davalarında iflas davası için hüküm içeren İİK"nın 164/1. maddesinin uygulama yeri bulunmadığını, genel hükümlerin uygulanması ile HUMK"nın 432. maddesi uyarınca temyiz süresinin 15 gün olduğunu (uygulanması halinde 6100 s. HMK"nın 361. maddesi uyarınca bir ay olduğunu) kabul ettiğimden, temyiz süresinde olduğundan, işin esasının incelenmesi görüşünde olduğumdan aksi yönde oluşan Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşüne katılamıyorum.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi