1. Hukuk Dairesi 2015/8320 E. , 2015/8609 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ALAŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2013
NUMARASI : 2012/297-2013/319
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava,paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakan Alime intikal eden elbirliği halinde malik oldukları üzüm bağı niteliğindeki 457 ada 30 parsel sayılı taşınmazı diğer paydaş davalının tasarruf ettiğini,davalı ve diğer paydaşlar aleyhine açtıkları ortaklığın giderilmesi davasının kabul edildiğini ve taşınmazın ihale ile davalıya satılıp onun adına tescil edildiğini,tespit dosyasında 2008-2012 yılları arasındaki dönem için hesaplanan toplam 39.291,90 TL ecrimisilden paylarına isabet edenin 1.894,00 TL olduğunu ileri sürerek 7.576,00 TL ecrimisile;yargılama sırasında ise ihale tarihinden geriye dönük 5 yıllık ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı,çekişmeli taşınmazın 30 yıl önce fiilen taksim edildiğini,davacıların 15-20 yıl kadar önce taşınmazın batı kısmından 3-4 dönüm yer kullandıklarını ve ekonomik olmayınca taşınmazı terk ettiklerini, davacılara ait bölümü civar parsel maliklerinin kullandığını, taşınmaza tarafından bağ dikildiğini, intifadan men şartının gerçekleşmediğini, talebin fahiş olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,intifadan men şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği, toplanan deliller ve temyiz dilekçesinin ekindeki belgelerden; çekişme konusu üzüm bağı niteliğindeki 9.815 m2 yüzölçümlü 457 ada 30 parsel sayılı taşınmazın Alime mirasçıları adına tapuda elbirliği halinde kayıtlı olduğu,davacılar ve davalının dava dışı kişilerle birlikte Alime"nin miraçsısı oldukları , davacıların 04.12.2009 tarihinde davalı ve diğer paydaşlar aleyhine açtıkları Alaşehir Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/996 Esasına kayıtlı ortaklığın giderilmesi davasında dava dilekçesinin davalıya 04.02.2010 tarihinde tebliğ edildiği,taşınmazın ihale ile davalıya satılıp 31.07.2012 tarihinde davalı adına tescil edildiği,davacıların öncelikle Alaşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/148 Değişik İş sayılı dosyasında delil tespiti yaptırdıkları ve tespite ilişkin fenni bilirkişi tarafından düzenlenen krokide yeşil boyalı ve B harfi ile gösterilen 6.000,00 m2 lik bölümü davalının bağ olarak kullandığı,buna karşın kırmızı boyalı ve A harfi ile gösterilen 3.180,00 m2 lik bölümün park, mavi boyalı ve C harfi ile gösterilen 635,90 m2 lik bölümün ise toprak sergi olarak boş olduğu anlaşılmaktadır.
./..
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazlarda ihale tarihine kadar taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Tüm bunların yanında, ecrimisil davalarında davalının uzun süreli kullanımı söz konusu ise, bu kullanıma ses çıkarmayan davacının zımni muvafakatinin var olduğu yönünde “fiili karine” oluşacağı ve bu karinenin aksi davacı tarafından kanıtlanmadıkça, ecrimisil talep edilmesinin Türk Medeni Kanunu"nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği kabul edilmektedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacıların muris Alime"den intikal eden taşınmazdan hiç bir şekilde yararlanamadıklarını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları, adı geçen mirasbırakanın 28.03.1927 tarihinde öldüğü, davacıların o tarihten beri mevcut kullanıma karşı çıkmadığı dolayısıyla davalının kullanımına zımnen muvafakat edildiği, ortaklığın giderilmesi davasının açılması ile muvafakatın geri alındığı sonucuna varılmakta olup, bu durumda davacıların açtığı ortaklığın giderilmesi davasında dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihinden önceki kullanımı nedeniyle davalının kötüniyetli olduğunu ve ecrimisille sorumlu tutulabileceğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Öte yandan;davacıların taşınmazda kullandığı bir bölüm yok ise de kullanabileceği bir yer olup olmadığı mahkemece araştırılmış değildir.
../...
Hâl böyle olunca, yerinde keşif yapılarak yukarıdaki ilkeler uyarınca inceleme ve araştırma yapılması, toplanan ve toplanacak delillerin değerlendirilmesi, davacıların taşınmazda kullanabileceği bir bölümün olup olmadığının gerektiğinde taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması, davacıların kullanabileceği bir yer var ise ecrimisil isteğinin reddedilmesi, aksi halde davalının kullandığı alan gözetilerek ortaklığın giderilmesi davasında dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihi olan 04.02.2010 tarihinden ihale tarihine kadar bilirkişi tarafından hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken noksan soruşturma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.