10. Hukuk Dairesi 2009/16125 E. , 2010/804 K.
"İçtihat Metni"......
Davacı Kurum, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, yapılan yargılama süreci sonunda yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı işveren avukatının tüm, davacı Kurum avukatının ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece verilen önceki hüküm, dairemizin 31.03.2009 tarihli ilamıyla “506 Sayılı Kanunun 26/1.inci maddesindeki ‘...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...’ bölümünün, ...... Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve ...... sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, ‘halefiyete’ değil, ‘kanundan doğan basit rücu hakkına’ dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmasına, öte yandan, kesinleşen önceki rücu davalarında hükmolunan miktarın mahsubu yapılırken, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınması gerektiğine; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmişse, artışların hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmamasına, bu çevrede meseleye fiili ödemeler açısından bakıldığında ise fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, Kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarından düşük ise o takdirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınması gerektiğine” işaret edilerek bozulmuştur.
./..
-2-
Temyize konu dava, ilk rücu davası olup, bozma ilamına uygun olarak yapılan yargılama süreci sonunda, sigortalıya bağlanan ilk peşin değerli gelir ile ödenen geçici işgöremezlik ödeneğinin %70 kusur karşılığı tutarları yönünden davanın kısmen kabulüne dair mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı 21.03.2007 tarihinden sonra, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından; davanın açıldığı tarihteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum gereğince reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığı halde; davacı Kurumun davada haksız çıkan taraf olarak nitelenip vekâlet ücreti ile sorumluluğuna hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Ne var ki; bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ:Hüküm fıkrasının (5) no’lu bendinde yer alan ve davalı işveren lehine vekalet ücretini düzenleyen “Davacı kurum tarafından talep edilen miktar %80 kusur oranın ve katsayı artışlarına göre talep edildiğinden katsayı artışları nedeniyle red edilen miktar davacının kusurundan doğmayıp Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda red edildiğinden katsayı artışları yönünden red edilen miktar yönünden avukatlık ücreti verilmesine yer olmadığına, kusur oranına göre red edilen miktar yönünden hesap edilen 680,46 TL avukatlık ücretinin de davacı kurumdan alınarak davalıya verilmesine.” hükmünün tamamen silinip hüküm fıkrasından çıkarılmasına ve kararın bu biçimiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 26.01.2010 gününde oy birliğiyle karar verildi.
......