4. Hukuk Dairesi 2012/1692 E. , 2013/438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat.... tarafından, davalı ... aleyhine 11/11/2005 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat ile çeyiz eşyalarının ve ziynet bedelinin tahsili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/11/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ile resmi nikah yapacakları düşüncesiyle gayri resmi olarak evlendiğini, ancak birlikte yaşadıkları 5 ay boyunca davalının resmi nikah yapmaya yanaşmadığını, resmi nikahlarının olmamasını devamlı kendisine karşı bir tehdit unsuru olarak kullandığını ve en son baba evine dönmesini söyleyerek akşam vakti sokak ortasında kendisini öylece bıraktığını, beyanla davalının bu haksız eylemleri nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararının tazmini ile kendisine ait olan ve davalıda kalan çeyiz ve ziynet eşyalarının bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olayda, olayın gelişimi, olay tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı fazladır.Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Davacı, daha sonra resmi nikah yapacağım vaadi üzerine davalı ile düğün yaparak evlendiğini; ancak, daha sonra davalının resmi nikah yapmadan ziynet eşyalarını da alarak çarşının ortasında bıraktığını ve babasının evine dönmek zorunda kaldığını belirterek maddi ve manevi tazminat istemiştir.
Davalı ise, asıl davacının resmi nikaha yaklaşmadğını, kendisinin kekeme olması nedeniyle düğünden 5-6 ay sonra davacının davalıyı terk ettiğini ve altınları davacının giderken götürdüğünü belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararı dairemizce sadece manevi tazminatın fazla olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Ziynet eşyalarının kadının yanında bulunması hayatın olağan akışına uygun olandır. Davacı davalının ziynet eşyalarını aldığını ispatlayamamıştır. Bu nedenle ziynet eşyaları ile ilgili istemin reddi gerekir.
Diğer yandan davacı, düğün tarihinde reşittir. Resmi nikah yapılmadan birleşmeye rıza göstermiştir. Sonradan resmi nikahın yapılmaması ve terkedilebileceği hususunu öngörebilecek yaşta ve konumda olan davacının artık bunlardan kaynaklanan manevi tazminat isteme hakkı bulunmamaktadır. Şu durumda, manevi tazminat isteminin de reddi gerekir.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle Dairemiz çoğunluğunun aksi yöndeki düşüncesine katılmıyoruz. 17/01/2013