3. Hukuk Dairesi 2016/272 E. , 2017/8924 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde ; davalı idarenin...pafta...sayılı taşınmazın 1999 yılında yakın mesafeden yüksek gerilim hattı geçirildiğini, bu nedenle sözkonusu taşınmazda ikamet edemediklerini, bu taşınmazı kiraya veremediklerini beyanla 2.000,00.-TL tazminatın tahsilini talep ve dava etmişler ; 30/03/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile 56.754,00-TL davalıdan tahsilini istemişlerdir
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 01.10.2013 Tarih ve 2009/420 E. 2013/412 K. Sayılı ilam ile; Davacıların talebinin kısmen kabulü ile; 2.000,00.-TL nin 31/12/2004 tarihinden itibaren senelik yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara verilmesine; Davacıların 30/03/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri 54.754,00.-TL tazminatın zamanaşımı yönünden reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.01.2015 tarih ve 2014/3804 E- 2015/896 K. sayılı ilamı ile ; Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılması biçimindedir. Bu nedenle sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı itirazı ıslaha karşı ileri sürülemeyeceği, açıklanan yasal düzenleme karşısında; yerel mahkemece, ıslah ile artırılan bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Sözkonusu bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında, mahkemece; "Davanın kabulü ile 56.754,00-TL tazminatın 30/12/2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, paylar oranında davacılara verilmesine karar verilmiş ; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Somut olayda uyuşmazlık,davalı tarafından hukuka aykırı olarak tesis edilen yüksek gerilim hattı nedeniyle kullanılamayan taşınmazlar nedeniyle yaşanan gelir kaybına ilişkindir. Bu itibarla; sözkonusu uyuşmazlığın çözümü teknik bilirkişi incelemesini gerektirmektedir.
../..
-2-
HMK."nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca mahkeme; çözümü hukuk dışında, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK."nun 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
Eldeki davada; mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davalı taraf mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna gerekçelerini de belirtmek sureti ile itiraz etmiş, ne var ki mahkemece bu itirazlar karşılanmamış, aynı bilirkişi heyetinden ek rapor ya da yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmamış, itiraza uğrayan hususlar hakkında mahkeme kararının gerekçesinde de bir açıklama yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece, davalının itirazlarında belirttiği hususlarda dikkate alınarak, dava dosyasının önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak, üçlü uzman bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişi heyetinden davalının itirazlarını da giderecek şekilde, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir rapor alınmalı, akabinde dosyadaki tüm deliller birlikte takdir edilerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile itiraza uğrayan bilirkişi raporlarına dayanılarak, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. nolu bentde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine , 2. Nolu bentde açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.