Taraflar arasında görülen tapu iptali ile tescil olmazsa tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı Derviş vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Barış Bülbül"ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkindir. Davacı Hazine, Derviş adına tespit ve tescil edilen 14.100 m² yüzölçümlü 4323 parsel sayılı taşınmazın 6.750 m²"sinin Hazine adına tesciline ilişkin kararın kesinleştiğini, ancak durumu bilen davalı Derviş"in taşınmazın tamamını diğer davalı şirkete satış suretiyle devrettiğini, tescilin yolsuz olduğunu ve davalı şirketin de iyiniyet iddiasında bulunamayacağını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil olmazsa tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı Derviş,ilamın keşinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içersinde kararın infaz ettirilmediğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek; davanın davalı şirket, zamanaşımı itirazında bulunarak iyiniyetli olduklarını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 6.750 m²"lik bölümü dışında 4.350 m²"si de dahil olmak üzere toplam 11.100 m²"si için hesaplanan 13.320,00 TL nin davalı Derviş"den tahsiline; sair taleplerin ise reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı Derviş"in Hazine aleyhine açtığı Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/147 Esas sayılı davası sonunda; 29.04.1981 tarihli kadastro tespiti sırasında senetsizden tarla niteliğiyle 14.100 m² olarak tespit ve tescil edilen 4323 parsel sayılı taşınmazın 6.750 m²"lik bölümünün Hazine adına tesciline ilişkin kararın derecattan geçmek suretiyle 19.11.1994 tarihinde kesinleştiği, davalı Derviş"in taşınmazın tamamını diğer davalı şirkete 16.09.2005 tarihli satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
./..
Gerçekten de; kesinleşen anılan karara rağmen tapu sicilindeki mülkiyet durumunda herhangi bir değişiklik yapılmamasından hükmün sicile yansıtılmamasından, yararlanan davalı Derviş"in taşınmazın tamamını diğer davalı şirkete temlik ettiği ancak ikinci el konumundaki kayıt maliki davalı şirket hakkında Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinde öngörülen iyiniyet olgusunun aksini kanıtlar nitelikte davacı tarafından delil ibraz edilmediği gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalı Derviş vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine. Ne var ki; mahkemece istek olmadığı halde 6100 sayılı HMK"nun 26. maddesine aykırı olarak davalı Derviş"e ait 4.350 m²"lik bölümün değeri de dahil edilmek suretiyle tazminata karar verilmesi doğru olmadığı gibi davacı dava dilekçesinde dava değerini 6.750,00 TL bildirdiği halde talep aşılmak suretiyle davacı yararına 13.320,00 TL tazminata hükmedilmiş olması da isabetsizdir. Davalı Derviş vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.