11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/17677 Karar No: 2020/2084 Karar Tarihi: 04.03.2020
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/17677 Esas 2020/2084 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2017/17677 E. , 2020/2084 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak HÜKÜM : Mahkumiyet
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu hallerde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan, yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda bu suçun oluşmayacağı açıktır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun "Kimliği bildirmeme" başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası "Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle İlgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası İdari para cezası verilir.", 2. fıkrası ise "... bu kişi kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır." hükmünü taşımakta olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK"nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Açıklamalar ışığında; olay tarihinde görevli polis memurları tarafından yapılan genel asayiş uygulaması kapsamında bir işyerinde sanığın kimliği sorulduğunda kimliğinin yanında olmadığını, isminin ... olduğunu söylediği, kimliğinin olmaması nedeniyle polis merkezine götürülecekken kaçan ve takiple yakalanan sanığın daha önce bir suçtan dolayı hakkında yakalama kararı olması nedeniyle başkasına ait kimlik bilgilerini verdiği ve polis merkezine gelen arkadaşının belirtmesi ile henüz herhangi bir tutanak düzenlenmeden önce gerçek kimliğinin ortaya çıktığı ve tutanağın gerçek kimlik bilgisine göre tanzim edildiği anlaşılan somut olayda; 5237 sayılı TCK"nin 206. maddesinde düzenlenen suçun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı fiilin 5236 sayılı Kabahatler Kanunu 40. maddesi kapsamında "kamu görevlisine kimliği ile ilgili gerçeğe aykırı beyanda bulunma" kabahatini oluşturduğu gözetilmeden resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan mahkumiyet hükmü verilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın eylemine uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre aynı Kanun"un 20/2-c maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının eylemin gerçekleştiği 18.12.2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK"nin 322 ve Kabahatler Kanununun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 04.03.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.