23. Hukuk Dairesi 2014/4554 E. , 2014/8548 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11/02/2014
NUMARASI : 2013/513-2014/33
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, üyesi olduğu davalı kooperatifin müvekkilinden diğer üyelerden fazla olarak toplam 2.700,00 TL tahsilat yaptığını, bu alacağın 2.200,00 TL"lik kısmı için Ankara 27. İcra Müdürlüğü"nün 2012/5518 Esas sayılı dosyası üzerinde girişilen icra takibinin, davalının haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek, şimdilik 1998 yılından 2011 Mayıs ayına kadar fazla alınan 2.200,00 TL"nin tahsil edildiği tarihten itibaren faiziyle tahsiline, borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sunduğu 09.12.1999 tarihli 00100 numaralı makbuzun yevmiye defterinde kaydının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının Eylül 1998 tarihinde davalı kooperatife üye olduğu, davacının fazladan ödeme yaptığı iddiasının 1999 yılına ilişkin olduğu, 1999 yılında davacının sunduğu ödeme belgelerine göre 3.761,00 TL, davalı kayıtlarına göre ise 1.561,00 TL ödemenin söz konusu olduğu, aradaki farkın ise 2.200,00TL"ye, yani dava konusu miktara tekabül ettiği, genel kurul tutanaklarındaki belirlemeye göre ise bu dönemde 1.250,00 TL aidat toplanmasının gerektiği, 09.12.1999 tarihli makbuzda yazılı olan 2.200,00 TL"lik ödemenin kooperatif kayıtlarında yer almadığı, bu makbuzun ise, kooperatif kayıtlarına göre 26.07.2000 tarihli makbuzdan sonra düzenlendiğinin anlaşıldığı, bu durumun muhasebe tekniği açısından da mümkün olmadığı, davacının bu sırada kooperatif yönetiminde yedek üye olarak görev yaptığı, 09.12.1999 tarihli makbuzun sonradan düzenlendiği kanaatinin hasıl olduğu, genel kurul kararlarında belirlenen aidat miktarı da nazara alındığında, davacının fazladan aidat ödemesini gerektirir bir durumun bulunmadığı, öte yandan, taraflar arasında kesin hüküm teşkil eden Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2006/1085 Esas, 2011/897 Karar sayılı dosyasında davalı kooperatifin, dosyamızın davacısından Şubat 2005 tarihi itibari ile alacağının bulunmadığının belirlendiği, istirdadı istenen miktarın (tahsiline ilişkin) dayanağı bir genel kurul kararının olmadığı, 6098 sayılı TBK" nın 77. maddesine göre (BK m.61) borçlu olmadığı şeyi ihtiyarı ile veren kimse, hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe, onu istirdat edemeyeceği, davacının da kendi isteği ile verdiğine göre istirdat isteminde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ortak tarafından kooperatife fazla ödendiği iddia edilen miktarın isdirdaten tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın 09.12.1999 tarih ve 100 makbuz nolu 2.200,00TL"lik ödemeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 29.12.2011 tarih ve 2011/897 Esas, 2011/2532 Karar sayılı dosyasında işbu davanın davalısı kooperatifçe, işbu davanın davacısı M.. U.. aleyhine 15.07.2005 takip talebi tarihi itibariyle 325,00 TL asıl alacak, 1.280,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.605,00 TL"nin tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali için dava açıldığı, yargılama sonunda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda anılan makbuzun ve böylece ödemenin geçerliliği kabul edilerek, Şubat 2005 ayı itibariyle ortağın kooperatife borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair karar verildiği, kararın davacı vekiline tebliğ edilmemesi nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Eldeki yargılamada, mahkemece, aynı taraflar arasındaki aynı ödeme makbuzuna ilişkin uyuşmazlığa ilişkin her iki dava arasında bağlantı olduğu gözetilerek, anılan dosyanın kesinleşmesi beklenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu makbuz yönünden çelişkili karar verilmesi sonucunu doğuracak şekilde henüz kesinleşmeyen hükmün, kesinleştiği belirtilerek, hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.